M. Nurullah Varol

2020 Yılının Düşündürdükleri

M. Nurullah Varol

Uzun bir aradan sonra tekrar sizlerle bir arada olmayı nasib eden Rabbıme şükürler olsan. Sevgili okurlarım Peygamberler tarihi ile alakalı yazı dizime virüs nedeni ile bir yazlık ara veriyorum. Vira bismilleh; Büyük umut, hatta bazı kesim insanımızın çılgınlık dereceside eğlencelerle kutladığı milenyumun 2020’si bizlere ve tüm insanlığa neher getirdi, şu geçen 4 ay sürede bunları görmek ve verilen ilahi misajları iyi okumak lazım.

Her ne kadar güzel mutlu bir hayat yaşadığımızı söylesek te, Filistini, Doğu Türkistanı, Çeçenistanı ve kaderleriymiş gibi kabul ettiğimiz öksüz kıtanın siyahi insanlarının yaşadığı sıkıntılar artık son dereceye gelmiş ollmalı kı bu gün dünyamızın patronu sandığımız  bikrilerinin yaşam mücadelesine düytüğünü görüloruz.

Hiç unutamıyorum, bilmem sizdende o sahneyi hatırladınız mı, ‘SİZİ ALLAH’A SİKAYET EDECEĞİM’ diyen Filistinlyi küçük çocuğun kırlı yüzünden akan o göz yaşlarıyyla sölmediği bu sözü.

Diyorum ki gerçekten bizleri tüm dünyanın sözde mümin insanlarını, tüm insalığı gerçekten şikayet etti si?

Bu sorunun cevabını kimse tam olarak bilemiz belki ama görünen o ki şikayet etmiş.

Sevgili okurum,  bizlerin hatta dünyanın başına bela olan bu Corona virüsü ile nasıl başedebiliriz?

Geleceğe dair bu belirsizlik ortamı, toplumsal olarak kaygı düzeyimizi de etkiliyor. 

Belli derecede kaytı bizi bir nebze koruyabilir!

Kaygı bizi koruyan, tehditlere karşı duyarlı hale getiren, hayatta kalmamıza yarayan bir duygudur. Bunun yanında kaygının düzeyi, işlevselliğini önemli ölçüde etkilemektedir. Kaygı, belli bir düzeye kadar kendimizi korumak, bilgi edinmek ve önlem almak için motivasyon sağlarken, kişisel hijyen ve sosyal izolasyon gibi önlemlere karşı hassasiyet göstermemizi sağlar.

Aşırı kaygı ise bağışıklık sistemimizi tümdeen olumsuz etkileyebilir.

 Kaygı bizi koruyacak düzeyin üzerine çıktığında ise sağlığımızı olumsuz etkilemeye başlar ve hastalığa direnme gücümüzü kaybederiz. Yoğun stres, bağışıklık sistemimizi düşürdüğü için birçok hastalığa yakalanma ihtimalini de arttırır. Hastalıktan korktuğumuz için kaygılanıp, bu kaygıyı aşırı düzeyde yaşadığımızda yoğun bir strese maruz kalarak hastalığa daha da açık bir hale gelmiş oluruz.

Asılsız haberler kaygımıızı olumsuz etkileyebilir.

 Bu süreçte kaygımızın en çok artmasına sebep olan durumlardan biri, sosyal medyada yayılan gerçek dışı bilgilere çok sık maruz kalmamız. Her gün yeni felaket senaryolarının yazıldığı, doğru bilginin yanlış olandan ayırt edilmesinin çok güç olduğu kaynaklardan bilgi edinmeye çalışmak, bu süreçte psikolojik olarak bireylerin kaygı düzeyini arttırırken, toplumsal olarak da panik halinin yaşanmasına neden olmakta. Bu nedenle güvenilir kaynaklardan bilgi edinmek önem taşıyor. 

Banabir şey olmaz  veya kesen ben hasta olrum gibi alamsız söz ve bu içgüdüsel söze bedenini inandırarak çok çabuk hastalanabiliriz unutmamak gerek. Hastalığa yakalanma ihtimalini küçümseyerek “Bana bir şey olmaz” düşüncesiyle kişisel tedbirleri almamakla, “Kesin beni bulur” düşüncesi ile hayatı sadece bu hastalıktan ibaretmiş gibi algılamak da işlevsel olmayan kaygı düzeyleridir. 

Sağlıklı olan kaygı düzeyi ise, gereken önlemleri almamız için gerekli motivasyonu sağlamalı, aynı zamanda günlük işlevleri bozmayacak düzeyde olmalıdır.

Bu salgına karşı göstermemiz gereken mücadelede beden ve ruh sağlığının bir bütün olduğu unutulmamalıdır. Bedenimizi tehditlerden korumaya yönelik alınacak tedbirlerin yanında, ruh sağlığımızı korumaya yönelik öneriler de oldukça önemli. Peki, bu süreçte ruh sağlığımızı korumak adına neler yapılabilir?

Özellikle şu dönemde felaket tellalı gibi konuşan ve sizi etkileyen insanlardan ve ortamdan mutlaka uzat durun.

Bunun yerine hobilerinize vakit ayırın; kitap okuyun, film izleyin, müzik dinleyin, stresten uzak durun, kalabalık ortamlara girmeyin.

Kendinize mutlaka zaman ayırın. Öncesinde yeterince vakit bulamadığınız işleriniz ve ilgi alanlarınıza yönelmenin tam zamanı! Evde kalmayı kendinize zaman ayırmak için fırsata dönüştürün. 

Sağlığınıza vakit ayırmayı asla ihmal etmeyin. Stres azaltıcı özelliği olan nefes ve gevşeme egzersizleri yapın, spor yapın, uyku düzeninize dikkat edin, sağlıklı beslenin, bol sıvı tüketin ve kişisel hijyeninize her zamankinden daha fazla dikkat edin. 

Dilimiz döndüğünce izah etmeye çalıştığımız bu virüs illetinden biraz evvel kurtulmayı ve eski normal hatta daha güzel günler yaşamayı Rabbim bizlere nasib etsin.

Başka bir yazımızda görüşebilmek ümidi, selam, muhabbet ve daim dua ile….

M.Nurullah VAROL

 

Yazarın Diğer Yazıları