Mir Murat Demir

Nasıl Anlayacaksak!

Mir Murat Demir

Ekseriyetle vasat ve vasat altı bir gelirle yaşama tutunma çabası veriyoruz. Nedir istediğimiz, alenen belirgin, tükettiğimiz alenen gerekliliği belirgin ürünlerin, metanın, tükettiğimiz malların fiyatları alım gücümüze uygun olsun ya da sahip olduğumuz gelir giderimize uygun seviyeye çıkartılsın. İnsan olarak, yurttaş olarak böyle bir beklentide olmamızdan daha makul daha akılcı daha denkleşen ne olabilir ki?
Sayın bakan, "Gözlerime bakın, ekonomiyi görün!" dedi ya... 
Çok bilinen fıkradır; Göz doktoru, Temel emicenin gözüne bakar, kansızlıktan şüphelenir. Bunun bölgedeki sebebi çoğunlukla basurdur. 
“Amca,” diye sorar, “Sende basur mu var?” 
Temel Emice dışarı çıkınca karısına döner. 
“Ha bu uşak ne iyi doktor be kari!” der, “Gözüme bakti, götümdekini gördü.” 
Demem o ki, sayın bakanın gözünde inşallah benzer bir sorun yoktur. Espriden uzaklaşıp bizler, güzel ülkemin ekseriyetini oluşturan yurttaşlar, ne anlarız ekonomiden, bilemeyiz ne makroekonomiyi ne de mikroekonomiyi. Bilmemiz gereken; kimselere yük olmadan, eziyetli olmadan, vasat bir yaşam, sağlıklı ve kimsenin omuzuna basmadan, doğru ve dürüst yaşamın içinde olmak. 
Ülkemiz ve ülkemizin yönetiminde farklı sorumluluk ve yetkilerle görev almış insanlar, bilmezler mi, yurttaş ekonomi biliminden haberdar değildir. İnsanlar, bizler günde üç öğün yemek yemesi temel gerekliliktir. İnsanlar, bizler günlerini soğuk havalarda ısınarak sıcak havalarda serinleyerek geçirmek ister. İnsanlar, bizler yaşama tutunarak idame ettirebilmek için toplumsal faaliyetlerin içinde olarak sosyal yaşama da müdahil olur. Yaşamın içinde olmak demek seyahat etmeyi, gezmeyi görmeyi, okumayı, müzik dinlemeyi, dostları arkadaşları ziyaret etmeyi, ailesine ve sevdiklerine de bu yaşam mücadelesinde destek vermeyi gerektirir.
Hassas dönemlerde ve hassas geçişlerde ironi içeren söz ve söylemler dahi insanımıza itici ve kırıcı gelir. Ülkemizin insanları olarak sorun ve sıkıntılarımız var ise topyekûn fedakârlık yapmaktan uzak duramayız. Fedakârlığın topyekûn olması demek tüm bireylerimizin, fertlerimizin, yurttaşlarımızın katılımcı olması ile mümkündür, kişinin işgal ettiği makam, sahip olduğu zenginlik, fiziki ya da sosyal farklılık halleri hiçbir farklılığı gerektirmez. Doğal bir formül vardır ki; azdan az, çoktan çok fedakârlık beklenir. Toplumumuzun bu zor dediğimiz günlerden uzaklaşıp daha iyi ve refah günlere ulaşması, zor ve kriz diye tanımladığımız günleri aşıp geride bırakması, başta örnek olacak ve örneklik sunacak kişi ve kişilerin tutum ve davranış halleriyle mümkündür.
Mir Murat Demir
 

Yazarın Diğer Yazıları