Mir Murat Demir

İNSANLAR KAÇA AYRILIR!

Mir Murat Demir

Farkındayım, başlık olarak yazdığım ucu açık bir soru, birçok kategoride değerlendirme ve ayırımlar, kümeler oluşturulabilir. İnsan iyidir ve iyi oynayanlardan oluşur, iyi ve kötü diye ayırmak çok banal yakışıksız bir yaklaşım. İnsan neden kötü olsun diye her birimiz kendimize soruyoruz, kabul etmek de istemiyoruz değil mi? İnsan kötü olabiliyor da hangi seviyede yetişkin, erdemli, seviyeli, bilinç sahibi olursak olalım çok defa kötü tanımını yapmakta zorlanıyoruz. İnsan olarak insanları tanırken, tanıma süreci devam ederken bakıyoruz ki ya iyi insan ya da iyi görünme çabasında, yanardöner, ikiyüzlü yapıdaki insanlar var.
İyi insan; açık, söylediklerinde ve hareketlerinde plansız, verdiği sözde planlı ve disiplinli, sözünün eri, dobra, açık sözlü, samimi ve merhametli, eğitim ve öğretim alma süreci yaşadıkça devam eden bitirmeyen, zarif, naif, paylaşımcı, sorumluluk alan, olan yükün ağırlığını paylaşan, derman olan, çare bulan, çare bulununcaya kadar yanında olup çare arayan, her ne olursa olsun her ne yaşanırsa yaşansın saklanmayan, yok olmayan, kendisi ve sahip olduklarıyla en ortada dimdik duran.
İyi oynayanlar; vardır ki, iyi insanın sahip olduğu tüm özelliklere sahip olmasa dahi öyle görünmek için çabalayan, rol yapan, dert olan, tat kaçıran, yük olan, Anadolu hikâyesinde ki tabirle bel bağlanmayacak türdür. “İyi oynayan insan” kötü insan tanımlamasında ki insandan çok daha tehlikelidir, çünkü sadece baş ağrıtmakla kalmaz ciğeri beş kuruş etmez kişi ya da kişilere baş eğdirirler. İnsan olarak ekseriyetle insana önyargısız bakar ve iyi diye benimser olduğumuzdan kötü olduğuna dair bir emare de bulamadığımızdan en büyük kazık insana iyi insan rolüne bürünmüş müsveddeler tarafından atılır ve çok tehlikelidirler.
Evet, insan olarak suya sabuna dokunmadan, kimseleri kırmadan kimseleri örselemeden cüzi olan ömrümüzü yaşayıp ölmek istiyoruz. Basit ve sıradan bu uğraşı verirken, çabalarken, en büyük enerjimizi kaypak, yanardöner, girdiği kabın şeklini alan, kişiliksizler çalıyor. 
Oysa, oysa insan kısa ömründe yaşamın içerisinde devir alıp omuzladığı hayatı kendinden sonrakiler için daha güzel, daha sevinçli, daha mutlu olunacak şekliyle bırakmak istiyor. Hayatın bayrak yarışı gibi elden ele aktarılırken keyifliliklerinin artmasını arzuluyor iyi insan. Yaşamın içerisinde paylaşılmayacak ne var ki mottosuyla savaşlardan uzak, hayret ve ayrılıkların olmadığı, hastalık ve salgınların son bulduğu, doğanın tüm azametiyle kendi döngüsü içerisinde hareketleri devam ederken ne insanın ne de hiçbir canlının zarar görmediği, bilim ve teknolojinin zirvesinde insan için adapte edildiği bir hayatı kucaklamak istiyor.
Milattan sonra iki bin yıldan fazla, milattan önce kayıtlarda olan yedi bin yıl, bilimsel veriler elli bin yıldır insanların, canlıların var oluşu. Evren ve diğer yaşam olasılığı mümkün gezegenler araştırıla dursun, dünya yaşının dahi bazı kaynaklar dört milyar yıldan bahsediyor bazısı beş milyar yıl. Ve insan, doğduğunda dile gelip saymaya başlasan aralıksız saysan, hiçbir iş uğraş sahibi olmasan üç milyara ulaşmaya, dünyanın yaşını birer yıl birer yıl saymaya ömrün yetmez. 
Farkında olmak ve farkındalık içerisinde yaşamak, kötü denilmesin yeter arzusuyla dünyada ki günleri tamamlamak. İnsanlar kaça ayrılır sorusuna, ayırımına hiç şahit olmadan yaşamak ve ölmek, bir renkli ve güzel kokulu çiçeğin içine ulaşmak. İyi insan görünümü çabasıyla yaşamda olanlar, dünya süresi yaşamın içerisinde isen, insan kimliğinde isen farklı farklı, ayrı ayrı kategori ve etiketler var, ne kadar iyi oynayabilirsen. Üzücü haber, bilim ve teknoloji zirvede de yine de ölüm insan için ayırımsız, ortak son, gerçek bu, böyle, hadi sıra sende ne kadar farklı ve abartılı, mübalağa ederek anlatırsan anlat kendini, söyle…
Mir Murat Demir

Yazarın Diğer Yazıları