Vatanseverlik Cephede Değil Cepte Belli Oluyor
Veysel Fırat
Vatanseverlik Cephede Değil Cepte Belli Oluyor
Türk Milletinin vatanseverliği dünya milletleri arasında öne çıkmış kendine has bir özelliktir. Cephede can vermek, şan olmuş şeref olmuştur. Geride kalanlara övünç kaynağı olmuş, dünyalık ödül olmuştur. Bundan dolayı Türkler gibi bir millete kral olmayı en meşhur krallar istemiştir. Türklerden oluşan bir orduya sahip olma düşüncesi dünyaca ünlü komutanların hayallerini her daim süslemiştir. Millet olarak bu durumla övünmek hakkımızdı övündük, övünme ye de devam edeceğiz.
Ancak, vatanseverliğin cephelerde değil de ceplerde belli olduğu günümüzde atalarımız gibi vatansever miyiz oturup bir kez düşünmemiz lazım. Yoksa vatan haini miyiz bunu da iki kez düşünmemiz lazım.
Bir vatandaş olarak:
-Devletle şahsi çıkarlarımız çatıştığı zaman devlet lehine çekilebiliyor muyuz? Devlet memuru olarak görevimiz yaparken, kendi iş yerimizde gösterebileceğimiz hassasiyeti gösterebiliyor muyuz? Kamu mallarına gelebilecek zararları, şahsi mallarımıza gelebilecek zararları önler gibi önlüyor muyuz? -Alış veriş yaparken devletin vergisine el koyanlara müdahale ediyor muyuz?
Bir belediye başkanı olarak:
-Belediye kadrolarına personel alırken, kişileri değil de makamları mı ihya ediyorsunuz? Belediye personellerinizin çalışma performansı, özel işyerinizde de çalıştırsaydınız da aynı mı olurdu? -Belediye sizin özel işletmeniz olsaydı, çalışan personel sayısı yine aynı mı olurdu? Belediye başkanı olarak yaptırdığınız her hangi bir işin kalitesini kendi işiniz gibi inceliyor musunuz? -Yapılacak olan bir ihaleden önce ‘’Bu ihaleyi a şahsına nasıl verebiliriz diye değil de ne kadar az fiyata verebiliriz diye mi düşünüyorsunuz?
Bir iş insanı olarak:
-Çalışanlarınızın hakkını tam olarak veriyor musunuz? -Ürettiğiniz bir ürünün kalitesi kazancından daha önemli mi? -Kazancınızın vergisini verirken üzülüyor musunuz? Vergiden çalmak için türlü türlü yollar deniyor musunuz? -Şirketlerinize hayali giderler bularak vergiden çalıyor musunuz?
Bu ve benzeri soruları her meslek, her kuruluş hatta her birey için sorabiliriz. Kendi kendimize sorsak bile vatanseverlik ve hainlik çizgisinde yerimizi rahatlıkla görebiliriz.
Yukarıdaki sorulara vereceğiniz cevapların büyük çoğunluğu hayır ise vatanseverliğin yanından bile geçmiyoruz demektir. Böyle bir milletin sahip olduğu devlet, önünde sonunda batacaktır. Böyle bir millet, önünde sonunda zillet içinde yaşayacaktır. Yanlış yoldan gidip de doğru yola ulaşmayı beklemek en hafif tabirle ahmaklıktır.
Sosyal medyada vergi düşmanlığı almış başını gidiyor. Devletin gelir kapısını birleri özellikle kapatmaya çalışıyor. Vergi kaçırmanın hak, vergi vermemenin gereksiz olduğunu genç beyinlere çiviliyorlar sanki. Gençlerin, çalışıp üretmedikleri halde vergiden şikâyetçi olmaları garip değil mi?
1990’lı yıllarda Humeynici denilen radikal bir grup peyda olmuştu. Onların ‘’Bu devlet kâfir devlettir. Elektrik parası vermemek helaldir.’’ diye fetvaları vardı. Kaçak elektrik kullanmak onlar için cihattı. Dini grup olan bu tayfa İslam’ın en hassas olduğu kul hakkına bile girmede sınır tanımadan devlete zarar veriyorlardı.
Kaçak elektrik fetvası ile vergi düşmanlığını yayma çabalarını birleştirince devletin gelir kaynağına saldırı yapıldığını görmemek olamaz.
Cephe savaşlarının geride kalıp ekonomik savaşlarla devletlerin terbiye edildiği günümüzde vatanseverliğimizi, devletin çıkarını cebimizde satmayarak göstermeliyiz. Kaçırılan her vergide 85 milyonun hakkının olduğunu düşünme hassasiyetini kendimize şiar edinmeliyiz. Vergi kaçırmanın hırsızlık olduğunu unutmadan, hırsızlığa ‘’Vergi Kaçırmak’’ diye güzelleme yapmamalıyız.
Vatanseverlik-Hainlik çizgisinin cephede değil de cepte belirlendiği zamanı yaşıyoruz. Herkes çizgisini tespit edebilir.
Veysel FIRAT