Veysel Fırat

Tarihine Düşman Bir Nesil Yetiştirmek...

Veysel Fırat

Tarihine düşman bir nesil yetiştirmenin hangi akıl ve mantık süzgecinden geçtiğini, bu fikrin ülkenin geleceğine için olumlu etki yapacağına dair bir şey bulamadım. Belki benim aklım yetmiyor, belki mantığım çözemiyordur. Eğer aklım ve mantığım bu ince faydayı bulmaya yetmiyorsa, bu fikri uygulayan ve savunanların bana ve benim gibi düşünenlere izah borcu vardır. Anlatıp aklımdaki soruları gidermesi gerekir. Gideremiyorsalar da bu düşman nesil yetiştirme mantığının aptalca bir fikir olduğunu kabul etmesi gerekir. 
Bir zamanlar ilkokul sıralarında, Osmanlı Hanedanlığı’nın ve Padişah Vahdettin’in hain olduğu, ülkeden İngiliz donanmasıyla kaçtığı söylendi ama Mustafa Kemal’in Vahdettin tarafından Samsun’a gönderildiği, Osmanlı Hanedan üyelerinin TBMM tarafından çıkarılan bir kanunla ülke dışına sürülüp, canları pahasına yüzyıllarca korudukları ülkelerine girmelerinin yasak olduğu öğretilmedi.
 Osmanlı’da yaşamın ilkel olduğu, halkın gerici, yobaz ve cahil olduğu, yeniliğe ve gelişime kapalı, kadınların sosyal hayattan uzak, çuval içinde yaşadığı söylendi ama Osmanlılardaki yenilik hareketlerini anlatan ciltlerce kitabın yazılabileceği, 2. Mahmut tarafından ilkokulun zorunlu hale getirildiği, kadınların eğitimde ve sosyal hayatta kendini geliştirip,  Halide Edip ADIVAR gibi İstanbul’da mitink düzenleyip toplulağa hitap edebileceği öğretilmedi. 
Daha Neler söylendi neler öğretilmedi ki:
Osmanlı zamanının demokrasinin, özgürlüğün, din ve vicdan hürriyetinin olmadığı söylendi ama yüzyıllarca farklı kültür, ırk ve dinden onlarca milletin barış içinde, özgür bir ortamda bir arada yaşadıkları öğretilmedi.                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                           
    Osmanlı’nın Ortadoğu Ülkesi olduğu söylendi ama Avrupa’ya yerleştiği, yüzde doksan oranında Avrupa ülkeleri ile iletişimde ve etkileşimde olduğu öğretilmedi.
    Arap harflerinin Türk alfabesi olmadığı, Latin harflerinin Yeni Türk Alfabesi olduğu söylendi ama ikisinin de Türk Alfabesi olmadığı öğretilmedi. Latin harfleri eğitiminin 1. Abdülhamit tarafından seçmeli ders olarak okullarda öğretildiği, 2. Abdülhamit döneminde Latin harfleri öğrenmenin zorunlu hale getirildiği, Atatürk tarafından da 1 Kasım 1928 yılında Arap harfleri öğrenmenin yasaklandığı öğretilmedi.
    Matbaanın ülkeye girişinin yasaklandığı söylendi ama İbrahim Müteferrikaya teşvik verildiği ve matbaayla basılan ilk kitaba zamanın padişahı 3. Selim’in önsöz yazdığı öğretilmedi.
    2. Abdülhamit döneminin diktatörlük olduğu söylendi ama bu dönemdeki özgürlük ortamı ve açılan nitelikli okullarda yetişen öğrencilerin kurduğu cemiyetler sayesinde İttihat ve Terakki Cemiyetinin ortaya çıkıp Osmanlıyı felakete sürükleyerek, nihayetinde Cumhuriyet rejimine kavuştuğumuz öğretilmedi. 
    Türk tarihinin 1923 yılında başladığı söylendi ama 5000 yıldan fazla var olan Türk milletinin kadimliği öğretilmedi.
    Türkiye Cumhuriyeti’nin uzaydan gelir gibi her şeyiyle birden bire var olduğu söylendi ama devletimizin Osmanlı toprağı üzerinde, Osmanlı’yı oluşturan milletce, Osmanlı kurumları ve bürokrasisiyle, Osmanlı Mebuslar Meclisi’yle kurulup, saltanatın kaldırıp Cumhuriyet rejiminin mecliste kabul edilmesiyle Türkiye Cumhuriyeti Devleti olduğumuz öğretilmedi. 
Ve daha neler neler.

Ülkemizde bir kesim var ki,  tarihini silme, silemese de tarihini kabul etmeyecek tarihinden nefret edecek, tarihinden utanacak, tarihini ret edecek nesil yetiştirme peşindeler. Onlar öyle saplanmış ki bu fikirlerine Osmanlıca diye bir dil uydurup, Osmanlı zamanında sanki tükçeden farklı bir dil konuşuluyormuş algısı oluşturarak, Türkçe kelime ve cümlelerin Arap alfabesiyle yazılmasından öte gitmeyen bir duruma Osmanlıca diyerek, Türkiye Cumhuriyeti ile Osmanlı İmparatorluğu arasındaki doğal bağı kesmeye çalışıyorlar. 
Osmanlı deyince, Selçuklu, Karahanlı deyince tüyleri diken diken olan insanları yetiştiren bu eğitim sistemine, bu düşünce yapısına sahip başka bir millet bulamazsınız. Ruslar’da Çarlık yıkıldı Sosyalist Rusya kuruldu ama tarihine küfreden, tarihini reddeden bir nesil yetişmedi.   Alfabelerini kültürlerini değiştirmeye kalkmadılar. Çarlık Rusyasına farklı bir milletin tarihi gibi okullarında öğretip, çarlarını ayaklar altına almadılar. Almanlar Hitler’i bile bağrına bastı. BMW marka arabalarının ızgarasına Hitler’in bıyığının siluetini koydular. Almanya doğu – batı diye ikiye ayrıldı ama yıllar sonra birleşip güç oldular ama bizimkiler daha tarihi ile barışamadı. Hala tarihini ret edip tarihine küfrederek kendilerini bir halt zanneden yığınlar var. 
2023 Türkiye’sinde iyisiyle kötüsüyle, sevelim sevmeyelim tarihe mal olmuş her değeri sahiplenmeli ve benimsemeliyiz. Eleştirmek ayrı şey ret etmek hakaret etmek ayrı şeydir. Eleştirmek değerlendirmek bilinçli davranış, ret etmek hakaret etmek cahil davranıştır.   
Türk tarihi gibi şanlı, Türk tarihi gibi temiz bir tarih dünyada bulamazsınız. Hele hele millet olarak kurduğumuz en güçlü devlet olan Osmanlı İmparatorluğu’nun tarihimizde olmasının bizlere kattığı değer paha biçilemez. 
Her millete bir tarih lazım. Biz tarihe lazım değiliz. 
    
    Veysel FIRAT
 

Yorumlar 2
Okuyucu 31 Mart 2024 16:46

Tarihimiz hakikatle ve hayranlık kaynağıdır BM Kayıtlı 206 ülke var 7 bağımsız Türk devleti (de facto )statüsünde Kuzey Kıbrıs Türkiye Cumhuriyeti ile toprak siyasal güç ile düşünelim .Ancak cephane ile başarılamayacak yıkımın tahribat erozyonları Toplum millet bilinci manevi bağlarla geçmiş bağları nesillere iletkendir ayırımcılık içeren tarihsel uygulamalar dünya sürekli akış halindeyken yadsınamaz kıymetli yazarımızın sonuç kısmında yazdıkları dünya cevaptır

İsimsiz 31 Mart 2024 16:06

Yazı başlığı kadar sonuç can alıcı vatanperverlik güvenirlik tarafsızlık kısacası tarihinin karekteristik özellikleri ile saygıdır

Yazarın Diğer Yazıları