SARI ÖKÜZÜN HİKAYESİ VE GAZZE
Veysel Fırat
Bir coğrafyada mutlu ve huzurlu halde yaşayan yedi öküz varmış. Çayırlarda birlik ve berabelik içinde, güzellikleri ve zenginlikleri paylaşarak, mutlu ve bahtiyar yaşarlarmış. Birisine bir saldırı olduğunda yedisi birden savunmaya geçer birbirlerini korurlarmış. Bu yüzden kendilerini yemeye çalışan sırtlanlar yanlarına bile yaklaşamazmış İçlerinden birisine sırtlan sürüsü saldırdığı zaman, sırt sırta verip daire oluşturuyorlar ve herkes kendi yönünden saldıran sırtlanları boynuzlarıyla uzaklaştırıyorlarmış. Sırtlan sürüsü hepsine ayrı ayrı saldırmış ancak hiçbir sonuç alamamışlar.
Kendi aralarında değerlendirme yapmışlar. Öküzlerin bizler gibi ne tırnakları ne de kesici dişleri var. Hal böyleyken onlar birlik oldukları için onları yiyemiyoruz. Onun için aralarına nifak sokmalıyız. Onları parçalamalıyız ve bazılarını şimdilik kendimize yardımcılar edinmeli sonra da sırası gelince onları da yemeliyiz diye karar verip bu düşünceyi tatbike başlamışler.
Öküzlerin içinde en zayıf ve güçsüz olan sarı öküzü yemek için karar almışlar. Öküzlerin en güçlüsü olan kara öküzün yanına gitmişler. ‘’Biz sarı öküzü yemek için sürekli saldırıyoruz ama siz sürekli onu koruyorsunuz. Oysa o çok zayıf onu korumak zorunda değilsiniz. Onu korurken tehlikeye düşüyorsunuz ve rahatınız kaçıyor. Oysa sarı öküz zayıf ve güçsüz siz onu korumasanız biz onu yeriz siz de rahat rahat çayırda otlanırsınız. Üstelik güzelim çayırlıkta onun yiyeceği otlar da size kalır. Daha çok beslenir daha çok semirirsiniz.’’ Diyerek fitne tohumunu atıp gitmişler.
Kara öküz diğer arkadaşlarına bu teklifi anlatmış ve hepsinin de hoşuna gitmiş. Hem kendilerine saldırı olmayacak hem de daha çok yiyecekleri olacak. Şu güzelim çayırda oynaya zıplaya beslenmek varken biz ne diye bu zayıf öküzün yükünü çekelim. Bırakalım yesinler hem saldırılardan kurtuluruz hem de çayırdaki otların hepsi bize kalır düşüncesiyle sarı öküzden vazgeçmişler.
Sırtlanlar emellerine ulaşmışlardı. En zayıf olan sarı öküze saldırmışlar savunmasız kalan sarı öküz tek başına ne kadar karşı koyduysa da sırtlan sürüsüne yem olmaktan kurtulamamış. Kardeşlerinin bakışları arasında parça parça sırtlanların midesine inmiş.
Güne sarı öküz olmadan uyanan altı öküz korkmadan güven içinde yemyeşil çayırda otlanırken ne kadar doğru karar verdiklerini düşünüyormlarış. Otlakları daha genişlemiş ve korumak zorunda olmadıkları zayıf bir üyeleri yokmuş artık.
Tabi bu mutluluk sırtlanların açlıklarının başlamasına kadar sürmüş. Sırtlanlar yine kara öküzün yanına gelmişler ve bu sfer de en zayıf olan beyaz öküz için aynı teklifte bulunmuşlar. Sarı öküzü verdiniz rahat ettiniz. Şimdi de beyaz öküz sizin rahatınızı bozuyor. Çayırlarınıza boşuna ortak oluyor. Gelin beyaz öküzü bize verin hem size saldırmayız hem de siz geniş çayırlara ve daha fazla yiyeceğe sahip olursunuz deyip gitmişler. Kara öküz bu teklifi arkadaşlarına götürdüğünde onlar da hiç düşünmeden kabul etmişler ve beyaz oküzü alarak otlanma bahanesiyle sırtlanların yanına götürmüşler. Sırtlanlar beyaz öküze saldırınca herşeyin farkına varmış ama yaptığı hatayı anlaması ertık işine yaramamış. Beyaz öküz pişmanlık ve göz yaşı içinde parçalanırken diğerleri de oradan uzaklaşarak kendilerine kalan geniş ve güvenli otlaklarına dönmüşler.
Yine bir gün çayırda otlanırken sırtlan sürüsü kara öküzden boz öküzü de isteyip boz öküzü de aldılar.
Birkaç zaman sonra sırtlanlar yine gelmiş ve bu sefer hiç sormadan saldırıya geçmişler. Öküzlerin sayısı azaldığı için kendilerini koruyamaz olmuşlar. Sırtlanlar buldukları açıktan saldırarak kolayca bir öküzü devirip diğer öküzlerin gözlerinin önünde afiyetle yemişler. En güçlü olan kara öküz diğerlerine dönerek bizim sonumuz da böyle olacak. Zamanında sarı öküzü vermeyecektik. Demiş ama o sondan kurtulamamış.
Bu hikayeden anlaşılacağı üzere, sırtlan sürüsü şu sıralarda Gazze’de sarı öküzün peşinde. Eğer sarı öküz kurtarılamazsa kara öküzün sonu çok da uzak değildir.