
Kıbrıs Yine Yanacak Gibi
Veysel Fırat
Kimi zaman doğalgaz rezervleriyle, kimi zaman stratejik önemiyle gündeme gelen Kıbrıs bizim iç sızımız, dikiş tutmayan kesiğimiz, durmayan kanamamız, kabuk tutmayan yaramızdır. Kıbrıs’ı Anadolu’dan, Kıbrıs Türkü’nü Anadolu Türkü’nden ayrı düşünmek hem tarihe hem geleceğe kör olmaktır.
Ana vatan, mavi vatan ve gök vatanın kesişim noktası olan Kıbrıs üzerinde, bu günlerde cerrahi müdahale hazırlıklarının emarelerini okuyoruz. İsrail şirketlerince Güney Kıbrıs’ta toplanan arazilerden tutunda Türkiye büyükelçiliği önünde ‘’GO HOME’’ diye zırvalayan Selma EYLEM işbirlikçisine kadar olan her belirti işgale hazırlık işaretidir. AB ülkelerinin Türk Cumhuriyetlerine şantajından tutun da Başpiskopos Yeorgios’un paskalya mesajındaki ‘’Türklerden Kurtulma’’ çağrısına kadar her şey Kanlı Noel’i hatırlatmadır.
1954-1955 yıllarında 3. Makarios’un başpiskopos olmasıyla Kıbrıs’ın Yunanistan ile birleşmesinin amaçlayan Enosis hareketi hız kazandı. Adanın hem dini hem siyasi lideri olan 3. Makarios açık ya da gizli birçok görüşmeleri neticesinde EOKA terör örgütü silahlı eylemlerine başladı. Amaçları Türkleri yok ederek etnik temizlik yapmaktı.
1953 ile 1958 yılları arasında şehirlerdeki Türk mahallelerinde ve Türk köylerinde katliamlar yapıldı. Türlü işkencelere maruz kalan Türkler kitleler halinde yok ediliyordu. EOKA 21 Aralık 1963 tarihinde Kanlı Noel saldırılarını başlattı, 364 kişi şehit edilirken 103 Türk köyü boşaltıldı ve Türk nüfusu Kıbrıs Adası’nın %3’üne sıkıştırıldı. Küçük bir bölgeye sıkıştırılan binlerce Türk, yaşlı-çocuk demeden sistematik olarak öldürülüyor gün geçtikçe Türk sayısı azalıyordu. Tüm bu olanları dünya sadece seyrediyor, Türkiye’nin müdahale etmesine de engel oluyorlardı.
Bunları yaşadık yine de yaşayabiliriz. Muhataplarımız kana susamışlar gibi görünüyor. Hem dışarıdan hem de iç kaleden çalışıyorlar.
Dış cepheden Rum Ortodoks Kilisesi lideri Başpiskopos Yeorgios, 21 Nisan 2025 günü verdiği Paskalya mesajında "Kıbrıs’tan Türkleri kovmak ve vatanı kurtarmak için mücadele etmeliyiz" diyerek din adamına yakışmayacak bir çağrıda bulundu. Güya insan sevgisi ve demokratik kültüre sahip Hıristiyan dünyasının din adamlarındaki nefret böyleyse gerisini düşünmek bile dehşet verici.
Başpiskopos böyle derken, iç kalede daha 22 gün önce 30 Mart 2025 günü Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyet Türk Büyükelçiliği gönüne gelen Türk Orta Eğitim Öğretmenleri Sendikası başkanı Selma EYLEM , elçimize hitaben ‘’Sayın elçi go home..’’ diye anadiliyle zırlıyordu. Kıbrıs’ta başörtülü öğrencilerin okullara alınmasına karşı eylem yapan bu şahısla baş piskopos Yeorgios’un isteklerinin buluşması tesadüf olmasa gerek. Birisi Kıbrıs’ın güneyinde, birisi Kıbrıs’ın kuzeyinde Türkiye’den kurtulma hayalleri kuruyorlar.
Düşman düşmanlığını yapar bu onun görevidir düşmana kızılmaz. Ancak bizim ne yaptığımız çok önemlidir. Kıbrıs Türkünü Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı kışkırtarak iç cepheyi çökertmeye çalışan Selma EYLEM gibilerinin faaliyetlerine karşı tedbir alınmıyorsa ilgililer gaflet ve ihanet içindedirler.
Bugün Filistin o gün Kıbrıs. Bugün İsrail o gün Rumlar. Bu gün Batı Şeria ve Gazze, o gün Kıbrıs’ın %3’ü. Küçücük bir alan sıkıştırılmış savunmasız insanların öldürülerek yok edilen bugün Filistinliler o gün Türkler. Bu gün Filistin soykırımını izleyen dünya o gün Türk soykırımını izleyen dünya. Muasır denilen medeniyet o gün de aynı bu gün de aynı.
Veysel FIRAT