İslam'ın Bizden Çektikleri
Veysel Fırat
Dinimiz İslam ne kadar ulvi, ne kadar mükemmel, ne kadar sağlam bir dinmiş ki, dinsizler bir taraftan, münafıklar bir taraftan, Müslümanlar bir taraftan, dini kullananalar bir taraftan, meşhur olmak isteyenler bir taraftan uğraşıyor ama bu büyük değer, yüceliğinden bir şey kayıp etmeden kaya gibi sağlam duruşuyla kendi mecrasında insanlığa fayda ve huzur vermeye devam ediyor.
Son zamanlarda sahnede ya da toplumun gönlünde yer edinemeyen şarkıcı, gösteri adamı, akademisyen, gazeteci, siyasetçi, bürokrat ve etiketi ne olursa olsun bazı garip insanlar, gündemde kalma ya da reklam ihtiyaçları olduğu zaman hemen dine sarılıyorlar. Ya dine söverler ya hakaret ederler ya da kutsallarımızla alay ederek bütün dikkatleri kendi üzerlerine çekmeye çalışırlar. Hayatlarının hiç bir yerinde olmayan İslamiyet’e saldırarak ya da gereğinden fazla sahiplenerek yargıya konu olacak eylemleri, bilerek ve isteyerek sonuçlarını hesaplayarak yapıyorlar. Yargı görevini yapınca da ülkede gündem olup, milyonlar harcayarak yapamayacakları reklamı bedava olarak yapmış oluyorlar.
Bir kısım siyasiler dini değerlere sahip çıkıyorum algısını yerleştirerek oy devşirmeye çalışırken bir kısım siyasiler de dini referanslara savaş açarak oy devşirme peşindeler.
Bazıları bir yerlere gelmeye ya da bir yerlerdeyse tutunmaya çalışırken yaptığı ikiyüzlülükler, kültürümüzde ‘’Ya olduğun gibi görün ya da göründüğün gibi ol.’’ ilkesi varken pes dedirten nitelikte. Kendini olduğundan farklı göstererek maddi ve manevi menfaat peşinde olanların İslam’a verdiği zarar az mıdır? Özellikle muhafazakâr bir iktidarın olduğu şu dönemde öyle insanlar görülüyor ki aynı anda iki kişilik yaşıyorlar. Ne hazindir ki bu sahte yüzler çevremizde, yakınımızda. Arkadaşımız ve akrabamız. Hallerini biliyoruz onlar da hallerini bildiğimizi biliyorlar. Ancak öyle kabullenilmiş ki ne onlar rahatsız ne de biz. Biliyoruz ki iktidar değişikliği ile bu kişilikler farklı bir kişilikte içimizde yaşayacak ve hayatında hiçbir şey değişmeyecek.
Ticari faaliyetlerini dini değerlere bezeyerek kazanç sağlamak için kanal bile açılmış maalesef. Ayetler eşliğinde yapılan bal reklamlar mı dersin, Kuran referanslı bitkisel ilaçlar mı dersin ne ararsan buluyorsun piyasada. Piyasada bunlar kazanç sağlarken İslam ticaret aracı olarak biraz daha zarar görüyor.
Yahudiler ya da Hristiyanlar tarafından finanse edilen bazı İslami cemaat ve vakıflar, dinin yanlış yaşanması, yanlışların Müslümanlar arasında yayılması için her türlü taktik ve stratejiyi kullanıyorlar. Bunun en güzel örneği Cumhuriyetin kuruluş yıllarında milli direnişe isyan eden cemaatlerin nereden finanse edildiği ve yaptıklarıdır.
İslam dinini yaşanmaz hale getirmek için birbirine zıt iki fetvayla din yaşatıyorlar bize. Kendini Müslüman gibi gösterip, yaptığı iğrenç davranışlarla insanların nefretini üzerlerinde toplayıp kötü imaj çizerek dinden soğutuyorlar bizleri. Bunlar Müslümansa ben Müslüman değilim dedirten hareketleri sık sık duyuyoruz.
İslami değerlere bürünmüş, içi İslami olmayan dernekler, vakıflar ve cemaatler de ayrı bir konu. Her cemaat kendi mensubu olmayan insanları hidayete erecek diğer insanlar olarak görmekteler. Her cemaat kendini gerçek Müslüman olarak görüyor. Bazı vakıf ve derneklerde o kadar saçma ve adice olaylar yaşandı ki bu olayların günahı da İslami değerler oldu.
Bazı akademisyenler var ki, Kuran’a, hadise ve Hz. Muhammed’e hakaret ederek değer kazanmaya çalışıyorlar. Alanı olsun olmasın dine, toplumun değerlerine karşı çıkarak kendine değer toplamaya çalışıyorlar. Yaşadığınız toplumun dini ya da etnik kültürüyle dalga geçmek, aşağılamak ya da inkâr etmek maalesef toplumda karşılık buluyor. Akademisyenlerin bazıları, ilmiyle irfanıyla gündemde olacaklarına kısa yoldan şöhret olmayı bu yolda buluyorlarken diğer taraftan da İslam biraz daha zarar görüyor.
Şunu biliyoruz ki dinin sahibi yok. Buraya küfretmek, bu yol üzerinde çalışmak ucuz kahramanlıktan başka bir şey değildir.
Samimiyet her zaman güzeldir. Bir insana yakışan en güzel elbise samimiyettir. O elbise insanda o kadar güzel durur ki bakmaya kıyamazsınız.
Veysel FIRAT