Eğitimin Çıkmazı Zorunlu Lise Eğitimi
Veysel Fırat
Yeni müfredatın hazırlıklarının yapıldığı ve tanıtıldığı şu dönemde toplumun yaşamını çıkmaza sokan 12 yıllık zorunlu eğitimin son dördü olan lisenin zorunlu olmaktan çıkartılması gerekmektedir. 28 Şubat’tan intikam alırcasına fazla düşünülmeden çıkartılan 4+4+4, 12 yıllık zorunlu eğitim, hem ülkenin hem de öğrencilerin geleceğini çıkmaza sokmaktadır. Eğitimle alakası olan herkesin bu çıkmazdan haberdar olmasına rağmen bir şeyler yapmıyor olması ayrıca incelenmesi gereken bir konu ve üzerinde durulması gereken bir ihmalkârlıktır.
4+4+4 12 yıllık zorunlu eğitim gereği, okuma kapasitesi olan ya da olmayan bütün öğrencileri lisede okumaya mecbur bırakıyoruz. Lise eğitimini tamamlama kapasitesi olmayan öğrenciyi zoraki lisede tutmaya çalışıyoruz. Lisede asayiş bozuluyor, akademik başarı düşüyor ve davranış bozukluğu lisenin kaderi haline geliyor. Zoraki lisede tuttuğumuz öğrenciler ilgi ve istidatlarının aksi yönde bir eğitme tabi tutuldukları için başarısızlık da bu çocukların kaderi oluyor. Dışlanmaktan, azarlanmaktan özgüven sorunu yaşayan bu gençler daha sonraları kendilerini kabullendirmek için aykırı davranışlar sergilemeye başlıyorlar. Bu davranışları sergileyen öğrencilerin arasına her yıl biraz daha ekleyerek sayılarını çoğaltıyoruz. Elinden iş gelmeyen, kısa yoldan para kazanmayı hedefleyen sorunlu bir gençliği kendi elimizle yetiştirmiş oluyoruz. Zoraki liseden mezun ettiğimiz bu çocuklar bir işte çalışmayı kendilerine yakıştırmıyorlar. Çıraklık yaşını geçtikleri için meslek öğrenmek onlar için imkânsız hale gelmiş oluyor. Kısacası zorunlu lise eğitimi gençlerimizin geleceğini karartıyor. Düşman devletler bile bu kötülüğü bir devlete yapamaz herhalde.
El sanatları, inşaat, tamir, tarım, sanayi ve toplumu kalkındıran olmazsa olmazları ustalık maalesef zorunlu lise eğitimi sayesinde bitme noktasına gelmiş. Bu sektörleri incelediğimizde herkes çırak bulamamaktan şikâyetçi. Usta sayısı o kadar az ki müşteriler günlerce-aylarca sıra bekliyorlar. Ara eleman desen bulunmaz olmuş. İşini doğru yapan inşaatçı, tornacı, duvarcı, sıvacı, demirci… yetişmiyor artık. Şu an da mevcut ustalar ve mültecilerle günü kurtarıyoruz ama geleceğimiz bu alanda hiç de iyi görünmüyor. Mülteciler olmasa bu sektörler çöker millet işlerini yaptıramaz olur.
Bazı veliler kendi mesleklerini çocuklarına öğretmek istiyor ancak lise eğitimi zorunlu olduğu için eğitim sistemimiz, babanın çocuğuna mesleğini aktarmasına engel oluyor. Bu sistem çocukları mesleki açıdan eğitilemez hale geldikten sonra çocuğu serbest bırakıyor.
Dünyadaki diğer ülkelerdeki zorunlu eğitim süreleri genelde 8 ile 12 yıl arası. Ancak onlar yöneltmeyi erken yaşlarda yapıyorlar. Mesela Almanya da ilkokuldan sonra öğrenci yönlendiriliyor ve yönlendirilen okul dışında bir eğitim alamıyor.
14/06/1973 tarihinde çıkarılan 1739 Sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu’nun Genel amaçlar kısmının 3. Maddesi ‘’ İlgi, istidat ve kabiliyetlerini geliştirerek gerekli bilgi, beceri, davranışlar ve birlikte iş görme alışkanlığı kazandırmak suretiyle hayata hazırlamak ve onların, kendilerini mutlu kılacak ve toplumun mutluluğuna katkıda bulunacak bir meslek sahibi olmalarını sağlamak; Böylece bir yandan Türk vatandaşlarının ve Türk toplumunun refah ve mutluluğunu artırmak; öte yandan milli birlik ve bütünlük içinde iktisadi, sosyal ve kültürel kalkınmayı desteklemek ve hızlandırmak ve nihayet Türk Milletini çağdaş uygarlığın yapıcı, yaratıcı, seçkin bir ortağı yapmaktır.’’ der. Ta 1973 yılında çıkarılan bu kanun uygulansaymış ülkemde ne işsizlik ne de kalitesiz iş sunan usta kalırmış. Ancak bizim kanunlarımız en iyi şekilde hazırlanıp hiç uygulanmayan metinler olarak raflarda kalmaya devam ettiği sürece bu toplumun yüzü asla gülmez.
Yine 1739 Sayılı Temel Eğitim Kanunu Genel İlkeler başlığı altındaki YÖNELTME ilkesi, ‘’Fertler, eğitimleri süresince, ilgi, istidat ve kabiliyetleri ölçüsünde ve doğrultusunda çeşitli programlara veya okullara yöneltilerek yetiştirilirler.’’ Diye açıklanır. Fakat biz bu yöneltmeyi liseden sonra yaptığımız için bir işe yaramamaktadır. Öğrenciler çıraklık yaşını, mesleki eğitim yaşını geçtikleri için yapılan yöneltme bir işe yaramamaktadır. Liseyi bitiren bir çocuğu bir ustanın yanında çalıştırmak imkansız bir şeydir.
KPSS kuyruklarında on milyonları bekletirken, sadece milyonların bu sınavı geçeceği gerçeğini hep unutuyoruz. Herkes okumak, memur, hakim, savcı, avukat ya da doktor olmak zorunda değildir. Zaten olamaz da. Olamayacak bir gayenin peşine on milyonları takmanın amacı farklı olsa gerek. Eğitim sistemimiz uygulamalarıyla herkesi buna zorluyor.
Takdir edilir ki herkesin ilgi ve istidatları farklı farklıdır. Gardner, çoklu zeka çeşitliliğinden bahsederek, öğrencilerin sahip olduğu zeka çeşidine göre eğitim almalarını önerir. Gardner’in bu fikri dünyanın çoğu ülkesinde kabul görmüş ve uygulanmaktadır. Güya bizim ülkede de uygulanmakta ama hakkıyla uygulanmadığı için olumlu sonuç alınamamaktadır. Eğer uygulansaydı ortaokul hatta ilkokuldan sonra öğrenciler yönlendirilebilirdik.
Lise eğitimi acilen zorunlu olmaktan çıkartılmalı ortaokuldan, hatta ilkokuldan sonra öğrenciler yeteneklerine göre mesleklere yönlendirilmeye başlanmalıdır.
Veysel FIRAT