Veysel Fırat

Amed Kürtçe Bile Değil

Veysel Fırat

Bir ülkeyi bölmek parçalamak istiyorsan önce insanların bilinçaltlarına hükmedeceksin. Bilinçaltlarına öyle mesajlar vereceksin ki bu mesajlar uyuyan hücreler olarak büyüyecek, çoğalacak ve zamanı geldiğinde uyandırılıp görevlerini yapmak üzere sahaya sürülecekler. 
Osmanlı gibi dünya devletinden Avrupa’dan atılarak bir Orta-Doğu devleti olarak var olduğumuz Türkiye Cumhuriyeti’ni artık bize çok görüyorlar. Dünya egemeni devletlerin çıkarları, Türkiye’nin iç savaşa sürüklenmesiyle ve bölünmesiyle kesişti. Bu amaca yönelik PKK terör örgütünü kullanmaya devam ederlerken, Türklerle Kürtlerin bilinçaltlarına farklılık ve ayrılık mesajları yerleştirmeyi de ihmal etmiyorlar. En etkili ve tehlikeli yöntemlerinin de bu olduğunu düşünüyorum. 
Kürtlerin yoğun olduğu illerde ki belediye binalarının girişinde Türkçe, Kürtçe ve Süryanice tabelaların olması bu mesajlardan bir tanesidir. Oysaki halklar kendi dilini serbestçe kullanmalı ancak resmi dil tek olmalıdır. Ancak bu uygulamalarla dil birliği dene kaleden gedik açmış oluyorlar.
Ekseriyet ve resmiyet o güzel şehrimize Diyarbakır derken, özellikle PKK ve severlerinin Amed demesi bilinçaltı mesajlarının bir diğeridir. Üstelik Amed kelimesi ne Kürtçe’dir  ne de İslam dini ile uzaktan yakından ilgisi vardır.  Amed, Bizans’ın Diyarbakır şehrine verdiği isim olan Amida’dan gelmektedir. Diyarbakır ise Diyar-ı Bekr’ten türemiştir. Buraya yerleşen Arap kabilesi olan Bekrlerden dolayı bu şehre Diyarbekir denilmiştir. 1867 Yılından beri Diyarbekir olarak isimlenen şehir, 1937 yılında Diyarbakır olarak anılmaktadır. 
Bu ayrılıkçılar bu şehre, önce Diyarbekir demek için direttiler ancak bu ismin tarihçesi hoşlarına gitmedi çünkü tarihinde İslam vardı. Ancak Amed Bizanslılara aitti ve bunu hoyratça bu Müslüman halka dayatmakta hiçbir sorun yoktu.. 
Bu farklılaştırma çabaları o kadar abartıldı ki, farklılıklar oluşturabilmek için yaptıkları saçmalıkları bile görmediler. Gördülerse de umursamayıp sadece amaca kilitlendiler. PKK’yı Pekaka diye değil pekeke diye okudular. Nevruz yerine newroz diyerek, halay ve zılgıtı sembolleştirerek, her alanda farklılaştırma çabaları sürüp gitmektedir. 
 Farklılaştırma mesajlarını o kadar ileriye gittiler ki, Ermenilerle Kürtler arasında neredeyse akrabalık kuracaklar. Oysaki Ermenilerin 19. Yüzyılın ikinci yarısından itibaren uyguladıkları işkence, öldürme ve soykırım faaliyetlerini en çok Kürtlere karşı yaptılar.  Bugün kendilerini Kürt Milliyetçileri olarak öne atan HDP, PKK gibi örgütler, Ermenilerin kucağında beslenip, büyütülüp seviliyorlar. Bu milliyetçiler neredeyse Kürtlere karşı uyguladıkları soykırım ve işkence için Ermeniler’e teşekkür edecekler. Benim bildiğim gibi onlar da biliyor ki, Türkiye zayıflarsa Ermenilerin ilk saldıracağı, soykırım ve işkence yapacağı ilk yer Kürtlerin yaşadığı bölgeler olacak. Geçmişteki gibi. 
 Kürt ya da Türk millet olarak akıllı davranmalıyız. Bizleri farklı alanlara çekenlerin, aradaki farklılıkları sürekli gündemde tutanların bizler için ne kadar tehlikeli ve bizler için ne kadar kötü niyet beslediklerini hiç aklımızdan çıkartmayalım.   
    Veysel FIRAT
 

Yorumlar 1
Yusuf 25 Ağustos 2024 22:05

bomboş bi yazı, hiçbir bilimsel dayanağı yok, sadece milliyetçi duygularla kaleme alınmış. yayımlayan sorumlu arkadaşa da teessüf ederim.

Yazarın Diğer Yazıları