Prof.Dr.Bayram Altan

Gençlere Sesleniş-2 Mutluluğun İlk Basamağı

Prof.Dr.Bayram Altan

Genç kardeşim, bedenini, kalbini ve ruhunu temiz tutarsan; rahatlar, huzur bulur ve mutlu olursun.

Daha dünyada iken, âdeta  Cennet hayatı yaşarsın. Çünkü fiziki ve ruhi temizlik, insanın yüzünü ve gönlünü birlikte gülümseten mutluluğun ilk basamağıdır.

Yeşili ve akan suyu seyretmen ruhunu dinlendirdiği gibi; vücudunu, bulunduğun yeri ve çevreni temiz tutman ve temiz görmen de ruhunu dinlendirir, gönül dünyanı şenlendirir. Yorgunluğunu giderir. Çalışma gayretini artırır. Düşünce ufkunu daha fazla genişletir.

Bedenini, kalbini ve ruhunu temiz tutarsan; seni hem Yaratan sever, hem de yaratılmışlar....

Dünyanın en temiz insanı, bedenini temizlediği kadar ruhunu ve kalbini de temizleyendir.

Unutma; kalp ve ruh, yüzün ve bedenin aynasıdır.

Dünyanın neresini dolaşırsan dolaş, görürsün ki, temiz insanlara her yerde en güzel masa ayrılır ve VIP hizmeti sunulur.

Bedeni ve ruhu kirli, kalbi ve aklı kirli, fikirleri ve düşünceleri kirli olan insanlar temiz mekanlara alınmazlar. Neden? Çünkü onları gören temiz insanlar, rahatsız olur ve bulundukları mekanı terk eder...  

 Bunun tersi için de şöyle bir örnek vereyim: Pislik taşıyan böcek, “gülsuyunu” görünce bayılır. Çünkü, taşıdığı pis kokuya alışmış, onunla hemhâl olmuştur. Aykırı olan şeylerden yani temiz kokulardan büyük çapta sıkıntıya girer. Onun hastalığının ilacı, alıştığı ortamdır.

Gençler!...

Temizlik, sadece vücut, elbise, ev ve işyerlerinin temizliğinden ibaret değildir. Temizliğin alanı çok daha geniş ve kapsamlıdır.

Kişinin dış temizliği kadar ruhunun ve kalbinin de temiz olması gerekir. Bedenini kirlerden temizleyen, ruhunu günahlardan arındıran ve çevresini temiz tutan kişiyi, hem Allah sever, hem de temiz olan insanlar sever.

İlahi dinlerin en sonuncusu  ve en mükemmeli olan İslam, kelimenin tam anlamıyla temizlik dinidir. Dinimiz İslam’ın temizliğe verdiği önemi, başka dinlerde veya beşeri sistemlerde görmek mümkün değildir.

Batı dünyası, temizlikten habersiz ve sefalet içinde bocaladığı bir zamanda İslam Dini ve O’nun Yüce Peygamberi, bütün insanlığa örnek teşkil edecek olan temizlik esaslarını ortaya koymuştur.

Batı ülkeleri son ikiyüz yılda , bu esasların ancak bir kısmına ulaşabildiler. Bir de son aylarda bütün dünyayı saran corona virüsünden korunmak için İslamın temizlik prensiplerine sarıldılar. Hatta bu nedenle pek çok ecnebi de ihtida edip müslüman oldu.

Bedeninin ve ruhunun temizliğine büyük önem verdiği için müslüman; kalbi temiz, bedeni temiz, ruhu temiz ve sözü doğru insandır.

Müslüman, namaz kılarken kalbiyle, kalıbıyla ve ruhuyla Allah’ın huzurunda bulunur. Müslümanın, Huzur-u İlahi’ye çıkabilmek için, bedeninin, elbisesinin, namaz kılacağı yerin ve Nazargâh-ı İlahi olan kalbinin temiz olması gerekir. Müslüman, yalnız namaz kılarken değil, her zaman ve her yerde tertemiz olmalıdır.

İşte bunun içindir ki; “İslamiyet” denilince akla ilk gelen şey, temizliktir. Çünkü temizlik olmayınca ibadet yapılamaz. Temizlik olmayınca İlahi huzura durulamaz. Daha Peygamberliğin ilk günlerinde Cenab-ı Hak, Peygamberimiz (s.a.v)’e hitaben “elbiseni temiz tut”(Müddessir Suresi, Ayet:4) buyurmuştur. Böylece temizlik, risaletin özelliğinin bir parçası, davet ve tebliğin önemli bir unsuru olmuştur.

Müslümanın; kalbinin ve ruhunun temiz olması yanında vücudunun, elbisesinin, evinin, bahçesinin, mahallesinin ve çevresinin de temiz olması gerekir.

Sevgili Peygamberimiz (s.a.v) Efendimiz, daima temiz giyinir, güzel kokular sürünür, saçlarını tarar, yanında ayna, tarak ve misvak taşırdı.

Her abdest alışında, her yatış ve kalkışlarında, mutlaka dişlerini misvak ile fırçalar, yemekten önce ve sonra kesinlikle ellerini yıkardı.

İslam’ın temizlik anlayışı, müslümanın kılık-kıyafetinde, evinde, sokağında ve mahallesinde en güzel ve en açık bir şekilde görülür. Çünkü Müslüman, İslam’ın bütün prensiplerini hayatında uygulayan kişidir. Peygamberimiz (s.a.v), iç ve dış temizliğe son derece riayet etmiş ve ömrü boyunca temiz ve nezih bir hayat yaşamışlardır.

Bu konuda Hz. Aişe (r.anha) Validemiz şöyle diyor:

“Peygamberimiz (s.a.v) Efendimiz bir topluluğun karşısına çıkacağı zaman en güzel elbiselerini giyer, güzel koku sürer, üstüne başına çok dikkat ederdi. Allah’ın Resulü (s.a.v) hazarda ve seferde beş şeyi yanından ayırmazdı. Bunlar, ayna, tarak, misvak, sürme kutusu ve iğne-iplik.”

Kur’an okurken, oruç tutarken, hac ibadetini yerine getirirken, zekât verirken, Allah’ı zikrederken temiz olmak, abdestli olmak inancımızın bir  gereğidir.

Pis olan bir insan, dinimizin belirlediği şekilde temizlenmediği müddetçe namaz kılamaz, Kâ’beyi tavaf edemez, Camiye giremez, Kur’an’a el süremez.

Temizliğe dikkat etmeyenler, Allah’ın sevgisini yitirdikleri gibi insanların nazarında da değerlerini ve itibarlarını kaybederler.

Yüce dinimiz İslam’da temizlik, iki kısımda incelenir. Birincisine “necasetten temizlenme”, ikincisine de “hadesten temizlenme” denir.

İslam literatüründe bu iki tür temizliğe, “taharet” adı verilir.

Necis, maddi pislikleri; hades ise, abdestsizlik, cünüplük, kadınlara mahsus olan hayız ve nifas hallerini ifade eder. Abdestsizliği gidermeye küçük temizlik (Taharet-i Suğra), cünüplük, hayız ve nifas durumlarından çıkmak için boy abdesti almaya da büyük temizlik (Taharet-i Kübra) denir.

Necis olan maddi pislikler; su ile yıkanarak, suda kaynatılarak, kazınarak, ovularak  vs. gibi  yöntemlerle giderilir.

1500 yıldan beri bir harfi bile değişmemiş, değiştirilememiş ve de değiştirilemeyecek olan kutsal kitabımız Kur’an-ı Kerim’de Cenab-ı Hak, şöyle buyuruyor:

“Temizlenen, Rabbinin adını anıp O’na kulluk eden kimse kuşkusuz kurtuluşa ermiştir.” (A’la Suresi, Ayet: 14-15)

“Ey iman edenler! Namaz kılmaya kalktığınız zaman yüzlerinizi, dirseklerinize kadar ellerinizi yıkayın; başlarınızı meshedip, topuklara kadar ayaklarınızı da (yıkayın). Eğer cünüp oldunuz ise, boy abdesti alın. Hasta yahut yolculuk halinde bulunursanız yahut biriniz tuvaletten gelirse yahut da kadınlara dokunmuşsanız (cinsel ilişkide bulunmuşsanız) ve bu hallerde su bulamamışsanız temiz toprakla teyemmüm edin de yüzünüzü ve (dirseklere kadar) ellerinizi onunla meshedin. Allah size herhangi bir güçlük çıkarmak istemez; fakat sizi tertemiz kılmak ve size (ihsan ettiği) nimetini tamamlamak ister, umulur ki şükredersiniz.” (Mâide Suresi, âyet: 6)

“Ona  (Kur’an’a) ancak temiz olanlar dokunabilir.” (Vakıa Suresi, Ayet:79)

“Temizlenmek üzere malını hayra veren iyiler, ondan (ateşten)  uzak tutulur.” (Leyl Suresi, Ayet: 17-18) Malın, servetin, ürünlerin de temizlenmesi gerekir. Onların temizliği de, İslam’ın belirlediği miktarda zekâtını vermektir.

Peygamberimiz Hz. Muhammed  (s.a.v) şöyle buyuruyor:

“İyice temizlenir, sonra Allah’ın farz kıldığı abdesti tamamlayıp da şu beş (vakit) namazı kılan hiçbir Müslüman yoktur ki bu, namazlar arasındaki günahlar için bir kefaret olmasın” (Sahih-i Müslim Terc. C.1, S.310)

İşte bunun içindir ki Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v) bu konunun önemine dikkat çekmek için şöyle buyuruyor:

“Temizlik imanın yarısıdır” (S. Müslim, S.Tirmizi, Sünen-i Nesai. Tac, C.1, S.78)

 “Allah temizdir, temiz olan(lar)ı sever” (Sünen-i Tirmizi, Edep,41)

“On şey vardır ki, bunlar, daha önceki Peygamberlerin adetlerindendir: Kasık ve koltuk altı kıllarını gidermek, sünnet olmak,  tırnak kesmek, bıyıkları kısaltmak, misvak kullanmak, burnu temizlemek, sakalın bir tutamdan fazlasını almak, yemeklerden önce ve sonra elleri,  özellikle parmak boğumlarını yıkamak, küçük abdestte kurulanmak, büyük abdestte su ile taharet almak” (Sünen-i Ebu Davud, C.2, H.No: 53)

Bu itibarla diyorum ki; imanımızın olgunluğa erişmesi, ibadetlerimizin kabul olması ve sağlığımızın korunması temizliğe bağlıdır.

Tertemiz olmayan bir kıyafet, pırıl pırıl olmayan bir ev, çöpten geçilmeyen bir sokak ve çevre, İslam Dini ile bağdaşmaz.

Sevgili gençler! Bedenizi, kalbinizi ve ruhunuzu temizlediğiniz gün; ebedi mutluluğun kapısını aralamış ve  mutluluğun zirvesine çıkmak için ilk adımı atmış olursunuz!...

Yazarın Diğer Yazıları