SÜREÇ BOYUNCA TUTARLILIK!
Mir Murat Demir
Nedir ki insan, yaratılmış optimum milyon farkı çeşit içerisinde aklı olan bir canlı türü. Akıl sahibi insan nasıl olmalı, hangi değerlere sahip olmalı, karakteri, kişiliği nasıl olmalı diye sorduğumda yetişkin her birimiz doğru ya da doğruya en yakın cevapları sıralar. İstisnai sağlık sorunlarını kenara koyup, bedenen ve mental olarak sağlıklı ve yetişkin her insan sever, sevilmek ister. Sorun var ki, sevmesi de sevilmeye layık olması da tutarlı değil, muamma.
İnsandır, aldığı eğitim, öğretim, birlikte yaşadığı insanlar, etkilendiği, okuduğu, gözlem yaptıklarıyla kendine has bir doğrular silsilesi, ilkeler oluşturur kendisine. İnsanın kendi hür iradesi ile belirlediği ilkeleri kendi anayasasıdır, olmazsa olmazıdır. Süreç demiştik, süreç insanın aklı ermesinden sonra bu dünyadan ayrılıncaya kadar geçen süredir. Süreç boyunca ilkelerine sadık, bilinçli, menfaatlere kapılar kapalı, tutarlılık halidir.
İnsan nihayetinde bir başına her şeyden ayrı, her şeyden bağımsız bir hayat sürmez, toplum halinde yaşıyoruz, beis yok. İnsanlarla birlik yaşar da insan, insanların atasözü, gelenek, görenek, töre gibi tanımlamaların arkasına sığınmadan da saklanmadan da, tutarlı, an’a, çıkara, beklentiye göre değişim göstermeden, satın alınmadan, satılık olmadan, tutarlılığından tavizsiz yaşar.
Her insan içinde her yaşam ülkesinde bir kimlik oluşturulur, yazılı, baskılı, somut, o ülkenin yurttaşını tanıması varlığını ve statüsünü anlatan. Asıl olan ise her insanın kimliği sahip olduğu kişilik ve onurudur.
İnsan hiç görmediği, hiç karşılaşmadığı, hiç deneyimlemediği, hiç okuma ya da izleme şansına sahip olmadığı yepyeni bir olayla karşı karşıya kaldığında dahi sorunsuz, etik, adaletli yaklaşımını sergiler ve duruşunu sunar, sunmalıdır ki, insan, beyin, düşünme ve akıl sahibi, irdeleme, mantık yürütebilme yetisine sahiptir.
Yetişkin her insanın ilk sorumluluğu üretmektir, üretmek, var etmek gibi değer katmak, somut, insanın yaşamsal ihtiyaçlarının karşılığı mal ve hizmet listesinin tümüdür. Mental olarak refah ve mutluluğu artırıp, barış içerisinde, sağlıklı, neşeli ve çokça umutla yaşayabilme şartlarının oluşmasında ki tüm parametrelerin aktif ve çalışır olma halini var etmek ve daim kılmakta insan marifetiyle soyut olanı var etmek ve sürdürmektir.
Farkında olmak, farkında olduğunu da fark ettirmek insan için bir erdem, seviyedir. Yalan, dolan, uyarlamalardan çok uzak, beyaz, şeffaf, anlaşılır, katılımcı, yaşamı ve insanı, canlıları ve doğayı, hatırası olan cisimleri dahi korumak, varlıklarındaki sürekliliğe destek vermek, önemsemektir.
Yaşadın ve öldün, öldüğünde sana bir hak verdiler konuşman, cevap vermen için “nasıldı yaşamak” sorusuna. Yaşadığım süre boyunca, yetişkin olmadığım süreyi saymazsak, bilerek ve isteyerek ne insana ne hayvana ne de doğaya zarar vermedim, haksız, adaletsiz her olayın müdahili olup yanlış diye belirttim, doğru, etik, faydalı her işin içinde oldum ya da destekleyicisi oldum, diyebiliyor isen, insansın, değerli bir ömür yaşamışsın, daha ne olsun. Ne cezalandırmaktan korkmak ne de ödüllendirilirim sevdasına kapılıp saçma salaklıklara kapı aralamak, aklımla yaratıldım, aklımı kullanıp en iyisini yaşama gayretiyle ömür sürdüm ve öldüm, ben buyum.
İnsanoğlunun yaşarken de yaşam sonrası içinde aynı samimiyet ve gerçeklikler içinde olması, fevkaladenin fevkinde bir kazanım, seviye değil mi? Doğru, adil, faydalı, insani kavramlarıyla bağıntılı bir yaşam şeklini tüm hayatına yayması, örnek oluşturması, değişimler yaşandıkça gelişimi öncelikli kaide olarak kabullenip yayması, tutarlılık değil de nedir?
Mir Murat Demir