Mir Murat Demir

Mir Murat Demir BELKİ DE ANLAMAYAN SENSİN!

Mir Murat Demir

Okuyup, dinleyip, izleyip de vakıf olamadığımız, anlayamadığımız, anlamlandıramadığımız ne çok mevzu var değil mi? Anlamıyor olduğumuzu anlamak, farkına varmak, farkında olmak dahi büyük kazanımımızdır ki harikulade. Malumunuz bazı konuları anlamak için kenarından köşesinden o konuyla alakalı destekçi dolgu malzemesi gibi altını dolduran mevzulara da hâkim olmamız, bilmemiz gerek. İçeriğine dair bilgimiz olmayan mevzu, konu, kavramlarla ilgili sohbetlerin müdahili olmamız, sohbetin müdahili olmaktan öte fikir üretme gayretine kalkışmamız ne büyük hata, yanılgıdır. Ekseriyetle bilgimiz dışında fikir ürettiğimizde doğaldır ki eleştiri alıp, öyle olmadığını dinleriz ve tartışma başlar. Bilmediğimiz bir konuda fikir beyan etmemizin devamında da savunmaya geçeriz, egomuza yenik düşerek, ne kötü, ne berbat bir haldir.
. .
Adamın biri artık karısının eskisi kadar iyi duymadığından yakınıyormuş ve karısının işitme cihazına ihtiyaç duyduğunu düşünüyormuş. Ona nasıl yaklaşması gerektiğinden emin değilmiş. Bu durumu konuşmak için aile doktorunu aramış: doktor adamın karısının ne kadar duyduğunu anlayabilmesi için basit bir yöntem önermiş. "Yapacağın şey şu, karından 40 adım ileride dur, normal bir konuşma tonuyla bir şeyler söyle; eğer duymazsa 30 adım ilerisinde aynı şeyi tekrarla, sonra 20 adım; cevap alana kadar aynı şeyi tekrarla". O akşam karısı mutfakta akşam yemeğini hazırlarken adam işlemi uygulamaya koymuş. 40 adım uzaklıktan karısına normal bir konuşma tonuyla seslenmiş; Hayatım bu akşam yemekte ne var? Cevap yok. Mutfağa biraz yaklaşmış. Mesafeyi 30 adıma indirmiş ve soruyu tekrarlamış; Hayatım bu akşam yemekte ne var? Hala cevap yok. Adam mutfağın kapısına gelmiş artık mesafe iyice azalmış ve soruyu tekrarlamış; Hayatım bu akşam yemekte ne var? Gene cevap alamamış. Bu sefer karısına iyice yaklaşmış ve aynı soruyu tekrar sormuş; Hayatım bu akşam yemekte ne var?  -"Hayatım beşinci kez söylüyorum, Tavuk".
. .
Alıntı yaptığım metinde ki yaşanmışlık gibi, bilmek, doğru bilmek, kavramak, anlamlandırmak da böyledir. Meseleye dair gerçekliğini ve doğruluğunu bilmiyorsak, bilmediğimiz gibi savunmasını da yapar propagandacısı oluruz, genel eğilim böyledir. Birinin duyamadığını söylemek için kendimizin duyup duyamadığından tam emin olup test etmek gerek. Birinin görüp görmediğini söylemek için kendimizin görüp görmediğinden tam emin olup test etmek gerek. En önemlisi de bir savunmaya, anlatıma başlamadan evvel konunun gerçekliği ve doğruluğundan emin olmamız gerek. Sadece konuşmuş olmak için konuşmak, konuşmalarımızda bilip bilmeden bir şeyleri savunmak sonraki girişim ve eylemlerimizi şüpheli hale getirir, güvenilirlik puanımız düşer, bu düşüş hali ideal hallerimizde dahi karşı karşıya kalacağımız bir negatifliktir.
Mir Murat Demir
 

Yazarın Diğer Yazıları