Mir Murat Demir

EN İYİSİ 'EMUNE'!

Mir Murat Demir

Şaşkınlık halindeyiz ekseriyetle, ücretli, maaşlı çalışanlar aldığı ücretin yetmediğinden bahsederken, ücreti, maaşları belirleyenler de bütçeye maliyetinden dem tutuyor. Doğaldır ki, bizler, halk olarak ekonomi, bütçe, gelir gider dengesi gibi uzmanlık gerektiren konulardan pek anlamayız. Halk olarak bildiğimiz şeyler yaşayıp test edip deneyimlediklerimizdir. Bugünümüze bakıyoruz, birkaç yıl öncesine, beş, on yıl öncesine, yaşımıza göre otuz, kırk yıl öncesini dahi hatırlayanlarımız var. Doğal olarak sıradan kabul ettiğimiz sebze, meyveleri dahi almakta zorlanıyoruz artık, tam mevsimi dediğimiz kavun, karpuz dahi tartıldığında ciddi rakamlara denk geliyor. Aksi giden, yanlış ve hatalı giden bir şeyler var da, nedir, nasıldır, nasıl dengeye girer, nereden bilelim, bizler sıradan yurttaş olarak verilen görevi yapan çalışan, emekçileriz ya da yıllarca çalışıp prim ödeyip gereklilikleri yerine getiren emeklileriz. Biz makul olarak endişesiz bir hayat sürmek beklentisinde iken kafamız bütçe açığı, bütçeye yük, dış borçlar, tasarruf tedbirleri, israf etme mottoları gibi çokça talep bizlere geliyor. Çözümü biz bulacaksak yönetimdekiler ne yapar? Yönetim, yönetmek, değişen iklim ve sosyal yaşama rağmen yurttaşlarına en ideal ve mutlu yaşama zemini ve şartlarını oluşturma becerisi değil mi?
**
"Bir televizyoncu kahvede çay içen Temel’e mikrofonu uzatıp, Türkiye’nin ekonomik durumunun nasıl olduğunu sormuş;
    “ Pizum teraziye benzeyi.” demiş Temel. 
    Gazetecinin şaşırdığını görünce de çayından bir yudum alıp başlamış açıklamaya. 
      "Ben Fadume’ye delu gibi aşiktum. 
     Babası; Kizumu bir tek şartla verirum.  Nikâh günü kizımun ağırlığınca altun vereceksinuz, diye şart koştu. 
     Ben de inat ettum alacağum. Tarlalaru, finduk pahçelerinu ne varsa sattum, altun aldum. Ben altun aldukça Fadume kilo aldu.  Nikah günü çok büyük bir terazinin bir kefesine  Fadume zar zor oturdu. Ben öbür küfesine altun koydukça Fadume delu gibu yemek yemeğe devam edeyi. Ben altun koydukça Fadume delu gibu tıkınayi.” 
     Gazeteci merakla sormuş;” Eee, sonra ne oldu?”
     “Ne olacak da?” demiş Temel, “ Sonunda Terazi kiruldu. Fadume bir yana yiğuldu, altunlar diğer yana...“
      “ İyi de bu durumun Türkiye ile ilgisi ne?” diye sormuş gazeteci merakla. 
      “ İlgisu şu” demiş Temel çayından bir yudum alarak  “Türkiye’nin bir kefesine Enflasyon çöreklenmuş, bizum Fadume gibi şimanladukça şişmanlayi. Hükümet de benum gibu diğer kefesindeki maaşları arttırarak dengelemeye çalışayi. Yani bu enflasyonu zayıflatmazsak Türkiye’nun ekonomisi de bizum terazi gibu mutlaka çökecektur.”
     Gazeteci;” Peki, sizce çözüm nedir?” diye sormuş bu kez merakla...
     Temel çayından bir yudum daha almış;
“ Ben önce inadu sonra Fadume’yu bırakup Emuneyle evlendum!” demiş ve sakince eklemiş “Pilmem anlatabildum mi?”
**
Evinizde, mutfağınızda kullandığınız tencere var ya, tencere dahi yaşlanır. Tencere belki yine yemek yapmanıza yarayabilir ama ana vasfını yitirmiştir. Tencere örneğine takılmayın, gördüğünüz, bilip kullandığınız, hayatınıza eşlik eden her ne varsa hepsinin ömrü vardır. Nesne dediğimiz her şey ömürlüdür, ömür süreleri bitse dahi sağlam görüntüsü verebilir, canlı değil ki ölüm olsun, ölsün, sağlam ve kullanılabilir gibi görünür ama vasfını yitirmiştir, randımansız, performanssız, verimsiz hale gele gelmiştir. Canlılar için, insan için durum çok daha farklıdır elbette, canlıdır, yaşamaktadır, doğru ama yaşamsal vasıflarını, ruhsal ve fiziksel olarak korurmuş gibi görünse de zayıflamıştır, hırpalanmıştır, vasfını kaybetmiştir. Evlerimizde, en sevdiklerimizle dahi hayatlarımızı devam ettirirken yüksek yaşlara ulaşmış büyük, büyük baba ve büyük, büyük annelerimize karar alma noktasında danışabiliriz ama yaptırım noktasında, nihai karar aşamasında genç ve dinamik halimizle karar verici bizler oluruz. Yaşlanmak, eskimek sadece canlılara ait bir vasıf, durum da değildir. Var olan her şey farklı süreçlere sahip olsalar da yaşlanırlar ve akış dışı muhafazaya alınırlar, programı ve güncellemesi yapılmış olsa dahi.
Evelemeden gevelemeden alenen ifade etmeye çabaladım, on milyonlarca insanın yönetiminden sorumlu kişinin ekonomik ömrü bitmişse, cilalamanın da, yeni destek verecek kişileri meseleye dâhil edip 64 model Chevrolet marka otomobile bilgisayar, navigasyon cihazı takmak gibidir, çalışabilir ama ne kadar uyumludur, muamma!
Mir Murat Demir
 

Yazarın Diğer Yazıları