BİR CAN ÇOK DEĞERLİ!
Mir Murat Demir
İnsanız, insan kalıp merhametimizle, şefkat ve kucaklayıcılığımla kendi türümüz insan olanların dışında ki canlılara da yaşamlarının devamı için destek vermek, imkân yaratmak, menfi durumları yok etmek, alkışlanacak, minnet duyulacak hareketler silsilemizdir. Hayata bazen çok geniş açılı tümünü görüp anlamak bakarız bazen de tümüne bakarken ayrıntıyı kaybetmemek için gözden kaçırmamak için incelikli, ayrıntılı düşünüp bakmaya devam ederiz. Evet, kaplumbağa canlısından bahsedeceğim, vicdan sahibi olduğu kadar kafasında bir beyin muhakemesi kurmuş ve yıllarca kaplumbağaların yaşamlarına devamı için katkı sunmuş, kendi ağzından yazdıklarını okuyalım.
**
Ben TCDD’de yol kontrol memuru olarak günde 20 km yaya yol kontrolüne gittiğimde arazi sahiplerinin demiryolu hattı içerisine bıraktıkları kaplumbağaları hattın dışına alırdım. Hattın içerisine bırakılan kaplumbağa, (ot yok, su yok) çaresizce ilerler hattın içerisinde, tepesinde güneşin kavurucu sıcağı, rayların sıcağı, balast taşlarının yakıcı sıcağına rağmen çaresizce ilerler, bir hemzemin geçide rastlarsa ray seviyesinde hattın içerisinden çıkar. Hemzemin geçit yoksa 20 cm yüksekliğindeki ray seviyesini aşamaz. Km’lerce giden kaplumbağa bu cihette çıkış yok diye geldiği istikamete geri döner, öğle sıcağı tepesine çöktüğünde, başını güneş istikametindeki rayın gölgesine uzatır, sıcaktan alev topuna dönen bedeni güneşin altında kalmaktadır. Sadece başını rayın gölgesine uzatabilmektedir. Sıcak dayanılmaz olduğunda iç kanama başlar. Kaplumbağa kan kusa kusa ölür. Ben görev yaptığım 30 yıl boyunca o kaplumbağalar için sırt çantamda 2 litrelik soğuk su taşırdım. Hattın içerisindeki kaplumbağaları hat dışına çıkarıp gölge bir yere alıp üzerine soğuksu döker, avcumdan su içirir, yoluma öyle devam ederdim. Kaplumbağayı hattın içinden elime eldiven takar öyle çıkarırdım. Çünkü çıplak elle tutulamayacak kadar sıcak olurdu. Ben 30 yılda bu şekilde binlerce kaplumbağayı hayata döndürdüm ama yüzlercesini de başını rayın dibine uzatmış, kan kusa kusa ölmüş olarak gördüm. Çiftçilere kaplumbağaları hat içerisine koymayın der, kaplumbağaların kan kusa kus öldüklerini anlatırdım. O kaplumbağaları tren raylarını aşamayacağı hat içerisine koyanlar, cennet yüzü görmesin inşallah. Fotoğraftaki, tren rayları arasına bırakılmış bu kaplumbağayı çaresizce ölümü beklerken buldum. Hat dışına alıp, üzerine soğuk su döktüm ve su içirdim. Ben ona rastladığım için o bugün yaşıyor. Mehmet Erbil isimli emekli bir TCDD memurundan alıntıdır.
**
Ne bileyim, olur ya bir gün, öylesine dolaşırken ya da planlı programlı bir güzergâhı turlarken, tren yolu, iki ray arasında bir kaplumbağa görürsek ne yapacağımızı biliyoruz artık. Öyle kolay öylesi basit ki, kaplumbağayı tutup raylar arasından çıkartıp özgürlüğe salacağız. Diyeceksiniz ki, ne zamandır orada, iki ray arasında mahrum, mahzun kalmıştır, su verelim, yiyecek verelim, yok diyen mi oldu! Bir can’ın yaşamasına esaretten kurtulmasına vesile oldunuz, ne muazzam değil mi? Hayır, bu hareketinizden dolayı cennet ya da çokça sevaptan bahsetmeyeceğim, bin rekât namaz kadar değerli de demeyeceğim, bilmiyorum. Bildiğim, insan olarak bir can’ın yaşamasına, özgürlüğüne, susuzluğunun gidermesine, karnının doymasına vesile oldunuz, takdirimdedir, insanidir, vicdani seviyeyi yakalamış insan mertebesidir ki, ne mutlu.