BELKİ!
Mir Murat Demir
Ne güzel bir kelime, sözdür belki, bazen kabulleniş bazen de reddetme hali, keşke den çok iyi sanki. Yaşamda olan her canlının hayatın da ki bir saniyelik değişiklik domino etkisiyle milyonlarca hayatı etkilemez mi, değiştirmez mi? Analitik düşünme ve hesap becerimiz ne kadar gelişkin olursa olsun, kâğıt üzerine bu hesabı dökemeyiz. Kesin olan şu ki, yaşadıklarımızı, geride bıraktıklarımızı keşke deyip kendimize karamsar bir tablo çizmektense olumlu ya da olumsuz sonuçlar barındıran “BELKİ” sözü çok daha elverişli. Yaşanmış olduğundan çok emin olamasam da hikâye güzel, zaten hikâye de “yaşanmış ya da yaşanması mümkün” değil miydi?
<<İşsizin biri, temizlik işleri için Microsoft’a başvurur. İnsan Kaynakları, bir ön görüşmenin ardından test için yerleri temizletir ve:
“İşe alındın, e-mail adresini ver, sana başvuru formunu göndereyim, aynı zamanda, işe başlamak için geleceğin günü bildiririm” der.
Adam çaresiz, bilgisayarının ve dolayısı ile e-mail adresinin olmadığını söyler.
İnsan Kaynaklarından, onun adına üzüldüklerini, fakat e-mail’i yoksa, kendisinin de var olmadığını ve kendisi de olmadığı için işe alınamayacağını söylerler.
Adam umutsuzca, ne yapacağını bilmeden, cebinde sadece 10$ ile çıkar.
Ve bir markete girerek 10 kiloluk bir kasa domates alır. Kapı kapı dolaşarak, 2 saat içerisinde sermayesini ikiye katlar.
İşlemi birkaç kez daha tekrar eder ve aksam eve döndüğünde 60$’i vardır.
Ve bu şekilde yaşayabileceğini anlar, her sabah erkenden evinden çıkar ve aksam geç saatlere kadar çalışır ve her gün parasını üçe, dörde katlar.
Az bir zaman sonra, bir el arabası alır, bunu bir kamyonla değiştirir ve bir sure sonra artık, birçok araçtan oluşan bir nakliye şirketi sahibidir.
Beş sene geçer.
Adamımız Birleşik Devletlerin en büyük gıda nakliye şirketlerinden bir tanesinin sahibidir artık.
Artık ailesini ve geleceğini düşünmektedir. Genel hayat sigortası yaptırmaya karar verir.
Bir sigorta şirketini arar, kendine uygun bir plan seçer ve konuşma biterken, sigortacı, teklifi gönderebilmek için adamın e-mail adresini ister.
Adam e-mail’inin olmadığını söyler.
Sigortacı şaşırır:
“Hayret, e-mail’iniz yok ve bu hanedanlığı kurabildiniz. Düşünün, ya bir de e-mail adresiniz olsaydı kim bilir ne olurdunuz?”
Adam düşünür ve şu cevabı verir:
“Ne olacaktı, Microsoft’ta temizlikçi olurdum!” >>
Yaşayacaksanız belki alternatiflerini öngörüleriniz ile en akla yatkın olanlar da yoğunlaştırırsınız. Yaşamış, hayatınızın gerisin de kalmış ise ne keşke ne de belki demenin gereği de yoktur, sadece mazi ve hatıradır.
Çare nedir, çaresizlik ne, yaşadığımız hayatta sıklıkla karşımızda olan kavramlar, hayatımıza müdahillikleri. “Ya ümitsizsiniz ya da ümit sizsiniz. Ya çaresizsiniz ya da çare sizsiniz.” Behçet Necatigil, değerli üstadımızın bu derinliği olan sözü bizlere ne çok kapıyı aralıyor da farkına varamadık. Sorgulayacak da biziz sorgulanacak da, çare biziz, umut biz, çaresizlik, umutsuzluk insani değil, fıtratımıza da formatımızı da uygun değil. Bir problemi çözmek üzereysek, çaresiz kalma hallerimiz çok çeşitlilikle karşımıza çıkar. Tesadüfler, rastlantılar, eksik bilgi ya da yeteneksizlik, ekip ve ekipmanın az ya da yetersiz oluşu gibi süreç farklılığı da çaresizlik sebebimizdir. Akıl sahibi olmamız çok defa yeterli gelmez, sabır, dirayet, planlı bir yaşama şeklini tercih etmemiz gibi, çaba gösterip mücadele ruhundan hiç uzaklaşmamamız gerekir.
Mir Murat Demir