Eğitim, insanı yaratılış amacına ulaşacak şekilde onu geliştirmeli ve hayata hazırlamalıdır.
İnsan, eğitim ile yaratılışında var olan doğal yetenekleri geliştirilerek sonraki neslini de eğiten bir döngünün odağındadır...
Bu yönüyle insan, hem eğiten hem de eğitilebilen bir özelliğe sahip oluşuyla diğer yaratılanlardan farklıdır.
Bu açıdan insana düşen görev, yaratılışından getirdiği bu yetenek ve yeterlikler potansiyelini geliştirerek, kendini ve kendinden sonrakileri yarına hazırlamaktır. Çünkü insan, gelişime açık bir varlık olması nedeniyle kendisinden önceki nesilden yararlanır ve kendisinden sonraki nesli de etkiler.
Bu tekâmül sürecinde insan, hayatının sonuna kadar öğrendikçe öğreten, öğrenmeye her an, her durum ve her halde açık olan, hem kendisinin, hem de başkalarının deneyimlerini bir araya getiren, değerlendiren ve onlardan yararlanandır.
Eğitimde temel amaç, bireye verilen eğitimin, onu hayata hazırlamasıdır…
Hayata hazırlama sürecindeki ana eksene ilişkin zihnimizi netleştirmeliyiz…
Yaratılışın sırrında, onu diğer canlılardan ayıran özellik, insanın değişen şartlara uyum sağlayabilmesi, soru ve sorunlarla başa çıkabilecek muhakeme yapma, çözüm yolları bulma, en uygununu seçerek, uygulayabilme hususiyetidir.
İnsan dünyaya gelirken doğaya karşı yetkin kılınmamıştır. İnsanın yaratılışla verilen ham yeteneklerini geliştirmesi gerekir.
Bu ham yetenekleri, kendisini diğer yaratılanlardan ayıran bu özellikleri ancak, eğitim ile geliştirilebilir ki, insan; bio-psişik bir yapısı nedeniyle, varlığının devamlılığı için, eksik tarafını geliştirmesi zorunluluğudur.
Bu amaca dönük bir nitelik kazanmanın, bu yönde bir form kazanmanın ilk kaynağı ailedir. Sonrasında bu süreç, kurumlar marifetiyle devam eder ve birey gelişim sürecini sürdürür.
Bu gelişim sürecinde insan, kendini yenileme ve geliştirme imkanına sahip oluşu ile kendinden önceki jenerasyonu aşar, kültürel tekamül sürecinde hem etkilenir, hem de etkileyerek, kültürel değerleri değiştirir, geliştirir...
İnsan, yetenek ve yeterliklerle donatıldığı için hem içinde bulunduğu çağdan hem de kendisinden önce var olan birikimden yararlanmaktadır,
Bireyin başkalarını yetiştirmesi kadar, kendisini de yetiştirip, gelişme sürecinde eğitim alanında var olan eksiklerini tamamlaması gerekir. Bu durum insanın yaşamı boyunca da devam eder...
Bu gelişim sürecinde iki ana eksen vardır.
Birincisi bilgidir. Diğeri, belki daha önemli olan ise, var olan, kazandığı bilgiyi yeniden düzenleme, değerlendirme, yapılandırma suretiyle, yaşam boyu karşılaşabileceği farklı sorunlara cevap olacak formda kullanıma sunma, yeniden düzenleme, oluşturma yönüdür ki, bu özel yönü özellikle geliştirilmedir.
Bireye kazandırılması gereken yeterlik kapsamında; birey, kendisine bahşedilen aklı kullanması, düşünmesi, muhakeme etmesi, yeniden yapılandırma yönünün geliştirilmesi gerekir.
Eğitim sürecinde bireye kazandırılması gereken bu özel yeterliğin Kur’an terminolojisiyle karşılığı olan “AKLETME” yönünün geliştirilmesidir.
“AKLETME” Kur’an da farklı surelerde, bazen de aynı surede olmak üzere, 40’dan fazla üzerinde durulan, dikkat çekilirken, uyarılarak insana dönük önemsenmesi gerektiğine vurgu yapılan kriterdir.
Eğitimde dünden bugüne sarkan temel sorun, bugün önceliklerimizden çıkardığımız, ancak, öncelikli hedefimizde olması gereken yeterlik alanıdır “AKLETME”.
Bugün yaşadığımız sorunların temel sebebi değil midir? “Akletmeyen bir nesil” yetiştirilmesine karşı yaşadığımız duyarsızlığımız…
Oysa Yunus Suresi demiyor mu? “
Elmalılı Meali (Orijinal) “Allah’ın izni olmadıkça hiç bir nefs için iman edebilmek yoktur ve akıllarını husni isti'mal etmeyenleri o pislik içinde bırakır”
Diyanet İşleri Meali (Eski) “Allah'ın izni olmadıkça hiç kimse inanamaz. O, aklını kullanmayanlara kötü bir azab verir.”
Ve yine Allah (c.c.) “Size korku ve ümide (sebep olan) şimşeği göstermesi, gökten su indirip onunla ölümünden sonra yeryüzüne hayat vermesi de O’nun ayetlerindendir. Şüphesiz ki bunda, akleden bir topluluk için ayetler vardır.” (30/Rûm 24) derken, düşünmeyi, aklı kullanmayı, “AKLETMEYİ” emrederken, yarın ekseninde imtihan açısından da uyarılarıyla dikkat çeker…
Bu açıdan bakıldığında;
Biz eğitimciler olarak, eğitimdeki önceliklerimizi yeniden sorgulamalı, düzenlediğimiz eğitim durumlarında; bilgi yanında, aklı kullanma noktasında Atatürk’ün ifade ederek, dikkatleri çektiği, “istikbalin teminatı olan çocuklarımızı/gençlerimizi” AKLEDEN, bu yönde araştıran, düşünen, irdeleyen, bilgiyi farklı durum ve problemlerin çözüm ekseninde yeniden kurgulayarak, alternatif çözüm araştırırken, süreci sorgulayan, hataları süreç içerisinde görebilen, “Kalite Yönetimi” mantığında hataları süreç içerisinde gören ve düzeltme yönünde süreç yönetebilen, bu yönde irade kullanan, takım elamanı olup, takım çalışmasında başarı sağlayan nesiller yetiştirmeliyiz…
Bunun nasıl sağlanabileceği, mevcut eğitimcilerin işbaşında hizmet içinde, adayların ise hizmet öncesi aldıkları eğitimlerle kazandırmamızın toplumsal mesuliyetimiz olduğuna dikkat çekeriz.
Metin AKGÜN
Maarif Müfettişi
Eğitimde Kaliteyi Geliştirme Derneği Yönetim Kurulu Başkanı