Bismillahirrahmanirrahim
"Susmak yerine göre güzeldir" sözü, derin bir hikmet taşır. Çünkü her zaman konuşmak doğru olmadığı gibi, her suskunluk da erdemli değildir. Susmak; bazen bir vakarı, bazen öfkeyi dizginlemeyi, bazen de kalbi ve aklı dinlendirmeyi ifade eder. Ancak bu suskunluk, adaletin sustuğu yerde değil, hikmetin konuştuğu yerdedir.
Susmak, duyguların ve düşüncelerin dengelendiği bir andır. İnsan, öfkeyle konuştuğunda kırar, incitir; ama sustuğunda düşünme fırsatı bulur. Bu yönüyle susmak, sabrın ve olgunluğun bir işaretidir. Ancak zulmün, haksızlığın ve adaletsizliğin karşısında susmak; hikmet değil, ihanettir. Zira susmak, yerli yerinde olmadığında, insanı helake sürükler.
Kur’an ve sünnette de sözün kıymeti ve suskunluğun ölçüsü sıkça anlatılır. Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v.)’in hayatında susmanın da, konuşmanın da yeri vardır. O, gerektiğinde en hikmetli kelimeleri kullanmış; ama bazen de susarak en büyük öğüdü vermiştir. Gerçek bilgelik, ne zaman konuşulacağını ve ne zaman susulacağını bilmektir.
Toplumsal hayatta da bu denge büyük önem taşır. Hakkı haykırması gereken bir toplum susarsa, zulüm büyür. Bir kavmin helakine sadece zalimler değil, sessiz kalanlar da ortak olur. Çünkü hak karşısında susan, batılın safında yer almış sayılır. İşte bu yüzden susmak, ancak yerine göre güzel; yerinde değilse büyük bir vebaldir.
Sonuç olarak, suskunluk ve konuşmak arasında ince bir çizgi vardır. Bu çizgiyi doğru okumak, hem bireyin hem de toplumun huzuru için gereklidir. Gerçek hikmet; yerinde susmakta, ama gerektiğinde de hakkı haykırmakta gizlidir. Zira suskunluk, bazen bir erdemdir; ama her zaman değil. Çünkü susmak, yerine göre güzeldir.
Bir sonraki yazımızda görüşünceye dek sizleri emanetleri zayi etmeyen Allah'a emanet ediyorum selam ve dua ile ....