İnsan dunyaya gelir, yaşar ve ölür.
Ve herkes bu hayatı farklı bir sekilde tüketir,
Kimisi doğru zamanda, doğru insanla, kimisi doğru zamanda yanlış insanla tüketir yaşadığı hayatı.
Ve bir ömür yaşadığı yanlışın bedelini öder.
İnsan en doğrusunu yaşadığı hayatın, en yanlışına katlanmak zorunda kalır.
Tövbesi olmayan günahlara bulanır durur.
Ve anlatacağı hikayeleri yoktur,
hiç doğmamış gibi yaşamıştır, ya da yarın ölecekmil gibi.
Doyasıya sevindiği an'ları olmamıştır, ne hayata dair bir umudu ne de yarına dair bir hayali.
Bir yaprak gibi savrulduğu yerde yaşamıştır, kendisinin seçmediği hayatı.
En uzak saatlerde en uzaklara saklar yüreğindeki yıkılganlıkları,
Hani bazen ismini koyamadığın bir yolculuktur gecelere dalışların,
Hani kimi zaman dokunamadığın dakikalardır geceye serzenişlerin,
Hem cefasıdır yolculuğunun mükafatı hem yokluğudur.
İmkansızlıklar içerisidinde kuyudan çıkmayı beklersin Yusuf misali,
Yüreğin gider çöllerin serin meltemlerinde ama sen kalırsın kuyunun dibinde.
İçinde biriktirdiğin özleyişlerdir, ruhunun ince kıyısına vuran dalgalar,
Ve sen çrıpınır durursun varoluş gayesinin yanlışında.
"İnsan su misali" der ya şair kıvrım kıvrım kıvranır inişlerde, yokuşlarda, yoruluşlarda.
Ve insan " Su Misali" Bütün hırçınlığıdır özleyişlerinin dalgaları, göremediği duyamadığı yaşayamadığı günlerin vuruşlarıdır yüreğinin duvarına carpan dalgalalar.
Kısacası doya doya yaşayamadığı hayatın karanlığına vuran ulaşamadığı ışığıdır.
Yorulunca soluklanmak için mola verirsin ya bir yudum su içmek içindir kısa bir mola,
Lakin ;
Soğumuşsan hayattan, yılmışsan insanlardan, savaşmaktan vazgeçmişsen hayatın yanlışlıklarından ayakların seni taşımasa da SEN VAZGEÇME YAŞAMAKTAN......
03/11/2023