Cemal HANİLÇİ

Neden Mutlu Olamıyoruz..?

Cemal HANİLÇİ

Yaşadığımız yüz yılın en büyük sorunlarından biri sanırım mutlu olamamak.
    İnsanların varlık içerisinde zenginlik içerisinde yaşadığı bu asır da insanların mutlu olamaması yaptığı işlerden zevk alamaması yaptıkları işlerden mutlu olamamasının temelinde insanın ruhundaki büyük bir boşluktan olmalı. Günümüzde en büyük sorun bu galiba, bu sebeple ülkemiz insanlarının çağımız hastalığına yakalanmasındaki en büyük etken ruhumuzun doyumsuz bir derinliğindeki boşluk.
    Mutlu olamamanın sebeplerini araştırırken bunun etkenlerinin parasal ve maddi imkânların olmadığını araştırmacıların yapmış oldukları istatistiklerden görebiliriz.
    Mutlu olmak için villalarda oturmaya gerek yok, mutlu olmak için sıfır arabalara binmeye gerek yok, mutlu olmak için büyük şirketlerin sahibi ve fabrikaların sahibi olmaya gerek yok.
    Mutlu olmak başlı başına bir ruh dolgusu ile alakalıdır, bizler ruhumuzu dünyevi zevkler yerine mutlu olabilecek şeyler ile doldurabilirsek yaşadığımız bu hayattan zevk alabilir mutlu ve huzurlu bir hayat sürdürebiliriz.
    Mutlu olmak tamamen yaşam tarzı ile alakalı olup insanın içindeki yaşama sevinci ve hayata pozitif bakma ile alakalıdır, bununla birlikte hayata pozitif bakmak insanın içindeki yaşama sevinci, hayata bakış açısı ve inancıyla da alakalıdır, kişinin inancı ne kadar sağlam ise kişinin hayata bakış açısı ne kadar güçlü ise o kişi hayatta mutlu olabilecek şeyleri kendine bir şekilde adapte eder.
    Bir iki katlı evde oturan, sıfır arabalarla gezen, istediği her şeyi alabilecek maddi gücü olan, istediği gibi har vurup harman savuran kişinin hayata pozitif bakacağı olgusu nasıl yanlış ise maddi gücü zayıf olan birinin hayata negatif bakacağı olgusu da yanlıştır.
     Bu bakış sadece kişinin hayata bakış açısı ile alakalıdır.
    Lüks bir lokantada  garsonlar eşliğinde yemek yemek ile  sıradan bir lokantada yemek yemek arasında tek bir fark var sadece mekan farkıdır, kendi yaptığımız bir bulgur pilavı ve bir melemeni evinde yemek arasındaki tek fark da tercih meselesidir.
    Sıradan bir çay ocağında arkadaşları dostları ile içtiği sıcak demli bir bardak çaydan zevk alıp mutlu olamayan birisi en lüks cafede  de içtiği kapiçinodan da zevk alamaz ve mutlu olamaz, bu sadece insanın mutlu olmayı bilmek ya da bilmemek arasındaki yaşama dair içindeki bakıştır.
Yanında bir dilim peynir birkaç zeytin ve bir simit ile mutlu olamayan birini en lüks lokantada yedireceğiniz en pahalı yemek bile mutlu edemez, üzerinize yakışan bir gömleğin pazarda veya sıradan bir mağazada nerede alındığı önemli değilken sadece marka olduğunda mutlu olduğunu zannedenlerin sadece içlerindeki boşluğu yanlış şeyler ile doldurduğunun göstergesidir.
Sevgili dostlarım, Bizler küçük şeylerden mutlu olmayı unuttuk, ailemizle yediğimiz  bir akşam yemeğinde sofranın ortasında büyük bir tabaktaki bulgur pilavının herkesin kaşıkladığını yanındaki soğan ve domatesten oluşan salatadan yerken nasıl mutlu olduğumuzu hele de yanında buz gibi ayran varsa o mutluluğun nasıl da katmer katmer yaşandığını unuttuk. 
Şimdi evimizde bulunan çeşit çeşit yemeklerin yanında olmayan mutlulukla yemeklerimizi kaşıklarken, zoraki yediğimiz yemekler zoraki içtiğimiz çaylar bizleri mutlu edemiyorsa içimizdeki inancın eksikliğinden kaynaklandığını unutmayalım.
Mahallemizdeki sokak aralarında bazen yalınayak bazen yırtık lastiklerle oynadığımız yensek de yenilsek de maç sonunda alınan gofretler ve gazozlar bütün oyuncular arasında paylaşılarak mutlu mesut oynadığımız oyunlardan pahalı bilgisayarlar pahalı piresteyşinlar ile oynanan oyunlara geldik ve oynanan oyunlarda yenilince kırılan bilgisayarlar kırılan oyun kolları bir yana  ne mutlu olan çocuklar var ne de oynadığı oyunlardan mesut olan çocuklar var.
Biz mutluluğu anne babalarımız sofralarında dedelerimizin ninelerimizin kucağında bıraktık galiba, mutlu olmayı unuttuk, nasıl mutlu olunur beyinlerimizden silindiği için mutluluk nasıl bir duygu hatırlamıyoruz, bunun için çocuklarımıza mutlu bir gelecek bırakamadık.
Komşumuzun bahçesinde kopardığımız bir eriğin damağımızda bıraktığı hazzı unuttuk, bunun için en lüks kafeterlayarda yediğimiz yemeklerden de haz alamayan bir nesil bıraktık.
Çocuklarımızı karşımıza alıp ne konuşabildik ne de çocuklarımızla paylaşacak bir ortam bıraktık.
    Yeni nesillerin böyle olmasının en büyük sebeplerinden birisi de bizleriz sevgili dostlarım.
    Çocuklarımız ile ailemiz ile mutlu bir hayat sürmemiz dileklerimle.
    Kalın sağlıcakla…….

Yorumlar 1
Sedat Doğan 05 Temmuz 2022 13:30

Eline emeğine sağlık başkanım.

Yazarın Diğer Yazıları