Cemal HANİLÇİ

GÖZLERDEKİ CİNAYET

Cemal HANİLÇİ

Koğuşun paslı kapısı büyük bir gürültüyle gıcırdıyarak açıldı. 
Iki gardiyanin kollarında ayaklarını sürüye sürüye koğuşa girdi.
O kadar halsiz ve yorgundu ki en ufak kemikleri bile sızlıyordu.
Günlerdir hücrede işkence içerisinde geçen günler bile gözlerindeki ışıltılı parıltıyı silememisti.
Ranzasina uzanırken günlerdir yediği dayağın  etkisiyle derin bir uykuya daldı. 
Uyandığında Ranzasinın altına sakladığı soluk bir resmi alıp uzun uzun baktı.
Şubat ayının sonlarında tanışmıştı, gözlerindeki hayata dair yılmışlık hayata dair sevgisizligi ve çaresizliğin göz kenarlarındaki ince çizgiden belli oluyordu.
Gözlerini gozlerinden alamamıştı, uzun uzun ve derin derin bakiyordu.
Karşındakinin ne anlattığını dinliyor ama kendi iç dünyasındaki yangın ile hic alakası yoktu kızın anlattığında. 
Sonra kendisini toplayip bir sure karşılıklı sohbet ettiler. 
Ondan sonra ki görüşmeler konuşmalar ikisi arasinda bir iliskiye dönüşmüştü.
Kızın gözlerindeki o ışıltılı artık daha parlak ve daha güzel görünüyordu kendisine.
Onunla oturduğu gezdiği zamanların nasil geçtini zamanın nasil da su gibi attığını anlamıyordu.
Yemeden içmeden kesilmişti, geceleri rüyalarına giriyordu, hayat oyle güzelleşiyordu ki kendisi için yüreğinin içindeki heyecan git gide artıyordu. 
Onunla olmadığı zamanlarda birlikte gezdiği sokakları tek başına geziyordu, oturdukları çay bahçesine gidiyor aynı masaya oturuyor saatlerini orada geçiriyordu. 
Kısa kısa kestigi saçlarını hayal ediyor, üzerine sindiği kokunun gitmemesi icin kendisi icin parfüm kullanmıyordu.
Artık kendisi için yaşamıyor ne var ne yoksa her şey onun içindi. 
Onu göremediği zamanlarda oturduğu mahalleye gidip, köşe başında arabasında bekliyor evinin sokaga bakan penceresinde onun siluetini görene kadar oradan ayrılmıyordu.
Ilk defa böyle olmuştu. 
Neye yakalanmıştı ne olmuştu bilmiyordu, nasıl bir sevdaya nasıl bir aşka tutulmuş farkinda değildi. 
Günler aylar bir birini kovalamış aralarında cok kuvvetli bir bağ oluşmuştu. 
Bir gün sohbet esnasında gözlerindeki ışıltılı icin adam bile öldürürüm demisti sevdiği kıza. 
Ve uzun bir zaman sonra görüşmeleri azalmış kız son zamanlarda buluşmaları azaltmıştı, sebebini sorduğunda bir şey açıklamamış her seferinde kısa kısa görüşmeler olmuştu. 
Adam bir seylerin olduğunu farketmiş ve araştırmaya başlamıştı. 
Kızın ailesi baska biriyle evlenmesi için kiza baskı yapıyordu,  neler olduğunu anlamış ve ne yapacağını bilmiyordu. 
Öğrendiği şeyleri kıza bahsetmedi ve bir şey yapması gerektiğini düşündü.
Son buluşmasında kızın (gözlerindeki ışıltılı için adam öldürürüm) dediği ışıltılı bakışların yerini sönük donuk bakışlarını yakalamıştı. 
Ayrıldıklarında kızın ailesinin zorla vermek istediği adamın iş yerinin önünde bulmuştu kendisini, kapidaki güvenliğe filan kişi ile görüşeceğim demişti,  guvenlik uzun bir koridordan sonra o kişinin odasına girdi.
Adama bir seyler söyledi, adam alaycı bir gülümseme ile ağzında bir şeyler geveledi ve adamı aşağılar gibi konuştu. 
Gözleri karardı her yer kapkaranlık olmuştu, sanki yıldırımlar şimşekler çakıyor güneşin camdan içeriye sızan parlaklığın yerini karanlığa bıraktığını zannetti.
Masanın üstünde duran zarf açacağını gördü sadece uzandığını hatirliyordu.
Kızın verildiği adam çok zengin ve güçlü bir adamın oğluymuş.
Ve
Gözlerindeki ışıltı için adam öldürürüm demisti ya....... .
Gözünü açtığında hücredeydi.

19/07/2024
Cemal Hanilçi

Yazarın Diğer Yazıları