Derli toplu değil benim hayatım,
Kitaplarım, kültaplam ve demliğim dağınık durur sehpamda.
Kalemim kağıdım masanın her bir yerinde dağınıktır.
Ruhumun dağınıklığı gibidir,
Her bir parça bir yerde durur kendi halinde ya da kendi havasında
Kalem kağıttan uzak , demlik bardaktan,
Kalbim de dosttan uzak.
Nasıl ki gece gündüzden ayrı durur ,
Yağmur buluttan,
Ruhum da aklımdan beri durur.
Dağınıktır benim hayatım,
Bütün anlamsızlıklar ictima yapmış gibi durur sabahın karanlık saatlerinde,
Gözlerimden kaybolan yılların yorgunluğu gibi uzaktır geleceğe dair heveslerim.
Yılların yorgunluğunu taşır uykusuz gecelerim,
Dağınıktır benim düşüncelerim,
Gecenin sabahtan, yazın kıştan ayrı durduğu gibi.
Bir kalemin kağıdın üzerinde çırpınışları gibidir hayata dair beklentilerim.
Hiç bir şarkıda anlatılmak istenmediği gibi hiç bir şiir yazmadı benim düşüncelerimi.
Bütün aykırı düşüncelerimi afaroz ettiler kağıttan kalemden.
Hikayeler yazmadı içimdeki fırtınalı geceleri, romanlarda anlatılmadı yalnız geçen ayların çaresizliğini,
Ne konferans salonlarında anlatıldı, ne broşürlerde gösterildi.
Polis kayıtlarına ihbar düşüldükten sonra bir kaç not alındı otopsi yapılması için cinayet bürosu ekipleri tarafından.
Dağınıktır benim düşüncelerim,
Sevdanın bütün ihanet suçlarını üstüme yıktılar,
Sevdaya dair bütün ihtillalerin suçunu üstüme attılar, sevdaya dair ne kadar darbe varsa dosyama eklediler.
Ve mahkeme salonunda kalem kırıldı,
İdam cezası verildi ruhumun derinliğine.........