Cemal HANİLÇİ

Büyüdükçe Acıyacan Yaralarımız

Cemal HANİLÇİ

    Hep hayata çocukça bakmayı hayal etmişizdir. Çocuk gibi masum, çocuk gibi güvenilir, çocuk gibi neşeli, çocuk gibi güvenilir ve bir o kadar da yaşama sevinci dolu bir bakış ile hayatın sayfalarındaki yerine çocukça bakmak istemişizdir.
    Başımız sıkışınca içimiz daralınca hayatın anlamsız sorunları üstümüze üstümüze gelince çocukluk günlerimizin özlemini hatırlar derin bir iç çeker gözlerimizi kısarız derin düşüncelere dalar o sevecen tatlı dudağımızdaki her zamanki masum gülücükler beynimizin en ücra köşelerinde yerini alarak bizleri çocukluk günlerimize götürür.
    Hayat biz büyüklerin omuzlarında her zaman yük gibi durur bu yük kimi zaman bizi öylesine ezer öylesine ezer ki omuzlarımızın çöktüğünü hissederiz, sığınacak bir liman sığınacak bir koy ararız kendimize.
    Herkesin kendice bu hayatta sorunları vardır, sorunların üstesinden gelemeyince kendimize bir sığınak hazırlar oralara gizleriz kendimizi, soğuk kış gecelerinden yazın yakıcı kavurucu sıcaklıklarında orası bizlerin gizli mabetleri olur ve kendimizi oraya kapatır sisli puslu hayallerimizi orada kurarız.
    Biliriz ki ne kadar sorunlar varsa o kadar saklarız kendimizi gizli dünyamıza en anlamsız sorunlar en çıkmaz sorular ile karşı karşıya kalınca kendimizi limanın en kuytu yerlerinde saklarız kendimizi.
    Çocukken büyümeyi ne kadar özlüyorsak, büyüdükçe de çocukluk günlerine özlem duyarız, biliriz ki o masum günler o çocuksu gülüşler ve o çocuksu neşelerin hiçbir saniyesini yakalayamayız. Herkesi çocukken annesinin babasının yanında büyüklerin gözlerinin içine bakar onların her hareketini taklit etmeye çalışır ve onlar gibi davranmaya çalışır, oysa ne bilebilirdik ki büyüdükçe hayatımıza hükmedecek olan kekremsi duygular bizlerin saniye saniye hayatının bir anı bir parçası olacaktır.
    Çocukken duygularımıza gelen mutluluk kokularının yerine hüznün kekremsi ve acı duyguları ile baş başa kalacağımızı nereden bilebilirdik, nereden bilebilirdik ki büyüdükçe acıyacak yaralarımız, hani sokak aralarında koşarken düşerdik dizlerimizde küçük küçük yaralarımız olur annemiz babamız koşa koşa gelir uf mu oldu bişi olmaz bişi olmaz büyüyünce unutursun derlerdi.
    Nereden bilebilirdik ki büyüdükçe acıyacak yaralarımız, hani bazı şiirlerin içine sızan bazı türkülere yön veren yaralarımız kapadıkça unutulur diye, yok unutulmuyormuş ve şunu anlıyoruz ki hiçbir yara hiçbir zaman kapanmıyormuş ve şunu anlıyoruz ki her yara her zaman içten içe zaman zaman kanarmış da biz büyüdükçe farkına varırmışız.
    Komşunun eriğinden çaldığımız hazların yerini hayatın verdiği hüznün hazlarını içimize sindire sindire yaşamayı öğrendik, küçükken babamızın elinden tutar o sıkı sıkı tuttuğumuz elin bizi her zaman koruyacağını başımız sıkıştığında güçlü avuçlarıyla bizleri koruyacak bir dev bir dağ olduğunu bilir hiçbir şeyden korkmayız, oysa büyüdükçe o güçlü devin arkamızda olmadığını bilir her nefes alış verişimiz göğsümüzü daraltır ve korku dolu gözlerle hayatın önümüzden akışını seyrederiz.
    Biz büyüdük, yaralarımız da büyüdü biz büyüdük lakin büyüdükçe unutmadık, büyüdükçe geçmedi yaralarımız, kanayan yaralarımızın kanayan dizlerimizin yerini kanayan yüreğimizin sessiz haykırışları aldı, kapanmasını beklediğimiz yaralar yerini yeni yeni açılan yaralara bıraktı.
    Hani korkularımız olduğunda gider başımızı annemizin dizine yaslar gözlerimizi kapatır yüzümüzü annemizin şefkat ve  merhamet kokan omzuna yaslar gözlerimizi kapatır bütün korkularımızı unuturduk ya şimdilerde gözlerimizi ne zaman kapatsak korkularımız ile yüzleşir gözlerimizi kapatmaktan korkar uyumaktan kaçarız. 
    Ne olursa olsun neyle karşılaşırsak karşılaşalım hiçbir zaman umutlarımızı kaybetmez hayata kaldığımız yerden devam ederiz.  Bütün yaralarımız ile yüzleşerek acıyan taraflarımızı kapatarak gizleyerek kanayan yerlerimize pansuman yapa yapa hayatın bize açtı her sayfasında yerimizi almaya devam ederiz.
    Biliriz ki umutlarımızın tükendiği yerde “Allah bana yeter, o ne güzel vekildir” Ayeti ile yüzleşir O na sığınırız.
    “Andolsun, Biz sizi biraz korku, açlık ve bir parça mallardan, canlardan ve ürünlerden eksiltmekle imtihan edeceğiz. Sabır gösterenleri müjdele.” Ayetini kendimize siper ederek kaldığımız yerden dolu dizgin hayatın kirli sayfalarına atarız kendimizi dolu dizgin………
Yeni bir yazımızda buluşmak dileğiyle…
Hoşça kalın….
 

Yorumlar 2
Cemal Hanilçi 21 Temmuz 2022 13:08

Okuyan yüreğine sağlık Tevfik abim

Tevfik Dilek 20 Temmuz 2022 16:08

Çok doğru başkan sabır her işte rabbim korktuğumuz dan emin eylesin herşey de Allah'ın imtahani

Yazarın Diğer Yazıları