Yanlış bilgi kriz zamanlarında yayılarak paniğe yol açıyor
Yanlış bilgi kriz zamanlarında yayılarak paniğe yol açıyor
Sosyal medyadaki komplo teorilerinin çok hızlı yayıldığını söyleyen Dr. Öğr. Üyesi Tirşe Erbaysal Filibeli, “Koronavirüs özelinde dünyanın dört bir yanında ortak düşman yaratma temelli komplo teorileri çok hızlı bir şekilde dolaşıma girdi. Yanlış bilgi kriz zamanlarında yayılarak paniğe yol açıyor” dedi.
Çin'de başlayan koronavirüs salgını tüm dünyayı kaygı, panik ve belirsizliğin içine süreklerken, konuyla ilgili yapılan asılsız koronavirüs bilgileri de durmak bilmeden yayılmaya devam ediyor. Asılsız haberlerin kriz zamanlarında çok daha fazla üretildiğini ve yanlış bilginin çok daha hızlı yayıldığını belirten Bahçeşehir Üniversitesi (BAU) İletişim Fakültesi Yeni Medya Bölüm Başkanı Dr. Öğr. Üyesi Tirşe Erbaysal Filibeli, “Koranavirüs ile ilgili asılsız içerikler dünyanın dört bir yanında virüsün kendisinden daha hızlı yayılmaya başladı. Bunun ilk nedeni, bu gibi zamanlarda toplumun büyük bir bölümünün sosyal mecralar üzerinden bilgi edinmeye çalıştığını bilen pek çok kişinin, bu durumu fırsat olarak görmesi ve kendi uzmanlık alanlarında olsa da olmasa da konu ile ilgili içerikler üretmesi. Sosyal platformların çok sayıda kişi için öncelikle ün, akabinde de gelir kapısı olabilmesi kötü niyetli kullanıcıların görünürlüklerini artırmak amacıyla doğru bilgi içermeyen çok sayıda içeriğin dolaşıma sokulmasını hızlandırdı” diye konuştu.
“KRİZ DÖNEMLERİNDE KOMPLO TEORİLERİ DAHA ÇOK GÖRÜLÜR”
Toplumda benzer kriz anlarında ortak bir düşman yaratma veya arama eğiliminin de ortaya çıktığını belirten Dr. Öğr. Üyesi Filibeli, “Hastalığın ortaya çıktığı ilk zamanlarda hastalığın kaynağına ilişkin çok sayıda komplo teorisi üretildi. Komplo teorilerinin insanları sosyal medya platformlarında daha fazla zaman harcamalarına neden olduğu son yıllarda sıklıkla tartışılan bir konudur. Koronavirüs özelinde de dünyanın dört bir yanında ortak düşman yaratma temelli komplo teorileri çok hızlı bir şekilde dolaşıma girdi. Koronavirüsün hayvanlardan insanlara geçtiği varsayımı bulunmaktadır, çünkü virüsün ilk olarak Wuhan’da deniz ürünleri ve hayvan pazarını ziyaret eden veya orada çalışan kimselerde görüldüğü düşünülmektedir. Fakat henüz hayvandan insana bulaştığı ile ilgili net bir bilgi olmadığı Dünya Sağlık Örgütü tarafından belirtilmektedir. Dünya Sağlık Örgütü’nün açıklamasına rağmen Çinlilerin beslenme alışkanlıklarını temel alan ve Çinlileri hedef gösteren birtakım içerikler ortaya çıktı. Aynı zamanda ortak bir düşman yaratma amacıyla biyolojik silah çalışmaları sonucu virüsün ortaya çıktığına dair pek çok iddia da ortaya atıldı. Bu iddiaların en vahim yanı, iddiaların televizyonlara ve gazetelere taşınması ve sosyal medya kullanmayan kimselerce de görünür kılınması oldu. Nitekim bu iddiaların hiçbirisi doğrulanamadı” açıklamasında bulundu.
“ASILSIZ İÇERİKLERİN ARTMASI VE PAYLAŞIMI PANİĞE YOL AÇIYOR”
İnsanların sürekli olarak bir bilgi arayışı içerisinde olmasının yanlış bilginin yayılarak paniğe sebebiyet verdiğini söyleyen Dr. Filibeli, “Bu durum asılsız içeriklerin etkileşiminin artmasına, dolaşımına ve daha fazla kimse tarafından görünür olmasına neden olmaktadır. İçeriğe inanmayan, doğru olmadığını bilen insanlar dahi söz konusu paylaşımların altına yorum yapmakta, ilgili paylaşımlarla ilintili açıklamalarda bulunarak içeriği paylaşmakta, içeriği merak ettiği için okumakta ve bir şekilde viral olmasına neden olmaktadır. Bilindiği üzere sosyal medya platformlarının algoritmaları içeriklerin etkileşimine dayalı olarak sosyal medya akışlarını oluşturmaktadır. Yani bir içerik ne kadar çok etkileşime sahipse o kadar görünür olur. Koronavirüs ile ilgili içeriklerin bu kadar çok karşımıza çıkmasının nedeni vaktimizin büyük bir bölümünü ilgili içerikleri tüketerek geçirmemizdir” dedi.
“KAYNAĞI BELİRSİZ BİLGİLERDEN KAÇMAK, DEZENFORMASYONDAN KAÇMANIN EN GÜVENLİ YOLU”
Sahte bilgilerin yayılmasının en büyük nedeninin ekonomik kazanç olduğunun altını çizen Dr. Öğr. Üyesi Tirşe Erbaysal Filibeli, şunları söyledi;
“Sosyal medya platformları üzerinden insanları manipüle ederek kazanılan ün, şöhret ve bunun nihai getirisi ‘maddi kazanç’ ilk neden olabilir. Ancak bu tek başına yeterli bir neden değil. Amazon bazı tedarikçilerinin el dezenfektanlarına ve maskelere değerinin üzerinde bir fiyat belirlediğini ve ürünleri yanlış tanıttığını tespit edip 1 milyonun üzerinde ürünün satışını geri çekti. Yakın zamanda kolonya, dezenfektan, maske, tuvalet kâğıdı ve hatta makarna satarak insanların ciddi paralar kazandığına şahit olduk. Kısa bir süre önce Türkiye’de de insanlar yaşadıkları panik dolayısıyla market raflarını boşaltmaya başladı ve makarna gibi evde stoklanabilir ürünlerin bir çevrimiçi alışveriş sitesinde 45 TL’den 15 TL’ye düşmüş gibi gösterilerek satılmaya çalışıldığı görüldü. Bu örnekler halkı paniğe sürükleyen yanlış bilgilerin yayılmasından gelir elde eden bir kitle olduğunu açıkça göstermektedir.”
“BİLMEDİĞİNİZ KAYNAKTAN GELEN İÇERİKLERİ TIKLAMAYIN”
Salgın ile ilgili çok fazla yalan haberin olduğu böylesine hassas bir dönemde kamuoyuna bazı önerilerde de bulunan Dr. Öğr. Üyesi Tirşe Erbaysal Filibeli, “İnsanları yanlış yönlendiren bilgiler ile mücadele etmek ve yanlış bilgi salgınının önüne geçmek için şüpheli bulduğumuz içeriklerin etkileşimini artırmamak adına paylaşmamamız, yorum yapmamamız ve hatta mümkünse bilmediğimiz kaynaklardan gelen içeriklere tıklamamamız gerekiyor. İlgili içeriklerin doğru olup olmadığından emin olmak için kullanabileceğimiz çok sayıda uygulama var. Dünya Sağlık Örgütü koronavirüse yönelik olarak ortaya atılan iddiaları inceleyerek bir doğrulama hizmeti sunmaya başladı. Sağlık Bakanlığı, Türk Tabipler Birliği (TTB), Türk Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları Derneği (KLİMİK) vb. güvenilir kurumlar ve meslek örgütleri hastalığın seyri ve hastalıktan korunma yolları ile ilgili olarak halkı doğru bir şekilde bilgilendirmeye çalışıyor” dedi.
Sosyal medya platformlarının dezenformasyona karşı birtakım tedbirler almaya başladığını dile getiren Dr. Filibeli, “İhbar edilen ve tespit ettikleri yanlış bilgileri siliyorlar. Nitekim sosyal medyada yayılan yanlış bilgilerin tamamını silmeleri mümkün değil. Dünya genelinde doğrulama platformları, sosyal medya üzerinden yayılan bu içerikleri inceleyip bulgularını paylaşıyor. Türkiye'de de Teyit.org koronavirüs konusundaki şüpheli içeriklerin pek çoğunu analiz etti. Şüpheli içerikler Teyit.org’a iletilebilir” diye konuştu.