• Haberler
  • Genel
  • 'Yağmur Adam'ı izledi oğlunun hastalığına erken teşhis sağladı

'Yağmur Adam'ı izledi oğlunun hastalığına erken teşhis sağladı

'Yağmur Adam'ı izledi oğlunun hastalığına erken teşhis sağladı

İstanbul’da yaşayan Yıldırım ailesi oğulları Semih’teki değişimleri izledikleri Oscar ödüllü ‘Rain Man (Yağmur Adam)’ filminden yola çıkarak fark etti. Konuşması birden duran Semih’e otizm teşhisini doktorlardan önce ailesi film sayesinde koydu. Özel eğitimlerle kendini geliştiren 28 yaşındaki Semih, spor ile hayata tutundu.Dünyada birçok kişi otizmi, ünlü aktör Dustin Hoffman'ın ‘‘Rain Man’’ filminde otistik bir kişiyi canlandırmasından sonra öğrenmişti.

28 yaşındaki Semih Yıldırım, 2 yaşına kadar diğer çocuklar gibi kelimeler kullanabiliyordu. O yaşa kadar dışarıya verdiği tepkilerde anormallik fark etmeyen Yıldırım ailesi, Semih’in konuşması durunca tereddüt etmeye başladı. Çocuğundaki değişimi izlediği Tom Cruise ve Dustin Hoffman'ın başrollerini paylaştığı ‘Yağmur Adam’ filmi ile bağdaştıran baba İbrahim Yıldırım, oğlunun da otizmli olabileceğini fark etti. Birkaç doktora başvuran aile, Semih 2 yaşındayken gerçekle yüzleşti. Otizm teşhisi konulan oğullarını özel eğitimlerle hayata bağladıklarını dile getiren baba İbrahim Yıldırım, “Biz Semih’e hep top oynatırdık. Evin önünde, bahçede oynarken sonunda basketbol ile tanıştı. Birlikte maçlara gitmeye başladık. Sevdiği maçları hiç kaçırmadan izliyoruz. Sohbet etmeyi çok sevmiyor ama sporla hayata tutundu” dedi.

Otizmli genç adam, özel eğitimlerinin yanı sıra basketbol antrenmanlarıyla sosyalleşmeye, tekrar eden davranışlarından kurtulmaya başladı.

3 YAŞINDA KENDİSİ YAZMAYA BAŞLADI

Oğlunun 3 yaşında kalemi eline alarak yazmaya başladığını söyleyen baba İbrahim Yıldırım, “Bunların hepsini okula gitmeden yaptı. Herhangi bir imla kusuru falan olmuyor.  Küçük kardeşi 3’üncü sınıfa başladığında, Semih yazmayı da bildiği için onu da 3’üncü sınıftan başlattık. Çok sevimliydi ve arkadaşlarından birisi makas alıyor, seviyor derken dersler çok kaynadığı için almak zorunda kaldık. 5 yıl oraya devam ettik ancak ondan ilerisi olmadı” dedi.

“OTİZMLİ ÇOCUĞA HER ZAMAN FARKLI BAKIYORLAR”

Otizmli çocuklar için özel bir eğitim kurumu olmadığını belirten Yıldırım, “Otizmli olduğu zaman çocuğa farklı bakıyorlar. Otizmlilere mahsus özel bir okul bu ülkede hala yok. Özel eğitim aldırıyoruz” diye konuştu.

BEDEN EĞİTİMİ VE SPOR PSİKOLOJİK YÖNDEN GÜÇLENDİRİYOR

İstanbul Kent Üniversitesi Engelli Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkez Müdürü Prof. Dr. Dilara Özer, ülkemizde özel eğitim hizmetlerinin yapılanmasında beden eğitimi ve spora yer verilmediğine  dikkat çekti.

Dilara Özer, “Özel eğitim çalışmaları, daha çok çocukların davranış yönetimi, öz bakım becerileri, bilişsel gelişimi ve dil gelişimi gibi alanlarına yönelmiş durumda. Çocukların koşma, atlama, top yakalama ve zıplatma gibi motor becerilerindeki yetersizliklerin farkına varılmıyor" dedi ve ekledi:

"Bu becerileri nasıl sergilediğine, bu becerilerde ne kadar yetkinliğe sahip olduğuna  önem verilmiyor.  Halbuki bu becerileri yetersiz olan çocuklar, akranları tarafından oyunlardan dışlanma ve özgüven eksikliği riski ile karşı karşıya kalıyorlar. Bu durumlar da çocuğun yaşam boyu fiziksel aktiviteden uzak durmasına yol açarak  bir çok öğrenme ve sosyalleşme fırsatlarını kaçırmasına neden olabiliyor"

Çocukların motor becerilerini geliştirmeye yönelik programların çocuğun her alanda gelişimini desteklediğinin altını çizen Prof. Dr. Dilara Özer, "Aslında çocuğu psikolojik yönden de güçlendiriyor.  Koşma, zıplama, sekme gibi becerilerde ustalaşan, top kontrolü artan çocuğun özgüveni gelişiyor , özgüveni gelişen çocuğun da ilgisi daha çok dış çevreye yöneliyor. Bu da akranları ile etkileşim kurma ve oyunlara katılım fırsatlarını artıyor. Ancak motor becerilerde ustalaşmanın  yol açtığı  gelişmeler bunlarla  sınırlı değil” diye konuştu.

“YENİ BECERİLER TAKINTILI DAVRANIŞLARDAN UZAKLAŞTIRIYOR”

Son yıllarda yapılan araştırmaların, motor beceri öğretiminin otizmli çocukların birçok davranışının geliştirilmesinde çok etkili bir yöntem olduğunu ortaya koyduğunu belirten Prof. Dr. Dilara Özer, "Biz de yaptığımız çalışmalarda otizmli çocukların sallanma, el çırpma gibi birtakım takıntılı davranışlarında azalma gözlemliyoruz. Çocuğun dikkat süresinde, göz kontağında artma ve iletişim kurma becerilerinde de önemli iyileşmeler görüyoruz” şeklinde konuştu.

“SPOR  OTİZM İÇİN YAŞAMSAL BİR OLGU”

“Spor herkes için son derece yararlı bir uğraş, ancak otizmli çocuklar için yararı çok daha büyük” diyen Özer şunları söyledi:

"Motor becerileri geliştirirken renk, sayı ve şekil gibi bir çok akademik kavramı, yönerge alma,  dikkat etme, kurallara uyma gibi bilişsel özellikleri, teşekkür etme, selamlaşma ve birlikte çalışma  gibi sosyal becerileri geliştirmenin mümkün olduğunu söyledi. Spor çocukların çok sevdikleri, eğlendikleri, keyif aldıkları bir aktivite. Çocuklar eğlenceli bir ortamda  bütün duyularını ve bedenlerini kullanarak öğreniyorlar. Bu nedenle çocukların elde ettiği kazanımlar çok daha kalıcı oluyor ve  çocukların topluma katılımını artırıyor"

Bakmadan Geçme