Vali Toprak, Turizm Çalıştayına Katıldı
Vali Mustafa Toprak, Kalkınma Bakanlığı, Fırat Kalkınma Ajansı ve Belleğini Koruyan Kentler Derneği ve Malatya İl Kültür ve
Vali Mustafa Toprak, Kalkınma Bakanlığı, Fırat Kalkınma Ajansı ve Belleğini Koruyan Kentler Derneği ve Malatya İl Kültür ve Turizm İl Müdürlüğünün koordinesi ile düzenlenen Tarih, Doğa ve Kültür Kentleri Yukarı Fırat Havzası Tanıtım Projesi kapsamında Malatya Destinasyon konusunun ele alındığı Turizm Çalıştayının 2. Oturumuna katıldı. Çalıştayda ‘Destinasyon Yukarı Fırat’ projesi hakkında bilgiler verildi. Projenin ambleminin iç içe geçmiş iki kareden oluşan stilize edilmiş sekiz kollu bir yıldız olduğu, bu yıldız formunun esas itibariyle başta Selçuklu ve Osmanlı sanatları olmak üzere İslam Sanatı'nın tüm dönemlerinde severek kullanılmış bir motif olarak kullanıldığı ve bununla birlikte bu projede, yıldızı meydana getiren iki karenin medeniyet ve kültürü temsil ettiği belirtildi. Kültür ve medeniyetin bir araya gelmesiyle oluşan Yıldızın sekiz köşesinden her birinin, Yukarı Fırat Havzası'nda hüküm sürmüş sekiz kadim uygarlığı temsil ettiğini, köşelerin iç içe geçmesi, Yukarı Fırat Havzası'nın binlerce yıllık kültürel mirasının bir bütün ve ortak miras olarak ele alınması gerektiğini vurguladığı, yıldızda kullanılan ve bir dinamizm etkisi uyandıran türkuaz ve mavi ton geçişlerinin ise Fırat Nehri'ni temsil ettiği belirtildi. Malatya İl Kültür ve Turizm Müdür v. Levent İskenderoğlu ve Arapgir İlçe Belediye Başkanı Haluk Cömertoğlu’nun ardından kürsüye çıkan Vali Toprak, İlimizden ve çevre illerden gelerek toplantıya katılanlara teşriflerinden dolayı teşekkür ederek İlimiz ve Çevre illerin ve bağlı ilçelerinin bu proje kapsamında bir bütün olarak değerlendirilmesi amacıyla yapılan çalışmanın ve 41. Turizm Haftasının illere, ilçelere, yörelere ve bir arada bulunduğumuz Yukarı Fırat Havzası yerleşik sakinlerine, dinamiklerine hayırlı olmasını diledi. Vali Toprak” İl müdürümüz ve Belediye Başkanımız tarafından proje kapsamında birlikte değerlendirilen ancak, Fırat Kalkınma Ajansı görev bölgesi dışında kalan illerin sistemle entegrasyonu noktasında sıkıntılar olabildiğinden de bahsedildi. Yani Sivas Divriği’den katılımcı arkadaşlarımız yok, Erzincan Kemaliye’ den katılımcı arkadaşlarımız yok. Özellikle onların burada olmaması ifade edildi ama hangi açıdan bakarsak bakalım biz illerimizi ilçelerimizle birlikte ve bu turizm havzasını ortaklaşa güç birliği yaparak geliştirmek noktasındayız. Özellikle sizlerin buradaki teşrifleriniz ve çalışmalara katkı sağlamanız bu amaca matuf gibi gözüküyor, biz tek bir ilçe bazında ya da il bazında çalışma yaptığımızda iyi bir şekilde katkı sağlayamadığımızı hep birlikte görüyoruz. Diyarbakır Valisi iken Diyarbakır'da ve özellikle Şanlıurfa ve benzeri illerimizde bu çalışmalarımız vardı ama biraz uzaklık açısından, yakınlık açısından baktığımızda il bazında Mardin’in Diyarbakır'la birlikte ve Batman’la birlikte bir turizm destinasyonu oluşturması noktasında da çok katkı koymaya çalıştık ama çok ciddi bir mesafe aldığımızı da ifade edemiyorum. Çorum Valiliğim esnasında özellikle Çorum da Hattuşaş Uygarlığı, Alaca Höyük ve bir iki diğer önemli ilçemiz ile birlikte Amasya ile birlikte Yozgat’la birlikte bir destinasyon oluşturabilir miyiz diye uğraşı verdik ama bu işlere biraz emek vermek gerekiyor, gayret etmek gerekiyor, birden bire de olmuyor. Destinasyon Yukarı Fırat projesi; Bu bölgenin, bu yörenin kültürünü, kadim değerlerini, insani güzelliklerini, beşeri sermayeyi ve diğer güzelliklerini Erzincanlı olmam münasebetiyle en azından bilebiliyoruz ve belki en iyi, müşterek özveri, emek gücünü, alın terini güç birliğini oluşturabileceğimiz bir projedir, içinde bulunduğumuz havza projesidir. Merkezde biz hiçbir ilçeyi tek başına önemsemiyoruz, bu anlayış içerisinde evet her birimizin kendi ilçesi, kendi yöresi, kendi köyü, kendi İli önemlidir ama biz turizm pastasından pay almak istiyorsak mutlak surette gücümüzü birleştirmek noktasındayız. Sadece Ağın’ın çabası ile Ağın’a turist gelmez, Keban’a, Arapkir’e, Divriği’ye, Arguvan’a, Kemaliye’ye, Çemişgezek’e, Pertek’e turist gelmez, gelir konaklamaz ya da konaklar para harcamaz. Biz öyle bir şekilde öyle bir destinasyon ile Ağın’a, Keban’a, Arapkir’e, Divriği’ye, Arguvan’a, Kemaliye’ye, Çemişgezek’e, Pertek’e turist getirmeliyiz, getirip konaklatmalıyız, konaklatıp para harcatmalıyız. Bizin aslında bunları daha fazla tartışmamız, daha fazla gündeme getirmemiz, daha fazla konuşmamız, daha fazla tanıtım içerisine girmemiz gerekiyor. Tüm bu değerlerle birlikte yukarı Fırat Havzasının beş İlle birlikte seçilmiş sekiz İlçesinin aşağı yukarı bilgileri ve çalışmaları toparlanmış bir vaziyette olan bu illerimiz ile birlikte bu ilçelerimiz üzerinden bu destinasyonun ortaklaşa bir ürün çıktısı olarak sunulmasında, tanıtılmasında katkı verilmesinde hepimizin bir görev borcu olduğunu da ifade etmek istiyorum. Ben de kendimde bu çalışmaları destekliyorum, tabii bu uzun ve ince bir yol birdenbire olmuyor, sonuç elde edilmiyor. Bir kere bu gibi yerlerin ulaşım altyapısının iyi bir şekle getirmesi gerekiyor, baktığımızda bu noktada da bu çalışmaların olduğunu biliyorum. Yolu iyi olmayan yada erişimi, ulaşımı iyi olmayan yerin medeniyet değerleri kendine özgü çok güzel olabilir ama bir sonuca varmak çok ta kolay olmayabilir. Dolayısıyla tüm bu konuları üniversitelerimizle, bilimsel yöndeki tecrübeleri ışığında, Belediye başkanlarımızın, Kaymakamlarımızın ve diğer dinamiklerimizin Kültür ve Turizm Bakanlığı şemsiyesi ve Havza bakışlı bir turizm destinasyon mantığı da dahil olmak üzere ortak bir ekiplerle birlikte daha iyi bir şekilde masaya yatırmamız gerekiyor. Biz bunu yapabilirsek, bu aydınlık ve güzel hedefte bir noktaya gelebiliriz. Burada bu Çalıştayda da, Turizm Haftasının açılışında da arkadaşlarımızla müzakere ettik, biz çok önemli bir medeniyetin, medeniyetlerin zenginliği üzerinde yaşıyoruz. Bunu biz tanıtamazsak, pazarlayamazsak, anlatamazsak, dillendiremezsek o medeniyet değerlerinin bize hiçbir şekilde faydası olmaz. Malatya'daki Ulu Caminin 1200'ler den gelen tarihi şaheser olduğunu kendimiz söyleyebiliriz ama biz bunu dışarıdan insanlara, gezip görmek için geleceklere anlatamadığımız sürece bunun bir zenginlik kaynağı olduğu bizi ilgilendirir o da kendi kendine yok olur gider. Onun için biz bu ortak paydayı iyi bir tanıtımla, iyi bir destinasyon çalışmasıyla gündeme getirmeliyiz. Burada Fırat Kalkınma Ajansı aracılığıyla yapılan çalışmayı da gördüm ortak bir çalışma ile ortak bir alfabe, ortak bir tanıtım materyali, bunlar çok önemlidir Eğer ki biz buraları bir noktaya getirmek istiyorsak mutlaka markalaşma yolunda gitmemiz gerekiyor. Bu marka 8 ilçenin de ortak değeridir, her birimiz insan olmanın gereği, benlik taşımanın gereği kendimizi önemseyebiliriz. İlçemizi, İlimize önemseyebiliriz ama bu çalışmada tüm medeniyet değerlerimizin ortak olduğu düşüncesiyle yola çıkıyorsak, tüm insanlıkla bu ortak değerleri hep birlikte kullanmak istiyorsak mutlak suretle bunun ortak kullanımına yönelik, marka oluşmasına yönelik bir çalışmasını da yapmak mecburiyetindeyiz. Bu çalışmaya sizler şimdi başlamadınız çok uzun yıllardan beri ortaklaşa çalışıyorsunuz, belli bir noktaya getirdiniz ama neticede hem Kültür Bakanlığımız, hem İl Valiliklerimiz hem de Belediye Başkanlıklarımız ve Kaymakamlıklarımız hep birlikte bunun mantığını iyi bir şekilde kavrayabilirsek, o zaman imkânlarımızı bu hedefe varacak şekilde yönlendirebilirsek çok daha uygun olabilecektir. Malatya’ya bir turist geldiğinde eline evrak tutuşturup, tanıtım belgesi tutuşturup sizin destinasyonunuz, yol haritanız ya da rotanız şu olmalıdır diyemiyoruz çok sistematik bir şey yok. Halbuki bir turist ister Elazığ’da girsin, ister Erzincan'dan girsin, ister Sivas'tan girsin, ister Malatya'dan girsin, isterse Tunceli’den girsin hiç fark etmez her birinin eline bir Rota verdiğimizde bu 5 İl 8 İlçeye rahatlıkla birbirini tamamlayan bir şekilde, gidecek şekilde onlara o ortak güzellikleri sunabilmeliyiz, yemesiyle, içmesiyle gastronomi diyoruz çok önemli bir altyapıda gelişiyor. Çoğu yere baktığımızda daha önceden bir konaklama yeme-içme yerinin detaylı bir düzeyde olmadığını hissediyorduk aslında bir su havzasına matuf alanları ifade ediyoruz, ona komşu olan alanları ifade ediyoruz. Bu proje ile turizm pastasından pay almak, medeniyet değerlerimizi insanlığın ortak mirası şeklinde paylaşmak, anlatmak, yaşamak, hissetmek, üzerinde barındığımız bu ülkenin güzel topraklarının ruhunu, kalbini, fısıldayan taşlarını, fısıldayan taşlarındaki kadim medeniyet değerlerini tüm insanlıkla barışın, hoşgörünün, sevginin, kardeşliğin tam odak noktasında paylaşmak istiyorsak şüphesiz ki bundan hak ettiğimiz ölçüde de istifade edeceğiz ve bunu da insanlığa, kardeşliğe, barışa, sevgiye giden güzellikler için kullanacağız. Eğer bunu yapabilirsek bir taraftan bu güzellikleri yaparken diğer taraftan da yok olmaya yüz tutmuş, ortadan kalkma noktasına gelmiş, şuursuzca davranışlar neticesinde ortadan kalkmakta olan o eserleri de bu anlayış ve birikim içerisinde yeniden ihya edebiliriz. Bir taraftan turizm pastasından pay alabilelim, insanları getirelim, götürelim, ekonomik gelişme sağlayalım derken bir taraftan da Turizm'in barış elçisi ve anlatımı içerisinde önemli bir noktası olduğundan bahsederek tüm bunlarla birlikte 1000 yıl, 2000 yıl, 3000 yıl geriye doğru giden tarihi süreçten gelen eserlerinde yeni diriliş ile birlikte bu eserlerin yeniden ihya edilmesi ve çevreye tutundurulmasını da sağlamış oluyoruz. Malatya'da görebiliyorum Arguvan da dâhil olmak üzere, diğer ilçelerimizde dâhil olmak üzere, Arapkir’de dâhil olmak üzere bugünlerde ve yarınlarda bunlara hızlı bir şekilde dokunmazsak artık ortada bir eser kalmayacak. Dolayısıyla bakıyorum bir toparlanma var, bir önemseme var, Kemaliye’de biraz daha belirgin özellikleri var, onun için biz bu gücümüzü şüphesiz ki kaymakamlıklarımıza bu noktada destek veren, politika ve yol izleyen hükümetimiz ile birlikte belediyelerimiz ile birlikte belediyelerimizin çok farklı siyasi kanatları olabilir, hiç önemli değil bizim bakış açımız insanlarımızın hepsinin birliği, beraberliği, sevgisi, kardeşliği ve ortaklaşa bu değerleri yaşatabilmek ve bunu yaşatırken tüm insanlığa güzellikleri, kardeşliği, sevgiyi bu medeniyet değerleriyle birlikte verebilmektir. Ankara'dan ne kadar imkanla ne kadar fırsatla faydalanabilirsek bunun bir avantaj olduğunu ifade etmek istiyorum, bizi bir araya getiren bu eserlerin, medeniyetlerin kadim geçmişimizin odak noktasındaki insani, insan boyutlu, vatandaş odaklı bakışın ta kendisidir. Arapkig’e, Kemaliye'ye, Divriği'ye, Arguvan’a, Ağın'a, Keban’a, Pertek’e, Çemişgezek'e yada saymadıklarımızın her birinin medeniyet değerleri 1 000 yıl, 2 000 yıl, 3000 yıl geriye gidiyor, bunlarının her birinin rengi, zevki, inancı, meşrebi, mezhebi farklı olabilir ama bunu ortak bir noktada tutan insani yaklaşımdır. İnsanı yaşat ki devlet yaşasın oradaki mesaj insana verilen önemdir. Dolayısıyla bizim birbirimize güvenmemiz gerekiyor, bu canımızdır, malımızdır, dinimizdir, rengimizdir, bunların hepsi bir emanet olarak bulunuyor. Bu emaneti tüm insanlıkla birlikte, güzelliklerle birlikte yaşamamız gerekiyor. Biz tüm medeniyet değerlerini bu topraklar üzerinde barındırıyoruz, her bir medeniyet geldikçe bir başka medeniyeti yeşertmiş o yeşerdikten sonra biri çökmüş bir başka medeniyet yine yeşermiş hepsi bir zenginlik içeriyor, güzellik içeriyor önem içeriyor. O medeniyetleri yaşatan, o ruhu yaşatan, kadim değerleri oluşturan bir beşeri sermaye, insani güç var. Bunları oluşturan hepsi bir güzel beşeri sermayenin, insan gücünün eseridir. Medeniyetleri inkişaf ettiren, inşa eden insanlardır, yaşatanlarda insandır. Onun için biz bu anlamda kapsayıcı, kuşatıcı bir kutlu yola çıktık, bu kutlu yol 5 ilin 8 ilçesini Yukarı Fırat Havzası Destinasyonu adı altında bir marka değere ulaştırmaktır. Biz bunu hep birlikte ortaklaşa yaparak hiç kendimizi önemsemeden, işimizi önemseyerek belli bir noktaya varabiliriz, yoksa her birimiz kendi bütçemizi ayrı bir noktaya getirmek istediğimizde o zaman yalnız kalırız, o zaman birbirimizle uğraşmaya başlarız, biz Arapkir’e gelen bir kişiyi Ağın’a Keban’a getirebilmenin Divriği'ye gönderebilmenin Divriği’ye gelenin Arapkir’i gezmesini, Kemaliye’ye gelenin Dutluca’dan aşağı inip Arapkir’i görmesini oradan Arguvan'a gelmesini sağlamalıyız. Ortaklaşa bir destinasyonla Fırat'ın havzasında feribotlarla bir Turizm destinasyonuna dönüştürebilmeliyiz, gastronomi, yeme içme kültürünü o anlamda verebilmeliyiz, bunları sizler tartışıyorsunuz, konuşuyorsunuz bu ruhu, bu anlayışı tebrik ediyorum, teşekkür ediyorum, siz burada bir araya gelebiliyorsanız bunları tartışabiliyorsanız bugün değil ta dünden başlayıp da birikim sağlayabiliyorsanız bunu tebrik ve teşekkür etmek lazım, yol açmak lazım, rehberlik etmek lazım, gölge etmemek lazım bizim görevimiz de budur. İl Valileri olarak bizlere düşen ne görev olursa İl Müdürlüklerimize düşen ne görev olursa Ajanslarımıza düşen ne görev olursa yapmaya hazırız. İl Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın da özellikle Yukarı Fırat Havzası konusunu, bir Havza bazlı, birbiriyle Entegrasyon içerisinde, müşterek bir Destinasyon, yol noktaları, gezme noktaları oluşturma fikrine gelmişse bu çok önemlidir. Biz bunu daha da dillendirmeliyiz, üzerinde daha fazla çalışabilmeliyiz, bu anlatım meselesidir, tanıtım meselesidir, biz bu hale gelmişiz tanınmıyoruz, bilinmiyoruz, kendi memleketimizi tanımıyoruz. Dışarıdan gelenler bizim memleketin her yerini gezip dolaşıyor, biz kendi memleketimizi bilmiyoruz. Biz bunu daha fazla yapabilmeliyiz, mümkün olduğu kadar birbirimize destek olmalıyız. Bir yerlerden turist geldiğinde onları gezdirelim, götürelim, gösterelim, tanıtalım ama bir taraftan da birbirimizi destekleyerek belli bir noktaya geleceğiz, üniversite öğrencilerini, Okul çocuklarını, gençleri bir fırsatla istifade ederek Divriği'ye götürelim, Kemaliye götürelim, Keban’da Çırçır Şelalesine götürelim. Biz kendi destinasyonumuzu kendimiz oluşturabiliriz, bunu biz harekete geçirebiliriz. Daha önceki Çalıştaylarla birlikte Bu Çalıştay’ın yeni bir enerji ve sinerji ile daha iyi bir noktaya ulaşabileceği görüyorum ve bunun bu turizm haftasında yeniden gündeme getirilmesinden dolayı duyduğum memnuniyeti ifade etmek istiyorum ve başarılar diliyorum, yolunuz açık olsun, Bu güzel yolda bu güzel hedefte başarılar diliyorum. Sağlık ve afiyetler diliyor, teşekkür ediyorum.”dedikten sonra İnönü Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Fatih Özdemir tarafından yapılan açıklamada; “Tarih, Doğa ve Kültür Kentleri Yukarı Fırat Havzası Tanıtım Projesi ile; bölgede bulunan Arapgir, Ağın, Arguvan, Keban, Çemişgezek, Pertek ilçe sınırlarından oluşan ve doğal, tarihi, kültürel ve arkeolojik değerlerin yan ısıra, somut olmayan kültürel miras açısından da ortak zenginlikleri bulunan coğrafi bölümün; Yukarı Fırat Kültür Havzası adı ile bir bütün olarak ele alınması ve yeni bir destinasyon olarak çalışılması amaçlanmaktadır. Ulusal turizm politikamızın paralelinde yürüyecek olan bu çalışma, bölgeler arası kalkınmışlık farklarının ortadan kaldırılması açısından da oldukça önemlidir. Bölgede farkındaIıkların arttırılması, kamu, yerel yönetimler, sivil toplum kuruluşları arasında gerekli koordinasyonun oluşturulması, özellikle halka turizm konusunda gerekli eğitimlerin verilmesi ve sürece katılmalarının sağlanması hedeflenmektedir. Anadolu'nun jeopolitik konumu ve Mezopotamya'nın verimli arazileri bir bütün olarak düşünüldüğünde, yukarı Fırat Havzası her iki bölge içinde vazgeçilmez bir mahiyet arz etmektedir. Buna binaen, tarihi süreç boyunca, Neolitik Dönem'den Cumhuriyet Türkiye'sine kadar kesintisiz bir iskâna maruz kalmış olan bölge, zengin bir kültürel çeşitliliğe sahiptir. Bir destinasyon olarak ele alınacak olan Yukarı Fırat Havzası'na yönelik ilk çalışma olan Tarih, Doğa ve Kültür Kentleri Yukarı Fırat Havzası Tanıtım Projesi, bölgenin Kadim şehirleri olan; Arapgir, Ağın, Arguvan, Keban, Çemişgezek ve Pertek İlçeleri ile sınırlandırılmıştır. Bu sınırlamanın yapılmasında coğrafi yakınlık ve kültürel çeşitlilik başta olmak üzere pek çok parametre etken olmuştur. Tarih, Doğa ve Kültür Kentleri Yukarı Fırat Havzası Tanıtım Projesi'nde yer alan kentlerin tamamı projede bir bütün olarak ele alınarak incelenmiş; bununla birlikte destinasyon içerisindeki önemleri ayrıca belirtilmiştir. Tarih, Doğa ve Kültür Kentleri Yukarı Fırat Havzası Tanıtım Projesi, özel bir destinasyon olarak ele alınacak bölgeye yönelik yapılacak çalışmaların birinci etabını oluşturmaktadır. Proje ekibi tarafından kurumsallaşma, reklam ve tanıtıma öncelik vermiş olması dolayısı ile Proje Ekibi ve çalışma grupları oluşturulmuş, Tarih, Doğa ve Kültür Kentleri Yukarı Fırat Havzası Tanıtım Projesi kurumsal kimlik dosyası ve tanıtım Kitapçığı, broşür, afiş ve tabela gibi bilgilendirici tanıtım materyalleri hazırlanmış veWeb Sitesi yapılmış, üzerlerinde projenin Kurumsal kimliğinin yansıtıldığı ve yine tanıtıcı yönü olan tişört ve şapkalar tasarlanmış, kentlere ziyaretler gerçekleştirilerek bilgilendirme toplantıları yapılmıştır” denilerek proje hakkında bilgiler verildi. Vali Toprak, İnönü Üniversitesi Kale Meslek Yüksekokulu,Turizm ve Otel İşletmeciliği Öğretim Üyesi Yard. Doç. Dr. Hulusi Binbaşıoğlu tarafından verilen ‘Destinasyon Konusunda Sosyal Medyanın Rolü’ konulu sunumu izledikten sonra çalıştaydan ayrıldı.