Türkiye Sağlıkta İlk 5'in İçinde…
Malatya Gözde ve İzmir Özel Sağlık Hastaneleri Grup Başkanı Uzman Dr. Kenan Kalı, ER TV'de Hülya Kaya'nın Covid-19, aşılama süreci, Türkiye'de sağlık hizmetlerinin kalitesi ve Malatya'ya dair sorularını cevaplandırdı
Malatya Gözde ve İzmir Özel Sağlık Hastaneleri Grup Başkanı Uzman Dr. Kenan Kalı, Türkiye’nin Covid-19 salgını sürecini bugüne kadar başarıyla yönettiğini belirterek, sağlık çalışanları ve yaşlı vatandaşlar kategorisinde başlatılan aşılama çalışmalarının da salgının sönümlendirilmesi yolunda çok önemli bir işlev üstleneceğini söyledi.
Sağlık çalışanlarından sonra, aşılamanın 85-90 yaş sınırından başlayan aşılamanın 75 yaş sınırına kadar ilerlediğini hatırlatan Dr. Kenan Kalı, Covid-19 sürecinde, en yoğun ölümlerin 75-85 yaş bandında yaşandığına dikkat çekerek, 10 milyon vatandaşa aşı yapıldığında, ölüm oranlarında ciddi bir düşüş yaşanacağını öngördüğünü vurguladı. Dr. Kenan Kalı, “Şu anda çok iyi bir noktaya geldik. 75 yaş üstü aşılanmaya başladı. En çok can kaybettiğimiz yaş da orası. Ben tahmin ediyorum ki on milyon bir aşılama yapıldığında ölüm oranında da bir o kadar düşüş yaşanacak. Yani COVID vakası azalmasa da can kaybının azalacağını düşünüyorum” dedi.
“Bu dönemde aşı imkanı varken aşı olmamak cesaret ister”
Aşı yaptırıp – yaptırmamak konusunda yaşanan tartışmalara ve kamuoyunda ortaya çıkan kuşkulara dair düşüncelerini açıklayan Dr. Kenan Kalı, “Bu dönemde bu aşıyı olmamak, yani aşı varken olmamak cesaret ister” diye konuştu.
Türkiye’nin sağlık hizmetlerinin kalitesi ve sağlık hizmetlerine erişim imkânları bakımından dünyada ilk beş sırada yer alan ülke konumunda olduğunu belirten Dr. Kenan Kalı, “Biz, Türkiye olarak, sağlıkta dünyadaki akranlarımıza göre daha ilerideyiz” ifadesini kullandı.
ER TV’de Hülya Kaya’nın sorularını cevaplandırdı
ER TV’de yayınlanan Hülya Kaya ile Güne Bakış Programında Hülya Kaya’nın sorularını cevaplandıran Dr. Kenan Kalı; Covid-19’un izlediği seyir, aşılama süreci ve aşının güvenilirliği, Türkiye’de sağlık sektörünün hizmet kalitesinin yanı sıra Malatya’nın sağlık turizmi alanında bir çekim merkezi yapılması konusunda yapmayı planladıkları yeni yatırımlar ve Malatyalı girişimcilerin Malatya dışındaki başarılarına ilişkin düşünce ve tespitlerini açıkladı.
“Covid-19’da süreç yönetiminin Bilim Kurulu’na bırakılması Türkiye’nin bu işi ne kadar ciddiye aldığını gösteriyor”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Sağlık Bakanı Prof. Dr. Fahrettin Koca ve Bilim Kurulu’nun; salgının başladığı günden bugüne takdir edilmesi gereken bir mücadele örneği ortaya koyduğunu kaydeden Dr. Kenan Kalı, “Ben bu sürecin yüzde yüz iyi yönetildiğine inanmıyorum ama yüzde doksan beş iyi yönetildiğini düşünüyorum. Bu süreci özellikle ilk dönemlerde inanılmaz dikkatle izledik. Bir defa süreç yönetiminin Bilim Kurulu’na bırakılması bile bu işi çok ciddiye aldıklarını ve bilimsel yaklaştıklarını gösteriyor” dedi.
“Sağlık hizmetleri kalitemiz çok iyi, çünkü en zeki çocuklarımızı doktor yapıyoruz; ama ileri teknoloji için zeki çocuklarımızı mühendislik bilimlerine yöneltmeliyiz”
Dr. Kenan Kalı, ilginç bir tez de ileri sürerek, Türkiye’de en zeki gençlerin tıp fakültesini tercih ettiklerini, bu durumun Türkiye’de sağlık hizmetlerinin kalitesinin yükselmesine hizmet etmekle birlikte, bu gençlerin üniversitede mühendislik bölümlerini tercih etmesi halinde Türkiye’nin ekonomik ve teknolojik gelişme bakımından çok daha ileri bir noktada olacağına inandığını söyledi. Dr. Kalı, “Bana göre, eğer biz ileri teknoloji temelinde ve bağlamında sanayileşmek istiyorsak ilk bine giren çocuklarımızı doktorluğa değil, mühendislik bilimlerine yönlendirmeliyiz” önerisinde bulundu.
“Covid-19 için yapılan araştırmalar başka hastalıklara da çare üretebilir”
İlaç sektöründeki bilimsel araştırmaların kimi zaman hedeflenen sonuç yerine, fayda üretecek başka sonuçlar üretebildiğini söyleyen Kalı, Covid-19’u yok etmek amacıyla, tarihte hiç olmadığı kadar ilaç araştırmalarına yatırım yapıldığını, bu durumun sadece Covid-19 için değil, araştırmanın başında amaçlanmayan hastalıklar için de çare üretebilecek sonuçlar üretebileceğini de kaydetti.
“İnönü Üniversitesi’nde dünyanın gıptayla baktığı hekimlerimiz var; bunların başında Sezai Yılmaz hocamız geliyor”
İnönü Üniversitesi’nde yüksek nitelikli Malatyalı hekimlerin olduğunu, bu hekimler arasında birçoğunun dünyanın her üniversitesi ya da hastanesinde ve çok yüksek ücretlerle çalışabileceğini, ancak Malatya sevgisi ile Malatya’da hizmet verdiğini belirten Dr. Kenan Kalı, bu alandaki en önemli örneğin, İnönü Üniversitesi Karaciğer Nakli Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Sezai Yılmaz olduğunu ifade etti. Dr. Kalı, “İnönü Üniversitesi’nde dünyanın gıptayla baktığı hekimlerimiz var; bunların başında Sezai Yılmaz hocamız geliyor. Sezai abiye yüzlerce teklif gelmiştir. Kendisi teklifleri daha aşağı da daha yukarıda diye değerlendiren bir insan değil. O’nun bu konuya kapalı olduğunu biliyorum; tekliflere açık bir insan olduğunu düşünmüyorum” dedi.
Malatya Gözde ve İzmir Özel Sağlık Hastaneleri Grup Başkanı Uzman Dr. Kenan Kalı’nın geçtiğimiz günlerde ER TV’de yayınlanan Hülya Kaya ile Güne Bakış Programı’nda, Hülya Kaya’nın sorularına verdiği cevaplarda öne çıkan diğer bazı başlıklar şöyle:
“İnsanlık tarihinde, salgın hastalıklar her dönem yaşanmıştır. Ortalamada yüz yılda bir denk geliyoruz bu gerçekliğe. 1920’li yıllardaki salgın hastalık, biliyorsunuz İspanyol virüsüydü. 2020 yılında da Covid-19 dediğimiz bir virüsle karşı karşıya kaldık. Yüz yıl sonra da farklı bir pandemi olacak; bu duruma alışmış olmamız lazım. Zor bir süreç ama bununla yaşamayı öğrenmemiz lazım, daha dikkatli olmamız lazım. Geldiğimiz aşamayı değerlendirmek gerekirse, bunun çok uzun süreceğini düşünmüyoruz. Hemen hemen, sürecin ortalarına geldiğimizi düşünüyoruz. Aşılama ile ilgili süreç hızlandı. Türkiye bu konuda iyi bir noktaya doğru gidiyor. İlk olarak sağlık çalışanları aşılandı bu çok önemli çünkü sağlık çalışanları hem bulaşma hem de bulaştırma noktasında. Bu anlamda sağlık çalışanlarının aşılanmış olması çok doğru bir yaklaşım oldu. Güzel şeylerden bir tanesi de şu; sağlık çalışanlarının yaklaşık yüzde yüzü aşılandı. Bu da şunu gösteriyor, Profesörler, hekimler, sağlık çalışanları da aşıya inanıyor. Bu da Türkiye’nin iyi bir anlayışta olduğunu gösteriyor.
“10 milyon bir aşılama yapıldığında ölüm oranında da bir o kadar düşüş yaşanacak”
Aşılamada çok iyi bir noktaya geldik. 75 yaş üstü aşılanmaya başladı. En çok can kaybettiğimiz yaş da orası. Ben tahmin ediyorum ki on milyon bir aşılama yapıldığında ölüm oranında da bir o kadar düşüş yaşanacak. Yani COVID vakası azalmasa da can kaybının azalacağını öngörüyorum. Yani bir ay içinde o aşıların antikor oluşturmasıyla birlikte çok iyi sonuçlar alacağız ama bu bizi şu konu da gevşetmemeli, ölümler azaldı diye covid ortadan kalkmayacak çünkü yeni mutasyonlardan bahsediliyor. Buna hep beraber sabırla, dikkatlice izlememiz gerekiyor. Biz temiz olacağız, tedbirli olacağız gerisini Yaradan’a bırakacağız. Biz tedbirimizi alalım takdiri de Allah’a bırakalım. Bir ay gibi bir süreçte çok iyi sonuçlar alacağımızı ümit ediyorum. Hastalık sayısında değil belki ama ölüm oranında düşüş olacağını tahmin ediyorum.
“Dünyanın hiçbir yerinde çocukların en çalışkanları, en akıllılarını normalde doktor yapmazlar ama bizim bunu yapmış olmamız da sağlık hizmetlerinde kaliteyi yükseltti”
Bilim Kurulu’nun bu süreci iyi takip etmesi çok akıllıca ve bilinçli bir şekilde gidiyor. Şunu da söylemek istiyorum bence Türkiye sağlık açısından ilk beşte olan bir ülke. Sağlıkta biz dünyanın akranlarımıza göre daha ilerisindeyiz. Ne yapıyoruz da, sağlıkta dünyanın ilerisine geçiyoruz? Dünyadaki gelişmiş ülkelerin hiçbirinde çocukların en çalışkanları, en akıllılarını normalde doktor yapmazlar ama Anadolu kültüründe doktorluk mesleğine saygıdan dolayı hep doktorluğa özenmişizdir. Çocukluğumuzdan başlamışızdır. Sempatik bir meslektir çünkü hiçbir şeyi parayla ölçülemeyecek bir meslektir. Hem maddi olarak tatmin olur hem manevi olarak tatmin olur. O anlamda da biz en akıllı çocuklarımızı doktor yaptık. Bakın üniversite sınav sonuçlarına ilk yüz bine gireni biz doktor yaptık. Belki de mühendis olmalıydı, mühendis olsaydı Türkiye sanayide daha iyi bir noktada olabilirdi.
“Hekimler topluma doğru bilgi vermeli ama infial yaratacak açıklamalardan uzak durmaldır”
Hekimlerin bilimsel olarak gerçekleri söylemeleri doğrudur ama bu konuda da toplumda infial uyandırmamak, kaygıyı pompalamamak lazım. Benim de biraz önce söylediğim gibi, ölümler azalacak hasta sayısı yarıya düşecek tahminim bu yönde. (…) Siz de görüyorsunuz ki ABD gelişmiş bir ülke olmasına rağmen beş yüz bin insan öldü. Avrupa çok insan kaybetti. Buna rağmen biz yine söylüyorum iyi bir noktadayız. Hekimlere de şunu söylemek istiyorum. Hekimler, topluma doğru bilgileri vermeli ama kaygıyı da arttırmamaları gerekir. Yani o da toplumun ruh sağlığını bozar. Güzel mesajlar vermemiz lazım belki iki yıl sürecek ama iyiye gideceğiz. Biz bu yılın bu dönemin insanlarıyız 2020’nin şansızlarıyız. Belki 2120’de bir daha gelecek o arada olanlar yaşamayacak. Bir şey ama bizde bunu akıllıca atlatacağız tedbirle atlatacağız.
“Covid-19 için ilaç çalışması yaparken MS’i ya da kanseri tedavi edecek ilacı da keşfedebilrisiniz”
Dünya bu kadar sağlık sektörüne para hiçbir dönemde ayırmadı. Aslında 10 yılda alınacak mesafe 2 yılda alındı. Bunu, şunun için belirtiyorum: Yakın zamanda, piyasaya çok yeni ilaçlar çıkabilir. Çok yeni hastalıkların, tedavisi olmayan hastalıkların tedavilerini sağlayacak sonuçlara ulaşılabilir. Çünkü siz önceden belirlenmiş bir amaç için ilerlerken, rastlantısal olarak, önceden amaçlamadığınız tedavilere çare üretebilecej buluşlar yapabilirsiniz. Covid-19’u tedavi etmeye çalışırken MS’i ya da lenfomayı tedavi edebilecek, kanseri tedavi edecek bir ilaç bulabilirsiniz. Kullandığımız medikal ürünlerle sanayide çok hızlı atılımlar olabilir; çünkü dünyadaki sağlık şirketleri tarihinin en iyi günlerini yaşıyor üretim anlamında. Sağlık tüketimi arttı, sağlık şirketleri güçlendi. Yani belki bu pandemi baktığımız zaman insanların ölümüne yol açtı ama belki de 2030 yılında göreceğimiz sağlık teknolojilerini 2023 yılında karşılaşabiliriz erken almış olabiliriz.
Hülya Kaya’nın Malatya’ya yönelik sorularını cevaplandıran Dr. Kenan Kalı, memleketi Malatya hakkındaki düşüncelerini, özlemlerini, sağlık alanındaki yatırım hedeflerini anlattı. Kalı, Malatya’daki çok değerli hekimlerin olduğunu belirterek, Malatya’nın bu isimlerin kıymetini bilmesi gerektiğine vurgu yaptı.
“İzmir’de Malatya’nın bayrağını taşımaktan gurur duyuyorum”
Samimiyetle şunu söyleyeceğim Malatya'ya geldiğimde doğduğum o mahallede de geziyorum, büyüdüğüm semte gidiyorum, okuduğum okulun önünden geçtiğim de aynı heyecanı duyuyorum. Bu köklerinizi olan saygımızla da ilgili bir şey. Şimdi zaten bunu başarabilen insanlar birazcık daha ön planda ilerleyebiliyor. Ben bir Malatyalıyım. Biliyorsunuz işlerimin büyük bölümü İzmir’de. İzmir'de yaşarken, orada sağlık hizmeti verirken Malatya'nın bayrağını, bir Malatyalının bayrağını taşıyorsunuz. Efendiliğinizle Malatya efendi oluyor, aklınızla Malatya akıllı oluyor. Güzel işlerinizle Malatya’ya güzellik katıyorsunuz. Bir Malayalı olarak söylüyorum. Nerede olursanız olun doğduğunuz yeri temsil ediyorsunuz. Bir Malatyalı olmaktan gurur duyuyorum. Malatya’nın gerçekten asil bir kanı var yani güzel bir, insan grubu var. Evet biz içerden birbirimizi yiyen bir toplumuz. Bu da bizi tetikliyor ve başarılı da kılıyor. Aile içinde tartışan kız kardeşler düşünün bu kızlar hırslanır ve hepsi de başarılı olur.
“Sezai Hocamız bir Malatya aşığı”
Malatya’da dünya çapında hekimlerimiz var. Dünyanın gıptayla baktığı isim olan, Sezai (Yılmaz) Bey için söyleyeyim: Sezai bey insanlık üstü bir emek vermiştir. Ben Sezai Bey ile aynı klinikte çalıştım. Hastanede günlerce kanepede yatarak hastasını tedavi etmiştir. Sezai abi parasal konulara önem veren bir insan değildir. Onun öncelikleri var. O bir Malatya aşığı. Sezai abi ve onun gibilere şehirde bunun daha fazlasını vermeliyiz. Sezai abiye yüzlerce teklif gelmiştir. Kendisi teklifleri daha aşağı da daha yukarıda diye değerlendiren bir insan değil. O bu konuya kapalı, tekliflere açık bir insan olduğunu düşünmüyorum. Sizin de adını andığınız Ünsal Özgen Hocamız, çok değerli, kardiyoloji alanında bir marka değer olan Ramazan Özdemir hocamız, yine siz bahsettiniz Adl Tıp alanından Osman Celbiş hocamız… Hepsi çok değerli, çok üretken isimler. Keşke hepsini Malatya’da tutabilsek, keşke imkanlar çok daha iyi olabilse de İnönü Üniversitesi Turgut Özal Tıp Merkezi’ndeki, Malatya Eğitim Araştırma Hastanesi’ndeki, özel hastanelerimizdeki üretken, araştıran, geliştiren, buluş yapan, yeni tedavi yöntemleri geliştiren hocalarımızı kaybetmesek, burada tutabilsek…
“Sağlık turizmine aşama kaydettirecek bir yapılanma ile İzmir’deki gibi bir hastaneyi Malatya’da açmayı planlıyoruz”
Gözde Grubu olarak, Malatya’da sağlık yatırımlarımız, hastanelerimiz Malatya ve çevre illere hizmet veriyor. Daha da güzel şeyler yaptırmak istiyorum Malatya’ya. Malatya’da, eğer bu sağlık turizmini başarabilirsek İzmir’de kurduğumuz hastane gibi bir hastaneyi Malatya’da kurmak istiyoruz. İzmir’deki hastanemize, bir hastanemize 400 İngiliz gelip ameliyat oluyor ve gidiyor. Malatya ve İzmir’de sekiz hastanesi olan bir grubuz. Malatya sağlık hizmetlerinde, ucuz değil bedava bir şehir. Bunu anlamaları için dışarıyı bilmeleri gerekiyor. İzmir Hastanesi’nde bir ameliyat 50 bin TL, Malatya’da 5 bin TL. Aynı kalitede hizmet ve aynı kalitede materyal, malzeme kullanıyoruz.
“Ev kadını bir annenin, işçi emeklisi bir babanın çocuğu olarak geldik buralara; inanırsak başarırız”
İnanırsak her şey olur, her şey yapılabilir, başarılabilir. Yeter ki inanalım, çalışalım, gayret gösterelim. Yeter ki Allah’ın bize bahşettiği aklı, zekayı, yetenekleri insanlık aleminin hizmetinde kullanmayı amaçlayalım. Benim annem ev hanımı, babam işçi emeklisi. Buralara o insanların emekleri, çabaları ve duaları ve benim de bunlara ilave ettiğim gayret ile geldim. Bir insan, şayet inanırsa büyük işleri, başarabilir, amaçlarına giden yolda ilerleyebilir. Biraz önce dediniz ki ‘Siz her şeye pozitif bakıyorsunuz’. Evet, öyle bakıyorum; çünkü siz hayata nasıl bakarsanız hayat da size öyle bakar. Ben enerjimi, motivasyonumu nasıl sağlıyorum? Şimdi bir cep telefonu düşünün, şarjı bitmiyor. Allah’a şükürler olsun, ben kendi kendini şarj eden biriyim. Her şerden bir hayır vardır; biz yola çıkarken hayrı diliyoruz. Bugün bu nedenle, 2500 çalışanımızla birlikte insanlığa hayırlı hizmetler üretmenin mücadelesini veriyoruz. Şifa bulmalarına vesile oluyoruz. Çalışanlarımız, kurumsal sadakatleri ile beni desteklerken ben ve yönetici arkadaşlarım da onların her şeylerini düşünürüm, onların hizmet verirken sadece işlerini düşünmelerini sağlayacak çalışma ortamını hazırlarım. Ben huzurunuzda bütün çalışma arkadaşlarıma teşekkür ediyorum.