'Türkiye'nin Siyasi ve İktisadi Dönüşümünde Özal' Konferansı Düzenlendi
'Türkiye'nin Siyasi ve İktisadi Dönüşümünde Özal' Konferansı Düzenlendi
Malatya Turgut Özal Üniversitesi, ismini taşıdığı Türkiye Cumhuriyeti’nin 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ı, vefatının 32. yıl dönümünde anlamlı bir etkinlikle andı. 17 Nisan 2025 tarihinde Malatya Turgut Özal Üniversitesi Battalgazi Konferans Salonu’nda düzenlenen “Türkiye’nin Siyasi ve İktisadi Dönüşümünde Özal” başlıklı konferansa Malatya Valisi Seddar Yavuz, Malatya Milletvekili ve Eski Gümrük ve Ticaret Bakanı Av. Bülent Tüfenkci, Malatya Büyükşehir Belediyesi Başkan Vekili Ramazan Ayhan, Rektör Prof. Dr. Recep Bentli, İnönü Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nusret Akpolat, Fırat Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Fahrettin Göktaş, İl Jandarma Komutanı J. Kd. Alb. Tolunay Başer, AK Parti Malatya İl Başkanı Ali Bakan çeşitli kamu kurum ve kuruluşlarının yöneticileri, basın mensupları, akademisyenler, öğrenciler ve çok sayıda davetli katıldı. Program, saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın ardından merhum Turgut Özal’ın hayatını konu alan sinevizyon gösterimiyle başladı. Ardından merhum cumhurbaşkanının biyografisi katılımcılarla paylaşıldı.
Etkinliğin açılış konuşmasını gerçekleştiren Malatya Turgut Özal Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Recep Bentli; “Üniversitemiz, yalnızca eğitim ve bilim alanında değil; aynı zamanda merhum Özal’ın temsil ettiği reformcu, yenilikçi ve millet odaklı devlet anlayışının bir miras taşıyıcısıdır. Sayın Özal’ın ‘Gelişmenin yolu, düşünceye ve yeniliğe açık bir eğitim sisteminden geçer’ sözleri bizler için bir yol haritası niteliğindedir. Turgut Özal, ekonomi ve siyaset alanlarında gerçekleştirdiği büyük dönüşümlerle Türkiye’nin modernleşme sürecine yön vermiştir. Ancak onun bıraktığı miras yalnızca reformlarla sınırlı kalmamış; doğup büyüdüğü Malatya’ya olan derin aidiyeti ve bu topraklara kazandırdığı nitelikli yatırımlarla da somutlaşmıştır. Bu çerçevede, özellikle sağlık alanında bölgesel bir referans merkezi hâline gelen ve halen çağdaş tıp eğitimi ile hizmet sunumu açısından Türkiye’nin en prestijli sağlık komplekslerinden biri olan İnönü Üniversitesi Turgut Özal Tıp Merkezi, onun vizyonunun Malatya’daki en güçlü izlerinden biridir. Bugün dahi mimari yapısı, donanımı ve işlevselliğiyle çağdaş standartların ötesinde olan bu yapının ortaya çıkış süreci, merhum Özal’ın kaliteye ve uzun vadeli düşünmeye verdiği önemin bir göstergesidir. Bugün bizler, merhum Turgut Özal’ın ismini taşıyan bir üniversite olarak bu vizyonu daha da ileriye taşımak adına güçlü bir gayret içindeyiz. Henüz çok genç bir üniversite olmamıza rağmen, Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın, rahmetli Özal’a duyduğu vefadan kaynaklanan güçlü desteğiyle, üniversitemiz hızla büyümekte ve kurumsallaşmaktadır. Lisans, ön lisans ve yüksek lisans programlarımızın çeşitliliği, artan öğrenci kapasitemiz, bölgesel kalkınmaya katkı sunan araştırma ve yatırımlarımız sayesinde, bu desteği somut olarak hissetmekteyiz. Çünkü inanıyoruz ki; bir üniversitenin gücü yalnızca geçmişinden değil, geleceğe duyduğu sorumlulukla da ölçülür. Bizler de bu bilinçle, Özal’ın mirasını taşımakla kalmıyor; onu üretken bir akademik kültüre dönüştürmeye kararlılıkla devam ediyoruz.
Daha sonra kürsüye gelen Malatya Valisi Seddar Yavuz, Özal’ın sadece bir devlet adamı değil, aynı zamanda medeniyet değerlerine sahip, insani yönü güçlü bir lider olduğunu belirterek; “Düşünce dünyamızın oluşmasında etkileri bulunan şehrimize, ülkemize büyük hizmetler yapmış bir dava adamı ve vatan sevdalısı Turgut Özal’ı ben de rahmetle, minnetle ve şükranla yâd ediyorum; mekânı cennet olsun. Öncelikle Üniversitenizi tebrik ediyorum, hazırlanan anma videosu son derece etkili bir video. Rahmetli Özal’ı sadece başbakanlığı ve cumhurbaşkanlığı ile değerlendirmek doğru değil, çünkü öncesinde elektrik idaresinde daha sonra devletin kalbi ve beyni olarak düşünebileceğimiz Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı ve oradaki uzmanlıklarıyla elbette ülkemize çok büyük hizmetler yapmıştır. Ben rahmetli Turgut Özal’ı öncelikle bir medeniyet milliyetçisi olarak tanımlıyorum. Yani, bu topraklar ait olan; bu toprakların inancını, değerini, kültürünü benimsemiş, içselleştirilmiş ve hayat biçimine dönüştürmüş ama evrenseli de gözden kaçırmayan evrenseli de çok iyi bilen ve yaklaşık 150 senedir çekmiş olduğumuz acıyı yani işgalleri, teknolojik olarak batıdan geri kalışımıza da bir isyanı ifade eden bir lider olarak görüyorum. Bu yönüyle birçok entelektüelden ya da aydından ayrılan en önemli özelliğidir. İyi bir müslüman, İslam’ı da yaşayan ve herkese saygılı ve hürmetkâr bir insan olduğuna da şahidiz. Rabbim rahmetiyle muamele eylesin, mekânını cennet eylesin, ülkemize ve şehrimize yapmış olduğu hizmetleri dolayısıyla bir kez daha şükranlarımı sunuyorum.” ifadelerini kullandı.
Ardından konferansı vermek üzere kürsüye gelen İnönü Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Selahaddin Bakan “Türkiye’nin Siyasi ve İktisadi Dönüşümünde Özal” başlıklı konuşmasında, Turgut Özal’ın liberal ekonomi politikaları, özelleştirme adımları ve dışa açılma vizyonu ile Türkiye’nin küresel düzeydeki konumunu nasıl yeniden inşa ettiğini detaylarıyla ele aldı.
Konuşmasına 1980 öncesi Türkiye’nin siyasi ve ekonomik görünümünü özetleyerek başlayan Prof. Dr. Bakan ifadelerini şu şekilde sürdürdü: “Özal, Türkiye’nin gerçekten miladıdır. 24 Ocak Kararları, Türkiye’nin miladıdır. 24 Ocak öncesi Türkiye devletçi, kapalı, temel tüketim mallarının %80’inin devlet tarafından üretilen, adı konmamış ama Sovyetler Birliği kadar devletçi, Küba kadar devletçi ama öte yandan da Batıcı bir zihniyete sahip çok farklı bir ülkeydi. Özal bu yapıyı gerçekten değiştirmeye çalıştı.”
“Türkiye’yi açan adam: Turgut Özal”
“Yerli malı, herkes onu kullanmalı” denen bir dönemden geçtik. Özal geldiğinde muz ithal etti. Özal dedi ki: ‘25 bin ile 30 bin ton arası Anamur civarında muzumuz var, bu yetmiyor ülkeye. Avrupa Birliği ortalamasına göre bizim 700 bin ton muz tüketmemiz lazım. Türkiye’de muz fiyatları, diğer meyvelerin 30 katı.” Ne yapalım? Muz ithal edeceğim ama yerli üreticilerimi de ihmal etmeyeceğim.’ Ne yaptı? %150 vergi koydu muza. Hâlen o kanun geçerli. Ve şu anda ne biliyor musunuz? Şu anda 500-600 bin ton üretim var Türkiye’de. Yani 20 kat arttı. Çünkü oradan gelen paralarla tarım teşvik edildi. 600 bin ton muz üretiliyor Türkiye’de. 300 bin ton kadar da ithal ediliyor. Onun için Turgut Özal, dediğim gibi değişimin çok önemli bir figürüdür. Özal, zorunlulukları kaldırdı. Aşkın devleti, hukuk devletine çevirme çabası gösterdi.” ifadesini kullanan Bakan, tarımda gerçekleştirilen bu tarz atılımların Türkiye’de çiftçiyi desteklemek için kullanıldığını belirtti.
“Özalizm: Mahşerin üç atlısından biri”
Prof. Dr. Bakan, Özal dönemine dair ekonomik ve ideolojik dönüşümleri şu sözlerle ifade etti: “Margaret Thatcher, Ronald Reagan ve Özal… Türkiye’de bu yüzden Özalizm diye bilinir. Haliyle Batı’da Keynesyen politikalar enflasyonist etkiye sebebiyet veriyor diye terk edildi. Keynes’in de aslında iki ayağı vardır: Bir devletçi ayağı, yani devletin ürettiği taraf; bir de sosyal ayak. Yani Avrupa Birliği ülkeleri ve Amerika da dahil olmak üzere, liberalizme geçmiş olmalarına rağmen işsizlik ücreti, kira yardımı, analık yardımı gibi sosyal haklardan vazgeçmediler. Sosyal devletten vazgeçmediler. Sadece devletçilikten, yani devletçi ekonomiden vazgeçtiler. Türkiye’de liberalizm neredeyse hiç olmadığı için bizim dönüşümümüz aslında neoliberal değil, doğrudan liberal bir dönüşümdür. Biz bu dönüşümü Batı’daki eş zamanlı değişimle taklit ettiğimiz için Türkiye liberalleşti. Ancak sosyal devlet uygulamaları çok daha sonra, yaklaşık 15 yıl sonra geldi. İşsizlik ücreti, yardımlar gibi unsurlar o zaman devreye girdi. Hatta rahmetli Özal zamanında ‘fakir fukara fonu’ kuruldu. Sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıflarına kaynak aktarıldı.”
“Özal, üç hürriyeti savunuyordu”
Konuşmasında din ve vicdan özgürlüğü, fikir özgürlüğü ve teşebbüs hürriyeti kavramlarının Özal’ın siyasal ve toplumsal vizyonunun temelini oluşturduğunu ifade eden Prof. Dr. Selahaddin Bakan; “Özal üç şeye vurgu yapıyordu. Din ve vicdan hürriyeti. ‘Herkes dininde serbesttir’ diyordu. Fikir hürriyeti. Zaten fikir hürriyeti ülkemizde yok denecek kadar azdı. Hele 12 Eylül'de bu zirve yaptı. Baskıcı bir siyasal ideoloji hâkimdi. Suya sabuna dokunmayacaksınız; devletin verdiği gibi yiyeceksiniz, onun verdiği gibi yaşayacaksınız. İşte Özal, bunlarla mücadele etti. Haliyle fikir hürriyetine çok büyük önem veriyordu. Üçüncüsü, teşebbüs hürriyeti… 'Ben bürokrasiyle çok mücadele ettim' diyordu. 'Bir bakkal işyeri açmak için 50 tane imza toplamak zorunda kalmasın. Onlardan vergi almayalım.' diyordu. Hâlen de bu konularda sorunlar olduğunu söyleyebilirim.” şeklinde açıkladı.
Program sonunda, Vali Seddar Yavuz ve Rektör Prof. Dr. Recep Bentli tarafından Prof. Dr. Selahaddin Bakan’a katkılarından dolayı hediye takdiminde bulunuldu.
Bakmadan Geçme





