'Tek Adam Rejimine Hayır Diyoruz'
16 Nisan referandumuna sayılı günler kala CHP İl Başkanı ve CHP Malatya İl örgütü bütün zamanını 'Hayır' kampanyasını anlatmak için gece gündüz çalışmalarına devam ediyor. Bukadar yoğun bir gündemin içinde CHP İl Başkanı Enver Kiraz, gazetemize çok özel a
16 Nisan referandumuna sayılı günler kala CHP İl Başkanı ve CHP Malatya İl örgütü bütün zamanını “Hayır” kampanyasını anlatmak için gece gündüz çalışmalarına devam ediyor. Bukadar yoğun bir gündemin içinde CHP İl Başkanı Enver Kiraz, gazetemize çok özel açıklamalarda bulundu. Başkan Kiraz’ın bu çok özel açıklamalarını siz değerli okurlarımız için derledik. CHP REFERANDUMA NEDEN HAYIRDİYOR? Enver KİRAZ: Bunu bir tek maddede söylemek mümkün değil ama 18 madde var. 18 Maddenin hangisine baksak, neresinden tutsak elimizde kalıyor. Onun için hayır diyoruz. Ülkemizin aslında çözülmesi gereken öncelikli sorunları var. Bu 18 madde öncelikli sorunlarımızı çözmüyor. Bu 18 madde bu sorunları çözmediği gibi, anayasalar toplumun uzlaşma metnidir. Bütün toplumun üzerinde uzlaştığı bir metin olması gerekir. Bu anayasa metni ülkede kutuplaşmaya ve bölünmeye sebep oluyor. Çünkü bir tarafta Evet ’çiler bir taraftan Hayır’cılar bir kamplaşma durumu söz konusu. Bu anayasa teklifi referandumda halktan kabul görse bile, halktan uzun dönemde kabul görmeyeceği kesin. Çünkü toplumun üzerinde uzlaşmadığı hiçbir anayasa maddesinin toplumun bütününü kapsamayan, toplumun bütünün içinde yer almadığı hiçbir anayasa değişikliği yada anayasa toplumda uzun dönemde kabul görmez. Dolayısıyla %50+1 ile referandumda geçti diyelim, halk tarafında bu oranla geçip kabul edilse bile, bu anayasa değişikliğinin demokrasiyi yok ettiğini düşünen, ülkeyi geriye götüreceğini ve ülkeye katkısı olmayacağını düşünenlerin ve hayır diyenlerin anayasası olmayacaktır. Ülkenin böyle evet ve hayır’a zorlanması doğru değildir. Bundan dolayı hayır diyoruz. Tamamen demokrasiyi yok eden, meclisin iradesini hiçe sayan onu askıya alan bir anayasa değişikliği teklifi ile karşı karşıyayız. Bunun için hayır diyoruz. Dünyada eşi benzeri görülmemiş bir şekilde bir düzenleme yapılmaya çalışılıyor. Ne başkanlık, ne de farklı bir şey anlamlandıramıyoruz. Hayır diyoruz çünkübaşkanlığın çok ötesinde yetkileri bir tek kişiye veren bir anayasa değişikliği bu. Ve biz bu çerçevede tek adamın bütün yetkileri elinde bulundurduğu bir kişinin herşeyi belirlediği bir sisteme, tek adam rejimine hayır diyoruz. Bu kişinin aynı zamanda bir partinin genel başkanı olmasına hayır diyoruz. Çünkü bir parti devleti kurulacak. Dolayısıyla parti devletine hayır diyoruz. Meclis tasfiye ediliyor, meclisin tasfiye ve yetkilerinin azaltılmasına hayır diyoruz. Sorumsuz bir yönetim gelecek. Meclis bakanları denetleyemeyecek. Bakanların meclise karşı bir sorumluluğu olmayacak. Hatta halka karşı bir sorumluluğu olmayacak. Çünkü halk bakanları seçmemiş olacak. Meclis bakanları seçmemiş olacak. Hükümet kurulurken şuanda verilen güvenoyu ortadan kaldırılmış olacak. Sözlü soru ortadan kalkmış olacak. Gensoru ortadan kalkmış olacak. Bir bakan suç işlemiş olduğundan meclis onu yargılayamayacak. Sorumsuz bir yönetim olacak buna Hayır diyoruz. Tek adam yönetimine Hayır diyoruz Ekonomi kriz oluşacağından dolayı Hayır diyoruz. Terör sorununu çözemeyeceği için Hayır diyoruz. İşsizlik sorununu çözemeyeceği için Hayır diyoruz. Demokrasiye sahip çıkmak adına Hayır diyoruz. Milletin iradesi olan Gazi meclise sahip çıkmak adına Hayır diyoruz. Geleceğimize sahip çıkmak için Hayır diyoruz. “CUMHURBAŞKANI MECLİSİ FESH EDEBİLECEK” BU SİSTEMLE CUMHURBAŞKANI MECLİSİ FESH EDEBİLECEKMİ? Enver KİRAZ: Elbette fesh edebilecek. İstediği anda meclisi fesh edip tekrar seçime götürme yetkisi veriyor. Hiçbir gerekçe gözetmeksizin, hiçbir şart ve koşul gözetmeksizin bir sabah kalktığında Cumhurbaşkanı meclisi fesh ettim seçime gidiyorum diyebilecek. Meclisi fesh ediyorum derken 1920 yılında Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu Türkiye Büyük Millet Meclisini ortadan kaldıracak demiyorum. Meclisi tasfiye ediyor derken, meclisin yetkilerinin azaltıldığından bahsediyoruz. Fesh etmek demek meclisi seçime götürmek değilmidir? Oluşan meclisin görev süresini bitirdin, bu meclisin artık görev süresi bitmiştir ve yetkileri kapanmıştır dedin. (bunun yasal bir süreci var) Bu süreçten sonra meclisi seçime götürüyorum dedin, bu meclisin feshi değilmidir? Milli iradenin feshi değilmidir? Şunuda belirtmek isterim. Örneğin Cumhurbaşkanı %50+1 ile seçilebilir, ama meclis %100’ü temsil ediyor. Bu durumda %50 %100’ü tasfiye edebiliyor, fesh edebiliyor ve seçime götürebiliyor. Bunun adına ne derseniz deyin. Benim seçtiğim milletvekilini, halkın seçtiği milletvekilini, meclisi bir anda, bir kişi seçilmiş 600 kişinin görevine son verebiliyor. Bu şu anlama geliyor seçilmişleri tamamen tasfiye eden ve tekrar seçime giden bir anlayış demektir. “YARGI BAĞIMSIZ VE TARAFSIZ OLMAYACAK” YENİ SİSTEMDE BAĞIMSIZ VE TARAFSIZ BİR YARGI OLACAK MI? Enver KİRAZ: Bir maddede diyor ki yargı bağımsız ve tarafsız olacak. Tamam güzel, ama hemen dönüyor, diğer bir maddede diyor ki anayasa mahkemesinin 15 üyesi olacak, 15 üyenin 12’sini Cumhurbaşkanı atayacak. 3 üyeyide mecliste çoğunluğu olan parti atayacak. Anayasa mahkemesine 15 üyenin 12’sini bir kişi atayacak. 3’nü meclis atayacak ve bu yargı tarafsız ve bağımsız olacak. Böyle olması mümkün mü? Bize mümkün gözükmüyor. Hukukçularda böyle bir şeyin olmasının mümkün olmayacağını çok iyi bilirler. Diğer tarafta Hâkim ve Savcılar Yüksek Kurulu ’nunyani Türkiye’de ne kadar hâkim ve savcı varsa bunların atamalarını, yer değiştirmelerini ve onlarla ilgili bütün düzenlemeleri yapan bir kurum. HSYK’nun13 üyesi olacak. Bu 13 üyenin6’sını Cumhurbaşkanı, kalan 7 üyeyi de mecliste çoğunluğu olan parti tarafından atanacak. Bir kişi kim tarafından atanmışsa kendisini ona karşı sorumlu hisseder. Liyakatin tamamen ortada kalktığı, hak edenin hak ettiği yere gelmesinin tamamen ortadan kalktığı ve canı kimi isterse onu atayacağı bir sistemle karşı karşıyayız. Bu sistemde bu yargının asla ve asla tarafsız ve bağımsız olacağı mümkün değil. Bu yargı bizzat teslim alınmış bir yargı olacak. Onun için biz teslim alınmış yargıya hayır diyoruz. Bu yargı sisteminde bağımsızlık ve tarafsızlık ilkesi kesinlikle uygulanamayacak. Bu sistemle yargı bir kişinin ve onun kontrolünden olan meclisin iradesine teslim edilmiş olacak. Söylediğimiz bu bir kişide asla ve asla şuanki liderlerden bahsetmiyoruz. Bunu kesinlikle kişiler üzerinden tartışmıyoruz. Bugün A kişi olur, yarın B kişisi olur ve seçim 2019’da olacaksa ozaman kim olur Allah bilir. “Meclisin asli görevi yasa yapmak” BU SİSTEMLE MECLİS NASIL OLACAK? Enver KİRAZ: Bu anayasa değişikliğini yapanlar diyor ki; meclis asıl işini yapacak. Yasa yapacak ve daha güçlü olacak. Meclis şuanda zaten yasa yapıyor. Meclisin asli görevi yasa yapmak. Meclisin şuanda başka yetkileri var. Biz meclisi seçiyoruz. Bakanlar meclisin içerisinden seçiliyor, bir parti tek başına çoğunluğu yakalamışsa o partinin genel başkanına hükümeti kurma yetkisi veriliyor, meclis içerisinde hükümet kuruluyor. Kurulan hükümet meclis tarafından güvenoyu alıyor, meclis güvenoyu vermediği zaman hükümet kurulamıyor. Bu sistemle güvenoyu ortadan kalkıyor, böylece meclis güçsüzleşiyor. Bu yeni sistemde Bakanlar Kurulu denetlenemiyor. Yani gensoru ortadan kaldırılıyor. Bir bakan suç işlediğinde şuanda meclis onu gensoru ile Bakanları denetleyebiliyor. Meclisin bu yetkiside elinden alınıyor. Yeni sistemde bakanlar meclise gelmeyeceği için, milletvekilleri Bakanlara sözlü soru soramayacaklar. Sözlü soru sorma hakkı en önemli olan meclisin bütçe yapma yetkisi elinden alınıyor. Geçmişte bütçeleri onaylanmayan hükümetler istifa etmek durumun da kalmıştır. Bütçesi onaylanmayan hükümet güvenini yitirmiştir. Bu durumda hükümet için en akılcı çözüm olan istifa etmesidir. Bütçe yapma meclisin en temel görevlerinden biridir. Çünkü milletvekilleri her bölgeden seçiliyor. Farklı illerden seçilen vekiller kendisini seçenlere karşı kendisini sorumlu hissediyor.Seçilen her vekilde kendi illerine bütçede pay ayırmak için canla başla uğraş veriyor. Muhalefet veya iktidar partisi olsun her milletvekili kendi bölgesine bütçe götürmek için uğraş veriyor. Yeni sistemde bütçe yapma yetkisi meclisten alınıyor. Artık yeni sistemde seçmiş olduğumuz vekillerimizden bir şey talep edemeyeceğiz. Çünkü o vekilin eli artık boş. İlimizdeki sorunları seçmiş olduğumuz milletvekiline soramayacağız. Yeni yasada milletvekili sadece yasa yapar deniliyor. Yeni yasada 600 kişiye bu yetki veriliyor.Diğer taraftan dönülüyor Cumhurbaşkanına da tek başına yasa yapma yetkisi veriyor. Cumhurbaşkanına tek başına Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile yasa yapma yetkisi veriyor.600 kişi kadar Cumhurbaşkanı tek başına yetkili oluyor. Bu durumda yetkisiz, halkın taleplerine cevap veremeyecek, kendi bölgesinde hizmet noktasında bir söz sahibi olamayan bir meclis oluşacak. Milletvekili nerdeyse tamamen sadece yasa yapacak. Bu yasa yapma yetkiside sadece mecliste değil. Bari bu sadece mecliste olsun. Onuda Cumhurbaşkanı ile paylaşıyor. Cumhurbaşkanı istediği zaman yasa yapabiliyor. Cumhurbaşkanı KHK çıkarabiliyor. Meclisin tamamen yetkilerinin azaltıldığı, etkisi ve yetkisinin azaltıldığını, bu maddelerde baktığımızda adeta tasfiye edildiğini göstermelik bir durma gelen bir meclis olacak bu sistemde. “BAŞBAKANA SAHİP ÇIKMAKTA BİZİM GÖREVİMİZ” 16 NİSANDA EVET ÇIKARSA NE OLUR? HAYIR ÇIKARSA NE OLUR? Enver KİRAZ: Yukarıda anlatmış olduklarımın hepsi evet çıkarsa olacak olan durum. Bu saymış olduğum olumsuzlukların hepsi yaşanır. Tek adam bütün herşeyi belirler. Bir parti devleti kurulur. Partinin genel başkanı aynı zamanda Cumhurbaşkanı olur. Cumhurbaşkanının partinin genel başkanı olduğu bir sistemde huzurdan bahsetmek mümkün olmaz. Barıştan, kardeşlikten, bütünlükten ve birliktelikten bahsetmek mümkün olmaz. Çünkü o partiye oy vermeyen hiç kimse kendi Cumhurbaşkanı olarak onu görmez. O parti dışında olan herkes kendisini ötekileştirilmiş olarak hisseder. Biz istiyoruz ki Cumhurbaşkanı 80 milyonun herkesin Cumhurbaşkanı olsun. Ama bu yeni sistemde sadece o partiye oy vermiş olanların Cumhurbaşkanı olur. Tek adam herşeyi belirler.Bu tek kişi milletvekili listelerini, il başkanlarını, valileri, kaymakamları, ilçe başkanlarını o atar. Böyle bir durumda çift başlılık hem ilde, hemde ilçede başgöstermeye başlar. Ekonomi kriz derinleşir. Huzursuzluğun ve kutuplaşmanın olduğu yerde terörde artar. Evet çıkarsa sosyal patlamalar meydana gelir. Ortak değerlerimizde tahribata yol açar. Cumhurbaşkanın kaçtane yardımcısı olacağı belli değil. İlçe başkanı Cumhurbaşkanın temsilcisi olarak kendisini görecek. Böyle bir durumda torpil ve adam kayırma ön plana çıkacaktır. 50 milletvekili sayısı artırılıyor. Bir milletvekilinin aylık 60 bin lira civarında bir maliyeti var. Evet çıkarsa yukarda saymış olduğum tüm riskler oluşur. Hayır çıkarsa ne olur? Hayır çıkarsa Hayır’ın hiçbir riski yok. 16 Nisan’da Hayır çıktı. 17 Nisan’da Her şey yerine oturur. Cumhurbaşkanı ve Başbakanda yerinde duracaklar. Başbakana sahip çıkmakta bizim görevimiz. Bakanlar, milletvekilleri ve meclis herkes yerinde duruyor olacak. 2019 da seçime gidilecek. Halk kimin doğru işler yaptığını görüyorsa onu iktidar yapar. Bunları bir kenara bırakıp niye maceraya giriyoruz. Hayırda garanti var. Daha demokratik, daha çoğulcu ve uzlaşmacı bir anayasa istiyorsak oturup konuşalım. Darbe anayasasının izlerini taşıyan yasaları oturup konuşalım hep birlikte değiştirelim. Ülkeyi ileriye götürecek uzlaşmacı, kabul gördüğü ve herkesi kapsayacağı bir anayasa hazırlayalım. 2010 referandumunda biz yine hayır dedik. Bu yasalarla yargıyı bir cemaate teslim edersiniz dedik. Bizi dinlemediler ve sonuç 15 Temmuz’da ortaya çıktı. Yargı bir gruba teslim edildi. O grupta vatandaşımızın ve meclisimizin başına bombalar yağdırdılar. Biz daha önce 60 madde üzerinde anlaşmıştık. Şimdi o uzlaşılan 60 maddenin hiç biri yok. Bu 18 madde tamamen başkanlık sistemi üzerine getirilen maddelerdir. “ BELEDİYELER ASLİ GÖREVİNİ BIRAKMIŞ EVET KAMPANYASI YAPIYOR” ADİL BİR KAMPANYA YAPILIYOR MU? Enver KİRAZ: Biz önemli bir kampanya yürütüyoruz. Siyasi partileri ve liderleri eleştirmeyen, bundan sonra ne olacak, diyerek insanlarda soru işareti uyandıran bir kampanya yürütüyoruz. Bu bir seçim değil. Bu geleceğimizi etkileyecek olan bir rejim değişikliği. Onun için bu referandumun parti üstü bir kampanya olduğu gerçektir. Bu değişiklik ülkemizde yaşayan ve geleceklerini etkileyecek olan her bireyi ilgilendiriyor. Onun için biz parti kimliğimizi bir kenara bırakıp, ülkemiz için, 80 milyon için bu kampanyayı insanlarımıza anlatmaya çalışıyoruz. Biz bütün maddi manevi zorluklarla kampanyayı en doğru şekilde anlatmanın derdindeyiz. Ak Partili Belediyelerin hepsi asli görevini bırakmış evet kampanyasını yürütüyorlar. Belediyelerin bütçelerini evet kampanyasına harcıyorlar. O bütçelerde herkesin vergileri var. Sana oy vermiş insanların vergileri ile nasıl olurda kampanya yaparsın. Belediye başkanları kendi ceplerinde neden karşılamıyorlar? Bu kul hakkı yemektir. Evet, afişleri, reklamları, brandaları her tarafa asılıyor. Biz bir tane branda asıyoruz onuda hemen kaldırıyorlar. İnsanlara baskılar uyguluyorlar. Hayır diyeceklerin üzerinde çok ciddi baskılar var. Basına dahi baskı uyguluyorlar. Bizim takdir toplayan, kavgadan uzak hayır kampanyamız onları rahatsız ediyor. Bu yüzden kavga etmek için her yolu deniyorlar. Evet, kampanyası için devletin bütün kurumlarını kullanıyorlar. O yüzden adil bir kampanya değil. Haber& Foto: Erdal ÖZTÜRK