Soya ve ürünleri ithalatımız 10 ayda 1 milyar doları aştı.
Soyada ithalatı azaltmanın yolu daha fazla üretimden geçiyor…
Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, bu ülkenin daha fazla soya üretmekten başka çaresinin olmadığını bildirerek, “soyada ithalatı azaltmanın yolu daha fazla üretimden geçiyor. Soya ve ürünleri ithalatımız 10 ayda 1 milyar doları aştı. Ne yapıp edip soya üretimine ağırlık vermeliyiz. Her yıl soya ithalatı için milyar dolarları harcayamayız” dedi.
Bayraktar, yaptığı açıklamada, soya fasulyesinin, olağanüstü özellikleriyle sağlıklı beslenmedeki önemi dolayısıyla gıda sektörünün yanı sıra tutkal, mürekkep, sabun, benzin, böcek ilacı, alkol, plastik ve lastik gibi 400'ün üzerinde endüstriyel ürünün üretiminde de kullanıldığını, yağı alındıktan sonra geriye kalan küspesi bol miktarda protein içerdiğinden, iyi bir hayvan yemi olarak özellikle kanatlı yem rasyonlarında yüksek oranda yer aldığını belirtti.
Dünya üretimi 350 milyon tonu aşan böyle bir üründe Türkiye’nin üretiminin 140 bin tonda, dünya payının da binde 0,4’de kalmaması gerektiğini vurgulayan Bayraktar, şunları kaydetti:
“350 milyon tonu aşan dünya soya üretiminin yüzde 86’sını ABD, Brezilya, Arjantin ve Çin’den oluşan 4 ülke gerçekleştiriyor. Türkiye’nin soya fasulyesi üretimi bu yıl 140 bin ton dolaylarında kalacak. Bu, tüketimimiz göz önüne alındığında fevkalade yetersiz kalmaktadır. 1990 yılında 162 bin ton olan soya üretimi, 2005 yılında 29 bin tona kadar indi. 2013 yılında 180 bin tona kadar yükselen üretim, 2016 yılında 165 bin ton olarak gerçekleşti.
2016 yılında toplam 17 ilimizde üretimi yapılan soyada ilk sırayı yüzde 61 ile Adana almaktadır. Adana’yı, üretimde Mersin, Samsun, Osmaniye, Kahramanmaraş takip etmektedir. Bu 5 ilin soya üretiminden aldığı pay yüzde 97,4’ü bulmaktadır.”
-“İhtiyacın yüzde 93’ü ithalatla karşılanıyor”-
Türkiye’nin soya üretiminin, ihtiyacı karşılayamadığını, her yıl milyar dolarlık ithalat yapıldığına dikkati çeken Bayraktar, şu bilgileri verdi:
“Soya üretiminin artırılması için uzun yıllar çalışmalar yapılsa da üretim artışı sağlanamamıştır. Bundan dolayı ithalat yapılmaktadır. 2016’da ülke ihtiyacının yüzde 93’ü ithalatla karşılanmıştır. 2016’da 2 milyon 175 bin ton soya ve 664 bin ton da soya küspesi ithalatı yapılmıştır. Bu yılın Ocak-Ekim döneminde ithalat soyada 1 milyon 906 bin tonu, soya küspesi ithalatı 651 bin tonu bulmuştur. Geçen yıl soya ve ürünlerine ödenen döviz 12 aylık dönemde 1 milyar 140 dolarken, bu yılın Ocak-Ekim döneminde, 10 ayda 1 milyar 15 milyon dolara ulaşmıştır.
Buna karşın ülkemiz, bu yılın 10 aylık döneminde, 81,5 bin ton soya, 50 bin ton soya yağı, 35 bin ton soya küspesi ihracatı yapmıştır.”
-Soya fasulyesinde gümrük vergisi alınmıyor-
Soya fasulyesinde gümrük vergisi alınmadığına dikkati çeken Bayraktar, şunları kaydetti:
“2017 yılı gümrük vergi oranları soya fasulyesinde yüzde 0, soya yağında yüzde 31,2, soya küspesinde yüzde 5 olarak tespit edilmiştir. Soya fasulyesi alıcılarının ithal ürüne alışkın olmaları nedeniyle, dünya fiyatlarının düşük gerçekleştiği yıllarda üreticiler ürünü pazarlayacak yer bulmakta zorlanmaktadır. Bu durum da üreticilerin daha kolay pazarlayacağı pamuk, mısır, buğday, yer fıstığı gibi ürünleri tercih etmelerine neden olmaktadır.
Ülkemizin dışa bağımlı soya üretimiyle hayvancılığa rekabetçi bir yapı kazandırması mümkün değildir.
Üretici için alım garantisi çok önemlidir. Soya alımı yapan tarım satış kooperatiflerinin etkin çalışabilmesi için finans kaynakları oluşturulmalıdır.
Ekonomik kayıplara neden olan depolama koşulları iyileştirilmelidir.
Soyaya verilen kilogramda 60 kuruş olan prim tutarı artırılmalıdır.
Soya ve ürünleri ithalatında uygulanan gümrük vergi oranlarının düşük kalması nedeniyle üreticimiz dış piyasa fiyatlarıyla rekabet edememektedir. Özellikle üreticinin ürün pazarlama döneminde (hasat ve sonrası) ithalat engellenmelidir.
Üreticinin soya üretimi yapması için alternatif ürüne göre soyadan daha fazla kazanması sağlanmalıdır.
Üreticilerimizi verimli bir şekilde üretim yapabilmeleri için girdi maliyetleri düşürülmelidir.
Soya gibi yağlı tohumlu bitkilerde münavebe durumu gözden geçirilmeli, ekim alanları artırılmalıdır.
Girdilerin verimli bir şekilde kullanımı için üretici eğitimine önem verilmeli, tarımda teknoloji yaygınlaştırılmalıdır.
Sulu tarım yapılan yörelerde teşvikle soya ekim alanları artırılmalıdır. Sulamaya yönelik teşvikler artırılmalı ve bu tür uygulamalar desteklenmeli, sulamada kullanılan elektrik fiyatları makul bir seviyeye çekilmelidir.
Soya tohumluk üretimi son yıllarda artmış olsa, halen tohumluk ithalatı fazladır. Üretim artışına paralel olarak tohumluk üretimi de artırılmalıdır. Tohumlarda yabancı ot, hastalık ve zararlılara dayanıklı çeşitlerin geliştirilmesine ağırlık verilmelidir.
GAP bölgesinde, soya üretiminin artırılması için bölgede soya üretimi planlı bir şekilde teşvik edilmelidir.
Soya üretiminin artırılmasına paralel olarak soyanın işlenmesi ve depolanmasına yönelik eksiklikler giderilmelidir.”