Sorunlar Ders Sayısı Azaltılarak Çözülemez

Açıklanan '2023 Eğitim Vizyonu' kapsamında, Bakan Ziya Selçuk'un basına da verdiği demeçlerden anlaşılmaktadır ki yakın bir zamanda orta öğretim kurumlarında ders sayıları azaltılacaktır.

Açıklanan “2023 Eğitim Vizyonu” kapsamında, Bakan Ziya Selçuk’un basına da verdiği demeçlerden anlaşılmaktadır ki yakın bir zamanda orta öğretim kurumlarında ders sayıları azaltılacaktır.

AKP iktidarları döneminde sürekli değişen haftalık ders çizelgeleri, uygulamasının bir örneği daha yaşanacaktır. Köklü değişikliklerden bir tanesi 2010 yılında, siyasi hedeflerle, genel liselerden fen, sosyal bilimler ve yabancı dil alanlarının kaldırılmasıyla gerçekleştirilmişti. Bunun yerine seçmeli ders esaslı bir sisteme geçildiği açıklanmıştı. Böylece öğrenciler yıllarca bu alanlardan mezun olmaktayken, alan uygulamasının kaldırılmasıyla karışık bir durum ortaya çıkmıştı.

Öğrencilerin istekleri doğrultusunda oluşturulması gereken seçmeli dersler, mevzuata rağmen maalesef okul idarelerine yukarıdan gelen baskılar ve siyasi gerekçelerle dini ağırlıklı derslere evrilmişti.

2010 yılında yapılan değişiklikle, 9. sınıflarda, tüm eğitim kurumlarında ortak derslerin okutulduğu bir düzenleme yapılmış, daha sonra 10. sınıflar da aynı kategoriye alınmıştı. 2010 düzenlemesiyle, fizik, kimya, biyoloji, matematik gibi ortaöğretimde olmazsa olmaz temel dersler, seçmeli dersler haline dönüştürülmüştü.

Bugün yapılması düşünülen değişikliğe ilişkin gelen bilgilere göre örneğin; fizik, kimya, biyoloji, felsefe, coğrafya dersleri, temel bilimler adı altında ve sadece 2 saat olarak düzenlenmektedir. Böylesine geniş kapsamlı ve gerçekten temel bilimler olarak adlandırabilecek derslerin sıkıştırılması ya da tek ad altında toplanması akla ve bilime aykırıdır. Kaldı ki birbirinden farklı alanların bir ad altında toplanması, bu alan dersini hangi alan öğretmeninin, hangi kriterle ve zaman diliminde okutacağı sorununu da ortaya çıkaracaktır.

Ders sayısını azaltmakla sorunların çözülmesi mümkün olmadığı gibi fizik, kimya, biyoloji, felsefe gibi dersleri bir ad altında toplayarak, ders saatini düşürerek sorun çözmeye çalışmak daha büyük sorunlara hatta telafisi güç sorunlara kapı aralamaktır.

Herhangi bir dersin, ders saatinin 1 saat düşürülmesi bile binlerce öğretmeni norm fazlası durumuna getirebilir, binlerce kadroyu kapatabilir. Şubat ayına geldiğimiz bu dönemde, yani öğretmenlerin yer değiştirme süreçlerinin başlayacağı, ders seçimlerinin yapıldığı, ders kitaplarının planlandığı böyle bir dönemde, eğitimin paydaşları tarafından tartışılmamış bu denli köklü değişikliğin yapılması doğru değildir.

Kaldı ki, Bakanlık asıl sorunu görmek istememektedir. Asıl sorun, ders adlarının fazla olması değil, asıl sorun ders içeriklerinin bilimsellikten uzak olmasından kaynaklıdır. Bu nedenle, sistemi alt üst edecek, öğretmenleri ve öğrencileri mağdur edecek bu denli köklü bir değişiklik aceleye getirilmemelidir.

Eğitim-İş olarak Bakanlığı akılcı bir yaklaşıma davet ediyoruz.

Müfredat içeriklerinin, Türk Milli Eğitim’inin genel amaç ve ilkeleri doğrultusunda düzenlenmesi çağdaş, laik ve bilimsel bir alt yapıya kavuşturulması, çağımız gerçekleri ve ihtiyaçlarına göre değiştirilmesi öncelikli hedef olmalıdır.

Müfredatta yaratılacak rahatlama öğrencileri de sistemi de olumlu etkileyecektir.

Bakanlık çalışmakta olan on binlerce ve ataması yapılmayan yüz binlerce öğretmen ile milyonlarca öğrenciyi etkileyecek bu tür çalışmalarda paydaşların görüş ve önerilerini almalı ortak aklı hakim kılmalıdır.

 

                                                                                                                Hatem DENKTAŞ

                                                                                     Eğitim İş Sendikası Malatya Şube Başkanı

Bakmadan Geçme