Sevilay Yılman'ın Bakan Pakdemirli'ye sorusu: Dul avrat otu güvenli de kayısı çekirdeği mi değil Sayın Bakan?

Sevilay Yılman'ın Bakan Pakdemirli'ye sorusu: Dul avrat otu güvenli de kayısı çekirdeği mi değil Sayın Bakan?

Haber Türk yazarlarından Sevilay Yılman Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirliye köşe yazısında :Dul avrat otu güvenli de kayısı çekirdeği mi değil şeklinde bir soru sorarak cevap beklediğini açıkladı. 

Sevilay Yılman Kimdir, aslen nerelidir, kaç yaşındadır gibi soruların yanıtı ünlü yazarı merak eden vatandaşlar tarafından araştırılıyor. Peki, Sevilay Yılman Kimdir, nerelidir?

SEVİLAY YILMAN KİMDİR?
Boşanmadan önceki soyadı ile olan Yükselir, ile tanınan Sevilay Yılman, boşandıktan sonra kendi soyadını kullanmaya başlayarak bu soyadı ile tanınmaya başladı. Peki, Sevilay Yılman kimdir?

Sevilay Yılman aslen Malatyalıdır. Ve Malatya'da dünyaya gelmiştir.  1973 dünyaya gelen Yılmaz, 1991 yılında başladığı İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik bölümünde 1994 yılında mezun olmuştur. Habertürk'te yaptığı programlara tanınan Yılman, önce tek başına "çapraz ateş" programını daha sonra ise Fatih Altaylı ile "Olaylar ve Gerçekler programını hazırlayıp sunmaya başladı. 


Başarılı sunucu daha sonra Habertürk'te yayınlanan Gülgün Feyman'la 13. Ajansının editörlüğünü görevini de üstlenmiştir.

Uzun süre Habertürk ekranlarında görünen Sevilay Yılman Beyaz TV'de Acı Kahve ve Dört Kadın Bir Erkek gibi programlarını da sundu ve aynı zamanda bu programlarda yorumculuk yaptı.

Daha sonra Habertürk televizyonundan ayrılan başarılı gazeteci, bir müddet Sabah Gazetesinde yazılar yazdı. 

Sevilay Yılman şimdi ise eski çalıştığı yer olan Habertürk'te yazılar yazmaya devam ediyor ve aynı zamanda Habertürk kanalındaki programlara katılarak yorumlar yapmaktadır.

30.03.2020 habertürk yazısı:

Dul avrat otu güvenli de kayısı çekirdeği mi değil Sayın Bakan?

Dul avrat otu güvenli, kayısı çekirdeği mi güvenilir değil Sayın Bakan?

Bilinen bir şey ama tekrar yazayım…

Dünya kayısısının yüzde 85'i Malatya’da üretiliyor.

Kayısı kadar kayısı çekirdeği de ülkemizin prestijli ürünlerinden birisi…

Ama işe bakınız ki, dünya ilaç, gıda ve kozmetik sanayinde bir ham madde olarak kullanılan “kayısı çekirdeği” Türkiye’nin milli tarım politikalarını oluşturmakla, milli tarım ürünlerini korumakla, yaşatmakla görevli Tarım ve Orman Bakanlığı’nın güvenli bitki listesinde bulunamıyor!

Listede de yok yok!

At kestanesi var. Dul avrat otu var. Sarı papatya ve yılan yastığı, kadın tuzluğu var…

Dahası Türkiye’de yetiştirilmeyen Arap zamkı var ancak niyeyse faydalı olduğu dünyada kabul görmüş kayısı çekirdeği yok!

İthal edilen onlarca bitkinin güvenli listede olmasına karşın, 51 ülkeye ihraç edilen Malatya kayısı çekirdeğinin listede olmaması sizce de garip değil mi?

Konuyu tarafıma ileten Malatyalı üreticiler hem şaşkınlar hem de isyandalar onu söyleyeyim…

Haksız da değiller çünkü kayısı çekirdeği sadece 2019 yılında 8 bin 120 ton ihraç edilmiş ve karşılığında da yaklaşık 18 milyon dolar ihracat katkısı sağlanmış.

Gerçek böyle iken, Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından hazırlanan “güvenli bitki listesinde” kayısı çekirdeğinin olmaması gerçekten anlaşılabilir bir durum değil.

Bu arada son günlerde başımızın belası olan koronavirüs ve kayısı çekirdeği ile ilgili çok kritik bir bilgi de paylaşacağım…

Güvenilir olduğu bizim Tarım Bakanlığı tarafından kavranamamış olabilir ama virüsün ilk çıktığı ülke olan ve büyük mücadele gösteren Çinli bilim insanları ve hatta devleti tarafından kayısı çekirdeğinin önemi büyük!

Koronavirüsle tedavide kullanılan bitkilerden birisi kayısı çekirdeği…

Sırf meselenin daha iyi anlaşılması adına bu konuda yazılmış birkaç makaleyi dikkatlere sunmak istiyorum…

 

Mesela www.eclecticschoolofherbalmedicine.com adlı internet sitesinde “COVID-19 -Bir bitki uzmanının koronavirüsün ortaya çıkışı ile ilgili düşünceleri” başlıklı yazıda aynen şu ifadelere yer veriliyor kayısı çekirdeği ile ilgili:

“(Xing Ren), öksürük ve hırıltıyı gidermek için ek geleneksel endikasyona sahiptir ve şu anda Çin'de COVID-19 için kullanılmakta olan TCM formüllerinde bulunan bitkilerden biridir. Kayısı tohumları geleneksel olarak hem sıcak hem de soğuk doku durumlarının neden olduğu öksürüğü ve hırıltıyı durdurmak için kullanıldı. Enerjik etkisi, nem ve balgamı dağıtan ve solunum ve peristalsisin ritmik aşağı hareketini geri yükleyen akciğerler ve kalın bağırsaklar üzerinde azalan bir etki olarak tanımlanır. Solunum şikayetleri için TCM'de geleneksel olarak endike olmasa da, kenevir tohumları (Huo Ma Ren) ve şeftali çekirdekleri (Tao Ren), TCM'deki akciğerlerin azalan etkisine yardımcı olduğu düşünülen kalın bağırsakta enerjik inen etkiye sahiptir. Kayısı çekirdeği siyanojenik glikozitler içerir, yüksek dozajlarda toksiktir. Çocuklarda 10-20 çekirdek ve yetişkinlerde 40-50 çekirdek tüketiminin toksik etkileri olduğu gösterilmiştir (bu miktar geleneksel 3-9 gram dozajın çok üzerindedir).
Ayrıca, geleneksel kayısı çekirdeğinin hazırlanması, potansiyel olarak zararlı siyanojenik glikozitlerin miktarını büyük ölçüde azaltan kaynatma yoluyla yapılır. Pişmemiş kayısı çekirdeğinin tüketilmesini önermemize rağmen, geleneksel olarak önerilen
dozajda kısa süreli kayısı çekirdeği kaynatma kullanımının herhangi bir toksik etkisi olduğu gösterilmemiştir!”

www.activeherb.com adlı sitede de; “Çin'de COVID-19 Hastalarını Başarılı Bir Şekilde Tedavi Eden Resmi TCM Formülü” başlıklı yazıda Çin devlet onaylı COVID-19 resmi formülündeki 21 bitkiden birisi olarak kayısı çekirdeği gösteriliyor.

www.scmp.com internet sitesindeki; “Pekin, faydaları konusunda sorulara rağmen geleneksel Çin tıbbını koronavirüs tedavisi olarak zorluyor” konulu makalede de şu ifadeler yer alıyor kayısı çekirdeği ile alakalı:

“Geleneksel Çin Tıbbı, geleneksel tedaviler alan hastaların yüzde 90'ından fazlasının Covid-19 için bir tedavi olarak tanıtılıyor. Birçok bilim insanının yararları konusunda şüpheleri olsa da, geleneksel tıp resmi desteğe sahip ve bu tıp Başkan Xi Jinping tarafından da onaylanıyor. Salgın sırasında onbinlerce hastayı tedaviye çalışıldı geleneksel tıp ile…”

Bu arada 13. yüzyıldan beri solunumsal şikayetleri tedavi etmek için kullanılan efedra ve poria, böğürtlen zambak, kayısı çekirdeği ile karıştırılan özel bir çorbanın tedaviye yardımcı olduğu da ifade ediliyor makalede…

Özetle değerli okurlarım…

Hem endüstriyel olarak hem de geleneksel tıpta tüm dünyada kabul görmüş kayısı çekirdeği maalesef bizim ülkemizde devletin resmi listesinde bile yer alamıyor…

Bu konu ile alakalı Malatyalı bazı üreticiler listenin yeniden düzenlenmesi ve kayısı çekirdeğinin de eklenmesi için epeyce bir çaba sarfetmişler ancak dertlerini kimseye anlatamadıkları için bir arpa boyu yol elde edememişler…

Bunu öğrenince bir de ben şansımı denemek istedim ve Tarım ve Orman Bakanımız Bekir Pakdemirli’ye bir de bizzat kendim; “Bakanlığınız tarafından hazırlanan listeye göre dul avrat otu güvenilir de neden kayısı çekirdeği değil Sayın Bakan?” diye sormak istedim…

Yanıtını merakla bekliyorum…

 

Bakmadan Geçme