• Haberler
  • Eğitim
  • Prof. Dr. Kızılay: 'KBB Ameliyathanesi Teknoloji Üssü Haline Geldi!'

Prof. Dr. Kızılay: 'KBB Ameliyathanesi Teknoloji Üssü Haline Geldi!'

İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Cerrahi Tıp Bilimleri, Kulak Burun ve Boğaz (KBB) Hastalıkları Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Kızılay

İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Cerrahi Tıp Bilimleri, Kulak Burun ve Boğaz (KBB) Hastalıkları Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Kızılay kulak burun ve boğaz ameliyathanesinin bir teknoloji üssü haline geldiğini söyledi.

Turgut Özal Tıp Merkezi’nin (TÖTM), kulak burun ve boğaz alanında ki altyapısıyla ilgili bilgi veren Prof. Dr. Ahmet Kızılay, TÖTM Kulak Burun ve Boğaz Kliniği’nin Türkiye’nin en iyi kliniklerinden birisi olduğunun altını çizerek şunları söyledi: “Hem kulak, burun ve boğaz alanında en zor en karmaşık ameliyatların yapıldığı bir klinik, hem de kulak burun boğazın üç alanında ileri laboratuvarlar ve rehabilitasyon hizmetleri veriyoruz. Bunlar; işitme denge ve konuşma terapisi laboratuvarımız. İşitme laboratuvarlarımız ve merkezimiz Türkiye’nin en iyi merkezlerindendir. Bizim kliniğimizde denge ve işitme ünitelerimiz ve konuşma terapisi ünitemiz var. Bu ünitemizde ki çalışmalar, ekipmanlar, laboratuvarımız ve buradaki hasta hizmeti Türkiye’de çok az merkezde verilen bir hizmettir. Dolayısıyla Kulak Burun Boğaz Kliniği ve kapsadığı diğer ilgili bölümler Türkiye’nin en iyilerindendir.”

Ses tellerine yönelik ameliyatlarla ilgili bilgi veren Prof. Dr. Kızılay, hastaya konulan tanıya göre bu alandaki tüm ameliyatların TÖTM’de yapıldığını, ancak ameliyatsız çözümlerin de olduğuna dikkat çekti. Ses kısıklığının önemli bir bulgu olduğunu ve ses kısıklığı durumunda doktora gidilmesi gerektiğini hatırlatan Kızılay, ses kısıklığının çoğunlukla çabuk geçen ve çok ağır yoğun tedaviler gerektirmeyen nedenlerden ortaya çıkmasına rağmen bazen de çok önemli hastalıklara bağlı ses kısıklığının olabileceğini belirtti. Prof. Dr. Kızılay “Viral enfeksiyon var. Gırtlağa ‘larinks’ diyoruz. Gırtlağı etkiler, ses kısıklığı yapar ama hiçbir ilaç kullanmadan, sesi dinlendirerek ve bol su içerek kendiliğinden düzelir.” dedi. Doktor müdahalesini gerektiren ses kısıklığı rahatsızlığıyla ilgili de bilgi veren Kızılay, bir ya da iki haftadan uzun süren ses kısıklığı durumlarında kulak, burun ve boğaz uzmanına başvurulması ve hastaya endoskopik müdahale yapılarak gırtlağının incelenmesi gerektiğini dile getirdi. Uzun süren ses kısıklığının altında iyi huylu gırtlak hastalıklarının olabileceği gibi gırtlak kanseri riskinin de olabileceğinin altını çizen Ahmet Kızılay, sigara içen bir insanda ses kısıklığının olmasının iyiye alamet olmadığını kaydetti.

“Kalıcı Ses Teli Felcinde Ameliyat Yöntemini Uygularız!”

Ses teli felciyle ilgili de bilgi veren Prof. Dr. Kızılay, ses teli felcinin nörolojik sinirsel hadiseler ya da sinirleri etkileyen hastalıklar gibi birçok nedenden oluşabildiğini belirterek şu ifadeleri kullandı: “Bazen tiroit ameliyatları, paratiroit gibi ameliyat sonrası ameliyata bağlı felç oluşabilir. Gırtlak hastalıklarından da felç oluşabilir. Kanserlerde oluşabilir. Her birinin tedavisi yaklaşımı farklıdır ama öncelikle endoskopik muayeneyle, kamerayla ses tellerinin hareketlerinin ve yapısının tespit edilmesi, tanısının konulması gerekir. Sonra ses teli felcinin geçici olup olmadığına karar verilir. 6 aydan uzun sürenlere kalıcı, 6 aydan kısa sürenlere ise geçici gözüyle bakarız. Geçici olması durumunda hastaya bazı önerilerde ve basit müdahalelerde bulunuruz. Kalıcı ses teli felcinde ise ameliyat yöntemlerimizi kullanırız.”

Ses teli felcinin tedavisinde; hastanın rahat nefes alıp vermesini sağlama ve iletişimini rahat sağlayabileceği bir sese sahip olmasını temin etme gibi amaçlarının olduğunu belirten Kızılay, felçlerin bir kısmının tek taraflı, diğer kısımlarının ise iki taraflı olabileceğine değindi. Bu felç türlerindeki müdahalelerin farklı olduğuna dikkat çeken Kızılay, sesin birinci aşamasının akciğerlerde başladığını, daha sonrasında ise nefes borusundan gırtlağa hava pompalandığını, gırtlakta ses tellerinin titreştiğini, titreşen havanın gırtlaktan yukarıya doğru yutak ve burun arkasından geniz bölgesine doğru sesin püskürtülmesi sonucunda sesin oluştuğunu ifade etti. Herkesin kendine özgü sahip olduğu sesin bu yollardan geçerek oluştuğunu belirten Kızılay, bütün bu alanlarda oluşabilecek hastalık ve patolojilerin sesi etkilediğini kaydetti.

Cerrahinin soğuk ve sıcak cerrahi şeklinde ayrıldığını dile getiren Prof. Dr. Ahmet Kızılay, lazerin sıcak cerrahide kullanıldığını, soğuk cerrahinin ise ameliyat olduğunu söyledi. Her iki yöntemin de birbirinden üstünlüğünün olmadığını ifade eden Kızılay, hastanın durumu, kliniğin imkânları, cerrahinin deneyimi ya da teknolojinin getirdiği yeni imkanlar, kliniğin kapasitesinin tedavi yöntemini seçmekte belirleyici olabileceği kaydetti.

“Düzensiz Beslenme Reflüyü Kolaylaştırıyor!”

Boğaz reflüsünün belirtileri ve tedavi yöntemleriyle ilgili bilgi veren Kızılay “Reflüde ses hastalığı, ses bozukluğu yapan ana hastalıklardan biridir. Öksürük ve ses kısıklığı yapar, seste kabalaşma çatallanma oluşturabilir. Reflü, günümüzde her geçen yıl daha da artıyor çünkü tüketilen gıda ve içeceklerin bir kısmı ile düzensiz beslenme reflüyü kolaylaştırıyor. Reflüyle ilgili bulgular nedeniyle hasta, daha çok iç hastalıkları ve gastroenterolojiye gider. Hasta, bize daha çok ses kısıklığı ve öksürük nedenleriyle gelir ve kendisinin reflü olduğunu bilmez. Biz muayenemizde reflüyü düşünürüz ve tanı koyarız. Reflüyle ilgili öksürük, ses kısıklığı, ağza acı su gelmesi gibi kulak burun boğaz bölgesini ilgilendiren şikâyetleri ilaçla büyük ölçüde tedavi ederiz.” ifadelerini kullandı.

Bademciğin kulak burun ve boğazın ana konularından birisi olduğunu ve bademcik enfeksiyonunun en çok çocuklarda görülmesine rağmen çok azına ameliyat önerdiklerini belirten Kızılay, bademcik enfeksiyonunun çocuklarda erişkinlerden iki kat daha fazla görüldüğünü, erişkinlerde ise en çok hastalığın kulak burun ve boğaz bölgesinde görülen hastalıklar ve enfeksiyonların olduğunu söyledi. Bademcik enfeksiyonunda ameliyatın en son tedavi yöntemi olduğunu, öncesinde hastanın takip edilip gerekiyorsa ilaç tedavisinin uygulandığını kaydeden Prof. Dr. Ahmet Kızılay, bademcik enfeksiyonu olan hastaların çoğunun viral nedenlerle olduğunun 5 hastadan birinin ancak antibiyotik gerektirdiğini dördünde ise antibiyotik gerekmediğinin, bunların antibiyotiksiz takip edildiğinin altını çizdi.

Antibiyotik tedavisinden sonra takip edilen hasta, yılda altı defa enfeksiyon geçiriyorsa ve 3 yıl boyunca arka arkaya bademcik enfeksiyonu devam ettiği takdirde çok ilerleyen aşamada ameliyatı gündemlerine aldıklarını dile getiren Kızılay, erişkinlerde durumun daha farklı olduğunu belirterek şunları söyledi: “Bademcik ameliyatı kararı verirken hastanın seyrine bakarız. Bir de uyku apnesi hastaları vardır. Bademcik çok büyük olunca o hastalarda uyku da nefes durması olabilir. Bunlarda daha çabuk ve hızlı ameliyat kararı veririz. Bademcik ameliyatları bu açıdan kulak burun ve boğazın en çok yaptığı ameliyat grubu içerisinde yer alır ama hasta açısından bakarsak da ameliyat ihtimali öyle hemen söylenecek bir ihtimal değildir.”

Baş boyun kanserlerinde erken teşhisin önemine dikkat çeken Kızılay, farkındalığı artırmanın en önemli yolunun tütün ve tütün ürünleriyle mücadelenin olduğunu ifade etti. Kanserin erken teşhisinde tedavideki başarının yüzde yüze yakın olduğunu belirten Kızılay “Kanserleri birinci evrede yakalarsak, hasta da tam uyum sağlarsa, doktorda kanser konusunda yeteri kadar tecrübeli ise başarı oranı çok yüksektir. İlerleyen aşamalarda ise doktor ne kadar tecrübeli ve konunun uzmanı olursa olsun başarı düşer. Ayrıca erken teşhiste hasta sigara içiyorsa muhakkak sigarayı bırakması gerekir. Bazı baş boyun kanserlerinde alkol de artırıcı etkiye sahiptir. Alkol ve sigarayı bırakması gerekir.” dedi.

“Robotik Teknolojiler Ameliyatta Daha Çok Kullanılacak!”

Robotik cerrahinin kulak burun ve boğazın özellikle de boğaz ameliyatlarında ve kanser ameliyatlarının bir kısmında dünyada başarıyla kullanıldığını ancak kulak ameliyatlarında, sinüs ameliyatlarında robotik cerrahinin henüz kullanılmadığını belirten Kızılay, gelecekte robotik cerrahinin daha çok kullanılacağını söyledi. Prof. Dr. Kızılay, yapay zekâ, bilişim ve görüntü teknolojilerindeki gelişmelerin ve 3 boyutlu ameliyatların robot tarafından başarıyla yapılmasının her cerrahide robotik teknolojinin başarıyla kullanılabileceğini gösterdiğini dile getirerek “Gelecekte robotik teknolojiler, ameliyatlarda çok daha fazla kullanılacak.” dedi.

Kulak burun ve boğaz ameliyatlarında en çok kullandıkları teknolojik cihazların, görüntüyü aktarıp kaliteyi yükselten ve 3 boyutlu görüntü sağlayan endoskopların olduğunu söyleyen Kızılay, ameliyatta mikroskop, radyo frekans, lazer, robot gibi ileri teknolojilerin kullanıldığını ifade etti. Yaptıkları ameliyatların teknoloji üssü haline geldiğinden bahseden Prof. Dr. Kızılay “Mikroskopla ve bazı endoskopik ekipmanlarımızla ameliyat sahasını biz 40-50 kez büyüterek ameliyat yapıyoruz. Tüm vücudu ele alırsak en küçük ameliyat kulak burun ve boğaz bölgesi ameliyatlarıdır. Özellikle de kulak ameliyatlarıdır. Dünyada ilk ameliyat mikroskobu, kulak ameliyatlarında kullanılmış, daha sonra diğer alanlara taşınmıştır. Bu yüzden de kulak burun ve boğaz ameliyathanesi bir teknoloji üssü gibidir. Orada; yüksek büyütmeli mikroskop, ameliyat mikroskobu, endoskopi setti hazır olur ve farklı hastalarda kullanılır. Bazen aynı hasta da birden çok modaliteyi de kullanırız. Hemen hemen tıpta kullanılan illeri cihazların hepsini kulak burun boğazda da kullanıyoruz.” şeklinde konuşmasını sürdürdü.

Ameliyat sonrasındaki iyileşme sürecini hızlandırmak amacıyla hastalara tavsiyelerde bulunan Kızılay, bu süreçte hastaların yüksek proteinli beslenmesinin, hareket etmesinin ve moralini yüksek tutmasının yara iyileşmelerini hızlandırdığını kaydetti. Kızılay, genç kulak burun ve boğaz uzmanlarına veya bu alanda uzmanlaşmak isteyen öğrencilere ise şu tavsiyeler de bulundu: “Kulak burun ve boğaz alanı, hastası hiçbir zaman eksilmeyen, muayenesi çok didaktik olan bir tıp alanıdır. Elimizdeki alet ve ekipman ile görerek muayene ediyoruz, görüyoruz, tanıyı koyuyoruz. Tıp öğrencilerine mezuniyetlerinden sonra ihtisas için gönül rahatlığıyla tavsiye etiğim bir alan.” İnsanların en çok karşılaştıkları hastalıkların başında kulak, burun ve boğazla ilgili hastalıkların geldiğini belirten Prof. Dr. Ahmet Kızılay, öğrencilerin doktorluk hayatlarında da bu şikâyetlerle gelen hastalarla çok karşılaşacaklarından bu alana ayrı bir önem vermeleri gerektiğini dile getirerek sözlerini sonlandırdı.

Haber: Rohat Kalayci

 

Bakmadan Geçme