Narenciyede hasat zamanı
'Narenciyede 4,3 milyon tonluk üretimin 1,7 milyon tonu, 880 milyon dolarlık döviz karşılığında ihraç ediliyor'
Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, hasadı yapılan narenciye ile ilgili olarak, “narenciyede 4,3 milyon tonluk üretimin 1,7 milyon tonu, 880 milyon dolarlık döviz karşılığında ihraç ediliyor. Üretimin korunması ihracata bağlıdır. İhracatın devam için ihracat iadeleri zamanında, sezon başında ve yeterli miktarda verilmeli, peşin olarak ödenmelidir” dedi.
Bayraktar, yaptığı açıklamada, portakal, mandalina, limon, greyfurt ve turunç gibi türlerden oluşan narenciye grubunda Türkiye’nin 4,3 milyon tonluk üretimi ve dünya üretimindeki yüzde 2,7 payıyla ve Çin, Brezilya, Hindistan, ABD, Meksika, İspanya, Mısır’ın ardından 8’nci sırada yer aldığını belirtti. Şemsi Bayraktar, narenciyenin yüzde 26,6’sının Adana, yüzde 24,5’inin Mersin, yüzde 21,1’inin Hatay, yüzde 13,9’unun Antalya, yüzde 7,4’ünün Muğla, yüzde 3,3’ünün İzmir, yüzde 2’sinin Aydın’da üretildiği bilgisini verdi.
Narenciyenin taze tüketiminin yanı sıra meyve suyu, konsantre, reçel, marmelat olarak çeşitli ürünlere işlenebildiği gibi kabuklarından da esans elde edilebildiğine dikkati çeken Bayraktar, “narenciye içerdiği organik asitler ve vitaminler (C ve B) bakımından zengin bir besindir. Özellikle kışa girmeye hazırlandığımız bu dönemlerde vücut direncinin artırılmasında büyük rol oynamaktadır” dedi.
-“Narenciye üretimi 2007-2016 döneminde yüzde 43,6 arttı”-
2007-2016 döneminde narenciye üretiminin yüzde 43,6 arttığını bildiren Bayraktar, şunları kaydetti:
“Narenciye üretimimiz, tüketimimizin yüzde 63,6 üzerindedir. 4,3 milyon tonluk üretimin 1,7 milyon tonunu ihraç ediyor ve 880 milyon dolarlık döviz geliri elde ediyoruz. 3,6 milyon tonluk yaş meyve sebze ihracatımızın yüzde 46,8’i narenciyeden oluşuyor. Narenciye ihracatımızın yüzde 29’u Rusya, yüzde 25’i Irak, yüzde 11’i Ukrayna, yüzde 6’sı Suudi Arabistan, yüzde 4’ü Romanya’ya yapılmaktadır. İhracatımızın dörtte üçünün 5 ülkeye yapılması, Rusya ve Irak’ın ihracatın yüzde 54’ünü karşılaması önemli bir sorundur. Belli pazarlara bağlı ihracatın riskli olduğu açıktır. Nitekim, Rusya’nın 2016 yılı Ocak ayından itibaren portakal ve mandalinaya koyduğu ambargo, pazar çeşitlemesinin ne denli önemli olduğunu göstermiştir.
-“Üretimin yaklaşık yüzde 40’ı ihracata gidiyor”-
Narenciyede üretimin yaklaşık yüzde 40’ı ihracata gitmektedir. Üretimin korunması ihracata bağlıdır. İhracatın devam için ihracat iadeleri zamanında, yeterli miktarda verilmelidir. İhracat iadeleri doğrudan üreticilerimize verilmemekle birlikte, piyasaya etkileri bakımından üreticilerimiz için oldukça önemlidir. Narenciye ihracatında verilen teşvik primleri olan ihracat iadeleri, ülkemizin ihracatta diğer ülkelerle rekabet edebilmesi, iç piyasada fiyat istikrarının sağlanması, üreticinin hak ettiği geliri elde edebilmesi bakımından hayatidir. İhracat iadelerinin amacına ulaşabilmesi, ihracatçının önünü görebilmesi ve ihracatın gelişmesi için zamanında verilmesinin yanında, yeterli miktarda verilmesi de büyük önem taşımaktadır. Sektörün önünü görebilmesi bakımından ihracat iadeleri sezon başında açıklanmalıdır. Ödemeler de peşin olarak yapılmalıdır.”
-Yapılması gerekenler-
Bayraktar, üreticilerin narenciye üretiminden gereği gibi istifade edilebilmesi ve sektörün daha da ileriye gitmesi bakımından yapılması gerekenleri de şöyle sıraladı:
“İhracat iadeleri zamanında, sezon başında ve yeterli miktarda verilmeli, peşin olarak ödenmelidir.
Tanıtım faaliyetleriyle iç tüketim artırılmalıdır.
Dış pazarda rekabet gücümüzün artırılması ve üreticilerimizin rekabet edebilmesi için maliyetler düşürülmelidir.
Desteklenen gübre, mazot gibi üretim girdilerinin yanı sıra, ilaçlama, depolama, ambalajlama, nakliye gibi unsurlara da destek verilmelidir.
Marka oluşturulmalı, yeni pazarlar bulunarak ihracat artırılmalıdır.
Üretimden pazarlamaya kadar olan bütün aşamalarda eğitim ve yayım faaliyetlerine ağırlık verilmelidir.
Araştırma ve geliştirme faaliyetlerine ağırlık verilerek pazar talebine uygun çeşitler geliştirilmeli, yapılan çalışmalara devam edilmelidir.
Ürün ve kalite kaybı olmaksızın daha uzun sürede ürün arzının sağlanması, üreticinin kayba uğramaması bakımından depolamaya özel önem verilmeli, soğuk hava depoları artırılmalıdır.
Üreticilerimizin pazarlama problemlerinin çözümü bakımından, üretici birlikleri finansman bakımından güçlendirilerek daha aktif hale gelmeleri sağlanmalıdır.
Bu üretim dalından menfaat elde eden tüm taraflar arasında işbirliği ve koordinasyona önem verilmelidir.”