- Haberler
- Kültür-Sanat
- Mutluluk Ve Başarının Sırları
Mutluluk Ve Başarının Sırları
Araştırmacı Yazar Hüeyin Topuz'un 'Mutluluk Ve Başarının Sırları' adlı kitabı okurlarıyla buluştu. Topuz'un kitabı sosyal paylaşım sayfalarında da okuyucu gözüyle şu görüşler yer aldı. 'Mutluluk ve Başarının Sırları' kitabını tanıyıp okumam facebook yol
Araştırmacı Yazar Hüeyin Topuz'un "Mutluluk Ve Başarının Sırları" adlı kitabı okurlarıyla buluştu. Topuz'un kitabı sosyal paylaşım sayfalarında da okuyucu gözüyle şu görüşler yer aldı. “Mutluluk ve Başarının Sırları” kitabını tanıyıp okumam facebook yoluyla olmuştu. Facebookta 57. 000 küsur abonelik dinî bir sayfa mevcuttu. Ben de o sayfanın abonesiydim. Paylaşımlarından çok büyük zevk alıyor ve istifade ediyordum... O dinî sayfanın Araştırmacı Yazar Hüseyin Topuz Hoca’ma ait olduğunu öğrendim. Kendisine facebook arkadaşlığı teklifinde bulundum. Sağ olsunlar beni kabul ettiler. Ve özel mesajla kendisine teşekkür edip araştırmalarının ne olduğunu sordum. O da: “75 adet kitap dosyası bulunduğunu, yayına hazırlamak için düzenlemekte olduğunu” söyledi. Ben konuşmamızı sürdürmek istiyordum, fakat Muhterem Hüseyin Hoca’m: “Yazarlar konuşmayı değil yazmayı severler, istersem yayınlanmayan bir kitap kimseye gönderilmez” ancak e-postama düzenlenmiş bir kitabını gönderebileceğini onu okumamla kendisiyle konuşmuş gibi olacağımı ifade etti. Ben de edebiyat öğretmeni olduğumu hatta master yaptığımı ve bana bir kitabını gönderme zahmetine katlanırsa okuyup, istifade edip kendisine minnettar olacağımı söyledim. Ummadığım bir gün hakikaten “Mutluluk ve Başarının Sırları” birinci kitabını gönderdi. Ben o kitaba üstünkörü bir göz atıp kendisine eleştiri mesajı yolladım. Hüseyin Hoca’mın cevabı ise şöyle oldu: “Muhtereme Hoca Hanım, sizi kırmamaya çok gayret göstererek Hoca Hanım deyip saygımı ifade ediyorum. Bazı insanlar dinlemezler konuşurlar, bazıları da okumazlar bakar’lar. Siz de okur değil bakar’mışsınız. Çünkü ben özellikle size yayınlanmayan ve kimseye göndermediğim kitabımı gönderdim. Ben sizin yerinize olsaydım o kitabı “Mutluluk ve Başarının Sırları” değil de “Öğrencinin Ders Notları” kabul ederek okurdum. Çünkü herkes ilmiyle bakıp okur, siz de öğretmen olduğunuz için o gözle bakıp okumanız lazım gelirdi.” cevabını verdi. Vay sen misin bana öyle ifade kullanan, bir hafta öfkeyle dopdoluydum. Çünkü yazdığını anlayacak kadar ilmim vardı. Adam “bakar” derken beni sığır yerine koymaktaydı. Demek istiyordu ki, siz okur değil bakar’mışsınız. Yani, siz insan değil sığırmışsınız. Çünkü Arapça bakar kelimesi Türkçemizde sığır demektir. Hoca’m edebi bir ifade ile beni kibarca sığır yerine koymaktaydı. Tabii ki, bunu da herkes anlayamazdı. Bir hafta sonunda öfkem geçti, kendime dedim ki, Hatice sen o kitabı okumadan adamı eleştirdin. Adam sana hiç cevap vermeyebilirdi ve sayfa arkadaşlığından da atabilirdi. Niye olumsuz düşünüyorsun? Sen, o yazarın sözünü “sığır olma, okur ol” anla ve oku bakalım dediği gibi Öğrencinin Ders Notlarının yanlışlarını bulabilecek misin? dedim ve okumaya başladım. Hayret ben bu yaşıma kadar temel olarak okumadığım kitap kalmadı desem yalan olmaz, fakat benim okuduklarım Muhterem Hüseyin Hoca’mın yanında nokta bile değilmiş... Çünkü tez çalışmamda bir yerde ait, bir yerde dair, bir yerde ilişkin ve buna benzer kelimeler kullanmıştım. Danışman Hoca’m Hatice Hanım bu şekil tez yazılmaz, başta ait kullanıyorsanız sürekli ait kullanacaksınız demişti... Bu ölçüyü bildiğimden Muhterem Hüseyin Hoca’m adeta kitabında tez kuralları uygulamıştı. Kendine has bir üslubuyla öğrencilere tez kurallarını ders vermişti. Kitabına çok iyi dikkat ettim, diğer yazarlardan ayrı kendine has bir üslubu vardı. Ait, ilişkin, dair kelimeleri yerine sürekli özgü kelimesini kullanmıştı. Durum yerine sürekli konum kullanmıştı, sanki kitap değil master teziydi. Edebiyatım çok iyidir, hatta pek çok şiirlerimde vardır. Edebiyat Tarihinde meşhur Kütahyalı Şair Şeyhi vardır. Ben de büyük şair olmak istiyordum. Edebiyat hocama, “Bu zatı Şair Şeyhi yapan özellik nedir?” diye sorduğumda, bana: “Şiirde uyak olur ama düz yazı da uyak olur mu?” diye sordu. Ben de mümkün değil cevabını verdim. O zaman: “Şair Şeyhi’nin düz yazılarını bir incele bakalım cümle sonlarında uyaklar var mıdır?” Baktım ki hakikaten uyaklar vardır. Hayret ettim sanki ben onları hiç görmemişim. Ve ben de onun gibi uyaklı düz yazı yazmaya çok çalıştım bir türlü yazamadım ve imkânsızlığına karar verdim. Hoca’ma anlattığım da: “İşte Şair Şeyh’i Şairlerin Efendisi üstadı yapan bu özelliğidir,” dedi. Muhterem Araştırmacı Yazar Hüseyin TOPUZ Hoca’mın bu kitabında da aynı özellikteki uyaklar görünce hayretimi gizleyemedim. Kendisinden çok çok özür dileyip, bana bakar diye hitap etmesine hak verdim. Ve beni kırmamak için açıktan sığır demeyip edebi olarak bakar demişti. Bu nedenle Edipler hakaretlerini de edebi olarak kullandıklarını öğrendim. Hatta “Bir şeyi bilmek önemli değil; onu gerek sosyal hayatta, gerekse kişisel hayatta uygulamak önemlidir” kuralından hareketle Hüseyin Hoca’mın bu kitabında ayetler, hadisler ve atasözlerinin gerçek hayatta nasıl uygulanacağını öğrenmiş oldum. Kitabının dini, ilmi, edebi ve sosyal olduğunu öğrenmiş oldum ve çok istifade edip hayatım değişti. Kendisine minnettarım. Hatta genel olarak her bir cümleyi ayet, hadîs mealleri ve evliya sözleriyle yazdığını anladım. Tabi ki bunu da ehlinin anlayacağını hatırlatırım. Bu kitabın değil Türkçeye dünya dillerine çevrilmesi gerekir. Çünkü geri kalmış ülkelerin insanları bu kitabı okurlarsa ilerlemelerine rehber olacaktır. İleri düzeydeki ülkelerin insanları okurlarsa manevi buhrandan kurtulmalarına kılavuz olacak inancındayım. Ayrıca 2–3 cilt eserlerini de okumayı sabırsızlıkla bekliyorum. Kendisine yayın hayatında başarılar dilerim. Hatice Ergün/ İstanbul Edebiyat Öğretmeni