Milli tekvandocu Sultan Can, 51 yaşında madalyalarına bir yenisini ekledi
Tekvando ile 10 yaşlarında tanışan ve çıktığı birçok müsabakadan dereceyle dönen milli sporcu Sultan Can, Erzurum'daki Türkiye Tekvando Poomsea Şampiyonası'nda 51-60 yaş kategorisinde altın madalya kazandı
AA) - Küçük yaşlarda başladığı spora tekvandonun "poomsea" kategorisinde devam eden 51 yaşındaki Sultan Can, ilerleyen yaşına rağmen hayatını hem sporcu hem de antrenör olarak sürdürüyor.
İstanbul Adliyesi'nden memur emeklisi olan ve henüz 10 yaşlarında sporla tanışan Can, daha sonra yaş kategorilerinde çıktığı birçok ulusal ve uluslararası müsabakada derece almayı başardı.
Bir çocuk annesi milli tekvandocu Can, aile, iş ve spor hayatında yaşadığı bütün zorluklara rağmen eşinin de desteğiyle gönül verdiği sporu yapmaya devam etti.
2018'de "4. dan" sahibi olan, antrenörlük kariyerinde ise geçtiğimiz yıl 3. kademeye ulaşan Can, farklı yaşlarda Avrupa'da Türkiye'yi temsil ederek dereceler elde etti.
Can, son olarak Erzurum'da Türkiye Tekvando Federasyonu tarafından 1-5 Ekim tarihlerinde düzenlenen Türkiye Tekvando Poomsea Şampiyonası'nda 51-60 yaş kategorisinde altın madalya kazandı.
Milli sporcu Sultan Can, AA muhabirine, çocuk yaşta spora başladığını, 31-40, 41-50 ve 51-60 yaş aralıklarında "poomsea" kategorisinde yarıştığını söyledi.
Birçok başarı kazandığını belirten Sultan Can, "Her dalda derecelerim var. Bunlara bağlı olarak Avrupa ve dünyada ülkemizi başarılı bir şekilde temsil ettim." dedi.
Çalışırken spora devam ettiğini anlatan Can, "İstanbul Adliyesi'nde 30 yıl memur olarak çalıştım. Bununla birlikte spora devam ettim. Kolay değildi ama güzel olan da zaten zoru başarmak. Çocuk olunca spora biraz ara vermek gerekiyordu ama eşim de teşvik etti. Aile bütünlüğü olmadan bu sporu yapabilmek mümkün değil. Adliye memuriyeti de kolay bir şey değil." diye konuştu.
- "Tekvandoya sevdamız var"
Çıktığı birçok müsabakada derece aldığını, bunun kendisi için mutluluk verici bir durum olduğunu anlatan milli tekvandocu, şöyle devam etti:
"Her şeyden önce Avrupa ve dünyada yarıştığımda ülkemizin bayrağını göklerde gördüğümüz zaman göğsümüzdeki gurur, gözümüzdeki yaş her şeye değer. Bu sporda sakatlıklar oluyor ama aldığımız madalyalar her şeye değer. Tekvandoya sevdamız var. Onun için her koşula göğüs gerdik. Burada 70 yaşında insanlar var, onlar da belki aynı zorlukları yaşadı ama bu sevda kanımıza işlemiş. Her zaman yanımda oldukları için aileme teşekkür ediyorum. Kızım klinik psikolog ve fazlasıyla duygusal. Yarışmaya her çıkacağımda, 'Anne sakatlanma, dikkat et.' diye bir sürü telkinde bulunuyor. Ancak dereceler gelince de ailecek çok mutlu oluyoruz."
Can, yetiştirdiği birçok sporcunun kendisini zinde tuttuğunu dile getirerek, "Arkadaşlarım, 'Artık 51 yaşında oldun, bırakmıyor musun?' diyor. Tabii ki hayır. Alt nesildeki çocuklarımızın enerjisi gerçekten bizi zinde ve genç tutuyor. Bunu bütün samimiyetimle söylüyorum. Hele onlarla yarışabilmek büyük mutluluk. Zaten uluslararası müsabakalarda onlarla omuz omuza olduğumuzda yaş ortadan kalkıyor. Ben antrenörlük de yapıyorum. Uluslararası yarışmalara katılan milli sporcularım var. Yani sporu gücümün yettiği kadar yapacağım."
Tekvandonun bir savunma sporu olduğunu hatırlatan Can, kadınların özellikle bu spora yönelmesi gerektiğini belirtirken, sözlerini şöyle tamamladı:
"Adliyede, Ailenin Korunması Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesi Bürosu'nda uzun yıllar çalıştım. Oradaki kadınların yaşadığı sıkıntıları birebir gördüm. Samimi olduklarımı spora yönlendirdim. Tekvando her zaman savunma sporudur. En azından kendilerini savunacak, öz güven verebilecek şekilde onları yönlendirebilirsek ne mutlu bize. Beraber çalıştıklarıma da faydam dokundu. Bazıları antrenörlük yapıyor, yani meslek edindiler. Onun da ayrı gururu var. Sporun insana verdiği mutluluk çok güzel bir duygu. Onun için kadınlarımız spor yapsın."