Meclisin Kolu Kanadı Kırılıyor
16 Nisan referandumuna 2 gün kala CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Malatya Milletvekili Veli AĞBABA 'Hayır' kampanyası çalışmalarına aralıksız devam ediyor. Bu kadar yoğun bir çalışma içerisinde AĞBABA gazetemize çok özel açıklamalarda bulundu. Bu açıklamal
16 Nisan referandumuna 2 gün kala CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Malatya Milletvekili Veli AĞBABA ‘Hayır’ kampanyası çalışmalarına aralıksız devam ediyor. Bu kadar yoğun bir çalışma içerisinde AĞBABA gazetemize çok özel açıklamalarda bulundu. Bu açıklamaları siz değerli okurlarımız için haber yaptık. MECLİSİN KOLU KANADI KIRILIYOR BU SİSTEMİN DÜNYADA EŞİ BENZERİ YOK REFERANDUM HAYIRLI OLSUN Referandum çalışmalarına Malatya’da aralıksız devam ettirdiniz. Önceki seçimlerle kıyasladığınız da nasıl bir atmosferle karşılaştınız? “Öncelikle 16 Nisanda gerçekleştirilecek referanduma seçim gözüyle bakmıyoruz. Bir referanduma gidiyoruz. Anayasa değişikliğini oyluyoruz. Bu nedenle parti meselesi olarak değil ülkenin geleceği olarak değerlendiriyoruz. Referandum sürecinin büyük kısmını Malatya’da geçirdim. Adıyaman, Adana, Diyarbakır, Elazığ, Erzincan gibi illerde de çalışmalara katıldım. Çok yoğun ilgi ile karşılaşıyoruz. Değişiklik paketinin ne getirdiğini yurttaşlarımızın bilmediğini gördük. Bu nedenle gittiğimiz yerlerde oldukça fazla soruyla karşılaştık. Değişikliğin neler getirip neler götürdüğünü anlattık.Neden Hayır dediğimizi somut gerçeklerle aktarmaya çalıştık. BÜTÇE YOK, SÖZLÜ SORU YOK,GENSORU YOK Peki değişiklik neler getirip neler götürüyor. ‘Meclisin kolu kanadı kırılıyor’ diyorsunuz.Neden böyle diyorsunuz? Gerçekten de yeni anayasa değişikliği ile meclisin kolu kanadı kırılıyor. Şöyle ki tüm parlamenter sistemlerde yasa yapma yetkisi meclislerdedir. Ama bu değişiklikle TBMM’nin yasa yapma tekeli elinden alınıyor. Meclis bütçe yapar. Artık bütçeyi başkan yapacak. Bakanlar meclisten çıkmadığı için sözlü soru soramayacağız. Gensoru yok. Güvenoyu yok. Yani meclisin yasama yetkisi, yürütmeyi denetleme yetkisi, bütçe yapma yetkisi elinden alınıyor. Kol kanat kırılmıyor mu? Böyle bir meclis işlevsiz, halkın sorunlarını çözmekte yetersiz kalacaktır. BAKANLAR HALKA HESAP VERMEYECEK Bakanlar Kurulu da meclisten çıkmayacak öyle mi? Aynen. Başkan kendi bakanlarını kendisi belirleyecek. Ve bu belirlediği kişiler milletvekillerinden seçilmeyecek. Dolayısıyla halk kimin bakan olacağını seçimlerden önce bilemeyecek. Şimdi AKP’liler bakanlar kurulu halk tarafından seçilecek diye reklam yapıyorlar. Tamamen kandırmaca. Bakanları başkan seçerken, bakanlar kurulunu halk nasıl seçsin? Böyle çelişkili şey olur mu? Bakanlar artık halka değil,kendisini seçen başkana hesap verecek. Yani icraat kurumlarıyla halkın arasındaki bağ tamamen koparılıyor. Örneğin Malatya’da yapımı yılan hikayesine dönen barajlarla ilgili artık orman ve su işleri bakanı gelip Malatyalılara hesap vermeyecek. Malatyalılar belki de bakanı hiç görmeyecekler.Bu sistem hayal bile edilmeyecek sorunları beraberinde getirecek. KAPI KOMŞUSU BAŞKAN YARDIMCISI OLABİLİR Başkan Yardımcısı olmak için herhangi bir kriter yok mu? İsteyen herkes başkan yardımcısı olabilir mi? Tek kriter var o da 18 yaşını bitirmiş olmak. Başka hiçbir kriter yok. Kamuda belli bir süre çalışmış olmak, üniversite mezunu olmak vb. hiçbir kriter yok. Ama sorunuzdan hareketle herkes başkan yardımcısı olur mu? İşte bu çok zor. Dünyadaki örneklerine bakıldığında başkan yardımcıları oğullar, damatlar, eşlerden oluşmuş. Çok uzağa gitmeye gerek yok. Daha 1 ay önce Azerbaycan lideri İlham Aliyev karısı Mihriban Aliyeva’yı başkan yardımcısı yaptı.Yani hiçbir seçime girmeden, hiç kimsenin tanımadığı, belki de başkanın kapı komşusu başkan yardımcısı olabilir. 5 yıl boyunca bu kişiye hiç kimse hiçbir şey yapamaz. Meclis görevden alamaz. Suç işlerse 400 milletvekilinin onayıyla yargılanır. Başkan yardımcılığı budur. TÜRKİYE 1 KİŞİYİ SEÇİYOR, O HRRKESİ SEÇİYOR Cumhurbaşkanına çok fazla yetki verildiği için mi bu sisteme karşısınız? Çok fazla yetki demeyelim. Ülke yönetimiyle ilgili hemen hemen tüm yetkiler bir kişide toplanıyor.Meclisteki partisinin milletvekillerini o seçiyor, bakanları o seçiyor. Bunlar yetmezmiş gibi HSYK’nın ve Anayasa Mahkemesi’nin neredeyse tüm üyelerini belirleyebiliyor. Yasama da, yürütme de , yargı da başkanın elinin altında. Düşünün ki, bakanları, yardımcılarını, valileri, kaymakamları ve üst düzey bürokratların tamamını atayabiliyor. Türkiye 1 kişiyi seçiyor, o herkesi seçiyor. PARTİLİ BAŞKAN NASIL TARAFSIZLIK YEMİNİ EDECEK? Partili cumhurbaşkanlığı nedir? Bizim şimdiki Anayasamıza göre cumhurbaşkanı seçilen kişilerin partileriyle ilişkileri kesilir.Çünkü cumhurbaşkanlığı tüm yurttaşlarına eşit, tarafsız yaklaşması gereken bir makamdır. Ama yeni düzenlemeyle bu tarafsızlık ortadan kaldırılıp cumhurbaşkanı parti başkanı da olabiliyor.Yani partisinin milletvekillerini, grup başkanvekillerini, il başkanlarını, ilçe başkanlarını başkan belirleyecek. Peki kendi partilisiyle, partisinden olmayan kişiye aynı tarafsızlıkla yaklaşabilir mi? Benim partime oy vermedin dediği kişiye eşit yaklaşması düşünülebilir mi? Cumhurbaşkanı yemini ederken tarafsız davranacağına dair namusu ve şerefi üzerine nasıl yemin edecek? BOLİVYA' DA 180 DARBE OLDU Peki partili Cumhurbaşkanlığı sistemi yeni darbelerin engellenmesinde etkili olur mu? Keşke hiç darbelerle karşılaşmasak. Ama yine ayakları yere basmayan bir iddia bu. Başkanlık sistemi nasıl darbeleri engelleyebilir? Dünya’da ki örneklere bakıldığında başkanlıkla yönetilen ülkelerin darbelerden başını kaldıramadığı görülüyor. Başkanlığın en yoğun ve uzun zamandır uygulandığı ülkeler özellikle Güney Amerika’da yer alan ülkeler.Bu ülkelerde başkanlık sisteminin darbeleri engelleyecek bir sistem olması şöyle dursun, sistemin uygulandığı Latin Amerika ülkelerinde geçmişte arka arkaya darbeler yaşandı.Latin Amerika ülkelerinden Bolivya bu duruma en iyi örneklerden biri.Başkanlıkla yönetilen ülke darbeler ülkesi olmuş.Siyasi hayat devamlı kesintiye uğramış. Şimdiye kadar 180 defa askeri darbe yaşayan Bolivya’da ondan fazla anayasa yapılmış ve seksen Cumhurbaşkanı görev yapmış. Yani başkanlıkla yönetilen ülkelerde darbelerin olmayacağını söylemek bu dünya gerçeklerini görmemek demektir. TERÖRÜ BİTİRECEĞİZ DEDİLER DE ELLERİNİ TUTAN MI OLDU? Evet diyenler ‘Anayasa değişikliği geçerse terör sona erecek’ diyorlar. Bu ne kadar gerçekçi? AKP İktidara geldiğinde terör neredeyse bitmek üzereydi. Peki şimdi hangi durumdayız? Önceden dağda çatışmalarda şehit verirdik. Şimdi şehir merkezlerinde askerimiz, polisimiz şehit düşüyor. Bir taraftan İŞİD, diğer taraftan PKK canlı bombalarla yüzlerce insanımızı katletti. Türkiye bir Ortadoğu ülkesi olarak anılmaya başladı. Türkiye tarihinde yaşamadığı kadar büyük katliamlarla karşılaştı. Tüm bunlar olurken bu ülkeyi tek başına AKP yönetiyordu. Terörü bitirmek için elinden tutan mı oldu? 15 yıldır bitmeyen, bitmek şöyle dursun artan terör, Evet çıkınca nasıl bitirilecek? Bir tek kişi çıkıp bunun mantıklı açıklamasını yapamaz. Referandumda oy almak için böyle hassas bir konunun kullanılmasını kabul etmiyoruz. CHP ASLA TERÖRLE YANYANA GÖSTERİLEMEZ Son dönemlerde CHP’yi terör örgütleriyle aynı karede göstermek isteyenler var. Hazır terörü konuşuyorken bu konuyla ilgili ne söyleyeceksiniz? CHP’yi terör örgütüyle yayana koymak kimsenin hakkı da değildir, haddi de değildir.Bunun bir algı operasyonu olduğunu düşünüyorum.AKP, geçmişte yaptığı yanlışlıkları gizlemek için kendi televizyonlarında, gazetelerinde bu tiyatroyu oynuyor. Oynatıyor. Üzgünüm ama bazı yerlerde bu tiyatro seyirci de buluyor. Düşünün ki genel başkanı PKK’nın suikastından son anda kurtulmuş bir partiyi PKK’yla bir arada göstermek istiyorlar. Bize bu soru sorulduğunda gerçekleri halkımıza anlatıyoruz. AKP iktidarında hayata geçirilen çözüm sürecini hatırlatıyorum. Oslo görüşmelerini, Öcalan’la devletin ve hükümetin görüşmelerini, Öcalan’ın mektubunun Diyarbakır’da Türkçe ve Kürtçe okunmasını, Kandil’de terör örgütü liderlerinin yaptığı basın açıklamasının TRT ve AA tarafından canlı yayınlandığını, Barzani’nin onur konuğu yapılmasını, Habur’da on binlerce kişinin karşılama törenine katıldığını ve daha pek çok unutturulmak istenen gerçekleri halkımıza anlatıyorum. Ve diyorum ki tüm bunları yapan CHP olsaydı eleştirilerinize hak verirdim. Ama AKP’nin yaptıklarını bizlere yüklemeyin. Onların PKK’yla yaptıkları anlaşma binlerce şehit vermemize sebep oldu.Bu gerçeklerden kimse kurtulamaz. DİKTATÖRÜ DİKTATÖR YAPAN VERİLEN YETKİLERDİR Peki halkın yüzde 51’inin oyunu alan kişi diktatör mü olur? diyorlar. Bu konuyla ilgili ne söyleyeceksiniz? Tek adamı tek adam, diktatörü diktatör yapan aldığı oy değil, kendisine verilen yetkilerdir.Bakın birkaç örnek vereyim; Hitler başkanlığa Almanya halkının büyük desteği ile %89 oy alarak seçildi.Suriye Başkanı Beşar Esad 2007’de %97 oy alarak yeniden seçildi. Kuzey Kore Başkanı 2014 seçimlerinde % 98 değil, % 99 değil, tam %100 oy aldı. Irak Başkanı Saddam Hüseyin 2002’de tüm Iraklıların firesiz %100 oyu ile seçildi.Peki sonuç? Sonuç halkın neredeyse tamamının oyunu alan bu kişiler ülkelerini demokratik şekilde mi yönettiler? Hayır. Ülkelerinin parçalanmalarına sebep oldular. Milyonlarca kişinin ölümlerine sebep oldular. Yani alınan oy çok fazla olduğu için bu ülkeler demokrasiyle yönetiliyor diyemeyiz. Başkanlıkla yönetilen ülkelerde kan, gözyaşı ve hüzün var. Mutsuz insan toplulukları var. 2010 DA BİZİ DİNLESELERDİ 15 TEMMUZ YAŞANMAZDI Sandıktan çıkan her sonuç her zaman doğru karar olmayabilir mi diyorsunuz ? Elbette. 2010 referandumu buna en iyi örnek. Bugün MHP, AKP’ye en büyük desteği veriyor. O gün Fetullah Gülen Hocaefendi dedikleri ve cemaati AKP’yi destekliyordu.Ölülerinizi bile mezardan çıkarıp oy kullandırın dediler, sonuçta hukuk Fetullah Gülen cemaatine teslim edildi. O hakimler savcılar da düşman ülkelerin bile yapamayacağı şeyi yapıp bizim Türk Silahlı Kuvvetlerimizi kumpas kurbanı yaptılar.Şimdi kime sorsanız o referandumda evet dediği için pişmandır. 15 Temmuz darbesinin kilit taşları 2010 referandumunda döşenmeye başlandı. O zaman da halkımızı uyarmıştık, bizi dinlemediler. Şimdi de uyarıyoruz. Bu kez 2010 dan çok daha vahim tablolarla karşılaşabiliriz. DEMOKRASİ KALMAYACAK Son olarak referandumla ilgili neler söyleyeceksiniz? Sizin aracılığınızla yurttaşlarımıza bir çağrı yapmak istiyorum. Kararınız evet de olsa hayır da olsa lütfen sandığa gidip demokratik hakkınızı kullanınız. Oyunuzu kullanırken, partinizi, sevdiğiniz lideri değil, çocuklarınızın ve ülkenizin geleceğini düşünün. Kısaca özetlemek gerekirse bu anayasa değişikliği kabul edilirse; Başkan kendini ve bakanlarını mahkemeye çıkarma girişiminde bulunan Meclis’i feshedebilecek. Rejim değişecek. Sadece adı Cumhuriyet olacak. Gerçekte krallık gibi her şey bir kişinin elinde olacak. Demokrasi kalmayacak. Hâkimler ve savcılar, Başkanın sözünden çıkamayacak. Başkan hak hukuk tanımaz, biriyse halkı koruyacak hiç kimse olmayacak. YATIRIM YAPMAYA KİMSE CESARET EDEMEZ Can ve mal güvenliğimiz kalmayacak.Tek adam karar verdiğinden dolayı ekonomide belirsizlik hâkim olacak. Kimse yatırım yapmaya cesaret edemeyecek. Ekonomi tek adamın keyfine göre vereceği kararlara kurban edilecek. Kriz, iflaslar, işsizlik ve yoksullukla birlikte çöküş gelecek. Asgari ücreti, fiyatları, maaşları, işçi memur alımlarını, dernek sendika kurulması ve kapatılmasını, her şeyi tek adam belirleyecek.Devlet ve toplum hayatında danışma, ortak akıl, uzlaşma gibi yöntemler olmayacak. Çatışma, kutuplaşma ve terör için en uygun zemin oluşacak. Çatışma ve terör artacak. Beş yılda bir sandığa gidip bir Başkan bir de onun partisinin çoğunlukta olduğu Meclisi seçeceksin. Bir dahaki seçime kadar sana kimse bir şey sormayacak. Seçtiğin milletvekili de Başkanı kontrol edemeyecek, senin hakkını koruyamayacak. CAMİYE, KIŞLAYA,ADLİYEYE SİYASET GİRECEK Başbakan olmayacak. Bakanlar sadece Başkana karşı sorumlu olacak, Meclis’e karşı sorumlu olmayacak. Milletvekillerini umursamayacak. Seçtiğin milletvekilleri bakanlardan ve bürokratlardan hizmet yapmasını isteyemeyecek, hesap soramayacak. Sana hizmet getiremeyecek. Camiye, kışlaya, adliyeye siyaset girecek. Buraların hepsi ‘Başkanın Partisine’ göre düzenlenecek.Devlet, parti devleti olacak.Başkan isterse devlet kurumlarını bölgelere ayırarak ülkenin bölünmesine neden olabilecek. Halkımızın sandığa giderken bu gerçekleri dikkate alarak oy vermelerini rica ediyorum. Çocuklarını Fransa, İngiltere, ABD, Japonya gibi ülkelerde mi yoksa Suriye, Libya, Mısır, İran, Kuzey Kore, Uganda gibi ülkelerde mi yaşamalarını istiyorlarsa ona göre oy versinler. 16 Nisan’da yapılacak referandumun Hayır’lı olmasını diliyorum” dedi. Haber& Foto: Erdal ÖZTÜRK