KÜRESELLEŞEN DÜNYA'NIN MAZLUM ÇOCUKLARI
Ey köhnemiş modern köleler! İyi belleyin. Lafım hepinize! Sık söylenen sözleri duymuş olmanız olasıdır. 'Çocuklar geleceğimizdir' naralarını kim duymadım diyebilir ki? Evet, elbette öyledir. Biz de onları ilmek ilmek bütüne doğru işleyen aileleriz. Ama ba
Ey köhnemiş modern köleler! İyi belleyin. Lafım hepinize! Sık söylenen sözleri duymuş olmanız olasıdır. "Çocuklar geleceğimizdir" naralarını kim duymadım diyebilir ki? Evet, elbette öyledir. Biz de onları ilmek ilmek bütüne doğru işleyen aileleriz. Ama bazılarımız ve hatta büyük çoğunluğumuz bu ilmekleri hep yanlış işler, tabir-i caizse kördüğüm yaparız. Ve körelen bir gelecekten her güzel şeyi de umarız. Nesil her bir vakayı alt üst ettiğinde, aslında çocuk bir enkaza dönüştüğünde bazı yanlışlarımızı fark ederiz. Birey değil canavar yetiştirdiğimizi de nefsimize kabul ettiremeyiz bir türlü. Zaten hep öyle olur. Ne yaramız varsa gocunmaz, sebepleri hep dışarıda ararız. Çocuklar birer rol-model olan anne ve babalarını örnek alırlar. Bazen bir çocuk görürsünüz metrobüste. Anneden azar üstüne azar işitmekte. Her dakika soru sorarsan olacağı da bu aslında! Anne başlar kaşları çatmaya ve son model cep telefonundan oyun açıp yavrusuna uzatır. Yeter ki sussun! Çocuk metrobüsten iner ve tatlı bir teyze tebessüm ederek kendisine bir şeker uzatır. Yine, anne sert bir üslupla, yabancıların ikram ettiği alınmaz diyerek çocuğun tebessümünü bastırır. Aradan daha nice saçma zaman geçer. Çocuk okul çağındadır ve anaokuluna gider. Anne çocuğa yemek yapar, elinde bilmem kaç inçlik tabletiyle oyalanan çocuğun ağzına tıkıştırır durur. Maksadı, bir an evvel çocuktan kurtulup misafirleri karşılamaktır. Misafir gelince çocuk odasına yollanır. Okuldan öğrendiği şarkıyı yoğurt kovasına vura vura mırıldanan çocuğa yine azar ifadeleri..! Üzerine bir de öğretmene şikayet edileceği tehdidi! Tabi çocuk tabletle oyuna devam eder. Günler, aylar, yıllar geçer. Çocuk büyür ve liseye girmek için sınava hazırlanır. Çok da çalışır fakat bir "komşu çocuğuna yenilmek" ona pahalıya mal olur. Çocuk şehrindeki en iyi ikinci liseye yerleşir fakat "neden birinci liseye yerleşemediği" yine gündem olur. Aynı anne sosyal medya hesabında oğlundan gururla bahseder! Bu çocuk hep çalışır, çok çalışır. Ailesi, arkadaşları vs ne kadar tanıdık ahbabı varsa hepsini ve en önemlisi de kendisini ihmal eder. İhmal ettirilir mi demeliydim? Yıllarca bastırılan duygular kalbinde adeta nasırlanınca, çocuk psikoloğa görünür ve kendisine adını telaffuz edemediğim ciddi bir hastalık tanısı konur. Sosyal olmak, merhametli olmak, erdemli olmak, iyi olmak ve hepsinden öte "adam" olmak adına çok çabalar. Bu psikolojisine rağmen liseyi başarı ile bitirir ve prestijli bir üniversiteye yerleşir. Her şey olabilmiş belki ama "kendi" olamamış ve haliyle mutsuzdur. Kendisini ifade edemediği için aptal yerine konmuş, yine de susmuştur. Susmaya alışmış! Pardon, alıştırılmış! O çok güzel hayalleri ve umutları olan çocuk, başkasının hayalinin ve umudunun ardında giderek ömür tüketmiş. Yaşamamış, enkaza dönüşmüş. Bence her çocuk iyidir! Hem de "olduğu" gibi iyidir. Komşunun oğlu gibi olmaması onun kötü olduğu anlamına gelmez, gelmemeli de. Harçlıkla ve "yediğin önünde..." tabirleriyle çocuk büyütülmez. Çocuk bu! Yarış atı değil! Onlara açlığı, sefaleti, merhameti... Bunlardan da öte "kendisi" olmayı öğretin..!