Kadına Yönelik Şiddete Hayır!

Kadına Yönelik Şiddete Hayır!

Birleşmiş Milletler’in 1999’daki kararı ile her yıl 25 Kasım tarihi “Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Dayanışma Günü” olarak ilan edilmiştir.
Kadına yönelik şiddetle mücadele, Türkiye’nin imzalamış olduğu uluslararası sözleşmeler ve Birleşmiş Milletler kararlarıyla da devletin öncelikli sorumluluklarından birisi olarak tanımlanmıştır.
Ancak ülkemizde, kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetleri her geçen gün artarak yükselmektedir.
Kadınlar ve kız çocukları, aile içinde sokakta, okulda ve iş hayatında, fiziksel, ekonomik, psikolojik ve cinsel şiddete maruz kalmakta, yaşanan şiddetin kız çocuklarının okuyamamasından, kadınların toplumsal hayata etkin katılamamalarına, istenmeyen evliliklere, sakatlıklardan ölümlere kadar çok kapsamlı sonuçları olmaktadır. Namus adına işlenen cinayetler bu şiddet türünün en ölümcül ve görünür biçimlerinden biridir.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası “kişinin dokunulmazlığı, maddi ve manevi varlığının tanımlandığı” 17. maddesi ile herkesin yaşam hakkını garanti altına almayı ve kimsenin “insan haysiyetiyle bağdaşmayan bir cezaya veya muameleye tabi tutulamayacağını” taahhüt eder. Kadına yönelik şiddet bu anayasal hakkın ihlali anlamına gelmekte ve bu ihlalin önlenmesi için devlete önemli sorumluluklar düşmektedir.
Ancak kadın cinayetleri katliam boyutuna ulaşmışken, devlet çıkardığı onca yasaya rağmen kadınların can güvenliğini sağlamada yetersiz kalmaktadır. Basında yer alan haberlere göre, 2019 yılında 302 kadın öldürüldü, 532 kadın şiddete uğradı. Öldürülen kadınların yüzde 64’ü kocası, eski kocası, sevgilisi tarafından öldürüldü. Yine şiddet uygulayan erkeklerin yüzde 53’ü koca, eski koca, sevgili…
Erkek şiddetinin giderek artmasında, siyasi iktidarın din ve ahlak adına sıkça kullandığı cinsiyetçi, sözde muhafazakâr söylemlerle kadını değersizleştirmesi, namus ve ahlak anlayışını salt kadına indirgemesi önemli etken olmuştur. Cinsiyetçi söylemler, ders kitaplarına kadar girmiştir.
Kadına yönelik şiddet böylesine korkunç boyutlara ulaşmışken AKP hükümeti, erkek egemen zihniyeti körüklemekte, cinsiyet ayrımcı politikalar, yasalar ve uygulamaları hayata geçirmekte, kadınların ekonomik özgürlüğünü hiçe sayarak erken yaşta evliliğe teşvik etmekte, kadını sadece çocuk doğurmakla yükümlü görmektedir.
Kadınların da erkekler gibi güven içinde, korkmadan, acı çekmeden, insanca yaşamaya hakkı vardır. Acı çekmek, tacize uğramak, öldürülmek kadınların kaderi olmamalıdır.  Eğitim-İş olarak AKP’nin kadın düşmanı politikalarına ve cinsiyetçi uygulamalarına karşı durmaya,  kadınların karşılaştıkları zorlukları dile getirmeye, birlikte yaşanılır ve daha eşit bir dünya kuruluncaya dek devam edeceğiz.
 
    Hatem DENKTAŞ
  Eğitim  İş Malatya Şube  Başkanı
 

Bakmadan Geçme