İstanbul Seçimlerinin İptali Hukuka Aykırı

CHP YEŞİLYURT BELEDİYE MECLİS ÜYESİ AV. TAYFUN ÇAKIR:

Her şey çok güzel olacak Ekrem abi diyen delikanlının söylediği gibi biz bütün Türkiye’nin her tarafında her şeyin çok güzel olacağına yürekten inanıyoruz. Çünkü bizim milletimiz bizim halkımız vicdanlı ve feraset sahibidir. Her zaman haksızlığa uğrayanın, hakkı ve emeği gasp edilenin yanında yer alır ve yer alacaktır” ifadelerini kullandı.

Cumhuriyet Halk Partisi Yeşilyurt Belediye meclis üyesi Av. Tayfun ÇAKIR, ekonomi, İstanbul seçimlerinin iptali, hukuk ve Yeşilyurt Belediyesinin çalışmaları üzerine gündeme dair açıklamalarda bulundu. Bu açıklamaları siz değerli okurlarımız için haber yaptık. 

Kendinizi Tanıtır mısınız?

Öncelikle hoş geldiniz, teşekkür ediyorum.  1982 Malatya doğumluyum. Eskişehir Anadolu Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunuyum. Stajımı Ankara Barosunda tamamladım ve yaklaşık 5 yıl kadar Ankara’da mesleki faaliyet yürüttüm. 8 yıldır Malatya da avukatlık mesleğimi icra etmekteyim. Bir süredir Cumhuriyet Halk Partisinde aktif üyelik dönemimden sonra bu son seçimlerde Yeşilyurt belediye meclis üyesi adayı oldum. 31 Mart seçimlerinde Cumhuriyet Halk Partisinden Yeşilyurt belediye meclis üyesi olarak seçildim. Bir yandan mesleki çalışmalarıma bir yandan siyasi çalışmalarıma devam ediyorum.

Hukukçu biri olarak sizce İstanbul Seçimlerinin iptal edilişi doğru ve hukuki bir karar mı Yoksa Siyasi bir karar mı?

Şimdi sondan söyleyeceğimi başta söyleyeyim. Doğrudan buna cevap vereyim. Bir kere çok açık bir şekilde siyasi bir karar, bunu bir hukukçu olarak çok net bir şekilde söyleyebilirim. Hukuken elle tutulabilir hiçbir tarafı yok. İstanbul seçimlerine yönelik ispatlanamayan haksız birtakım itirazların neticesinde, seçimi alnının akıyla alnının teriyle meşru bir şekilde kazanmış olan İstanbul büyükşehir belediye başkanımız sayın Ekrem İmamoğlu’ndan YSK’nın açık hukuka aykırı kararı ile belediye başkanlığı haksız bir şekilde elinden alındı. Bu karar kesinlikle siyasi bir karardır. Seçimde aynı zarf içerisinde dört tane oy kullanıldı. Muhtarlık, belediye meclisi, ilçe belediye başkanlığı ve büyükşehir belediye başkanlığı için oy kullanıldı. YSK ise bazı sandık başkanlarının kamu görevlisi olmadığından dolayı İstanbul seçimini iptal ettiğini ifade etti. Ancak sadece AKP’nin kaybettiği büyükşehir seçimi iptal edildi. Bu durum bile kararın ne kadar yanlış ve hukuka aykırı olduğunu ortaya koyuyor. Sadece büyükşehir seçimlerinin iptal edilmiş olması biz kaybettiğimiz seçimleri iptal ettireceğiz, kazandığımız yerlerde varsa bile bir yanlışlık sesimizi çıkarmayız anlayışının sonucudur. Bu kararı vicdanen, ahlaken, hukuken ve siyaseten kabul etmek mümkün değil. Bu kararın hukuka aykırı bir karar olduğunu, adaletsiz, vicdansız bir karar olduğunu anlayabilmek için aslında hukukçu olmak bile gerekmiyor. Vicdanlı ve aklıselim sahibi herkes bu kararın ne kadar büyük çelişkiler içerdiğini ve ne kadar yanlış olduğunu anlayabilir diye düşünüyorum. 

Ekrem İmamoğlu 23 Haziran’da yapılacak olan seçimi sizce kazanır mı?

Her şey çok güzel olacak Ekrem abi diyen delikanlının söylediği gibi biz bütün Türkiye’nin her tarafında her şeyin çok güzel olacağına yürekten inanıyoruz. Çünkü bizim milletimiz, bizim halkımız vicdanlı ve feraset sahibidir. Her zaman haksızlığa uğrayanın, hakkı ve emeği gasp edilenin yanında yer alır ve yer alacaktır, buna inanıyoruz. Hangi siyasi görüşten olursa olsun İstanbulluların Ekrem İmamoğlu’nu daha büyük bir farkla, daha büyük bir oy oranıyla yeniden İstanbul’a başkan yapacağına yürekten inanıyoruz. Bunun için de Türkiye’nin dört bir yanında çok büyük bir seferberlik ve inanç var. Tabi siyasal iktidarın daha önce yaşattığı birtakım deneyimleri ve yaptıklarından yola çıkarak birçok insanda bir takım olumsuz karamsar düşünceler de şekillenebilir. Buna kesinlikle meydan vermemek gerekiyor. Biz İstanbul seçimini çok büyük bir farkla alacağımıza inanıyoruz. Bu süreçte algı operasyonları, çeşitli provokasyonlar yapılabilir. Ellerindeki bütün imkânlarla seçmenin algısını değiştirip seçimlere müdahale etmek isteyebilirler. Halkımızın, seçmenin ve İstanbulluların buna fırsat vermeyeceğine inanıyoruz. Ekrem İmamoğlu’nu yeniden İstanbul’a başkan yapacağız. 

Yeşilyurt Belediye Meclis Üyesisiniz, Çalışmalarınız hakkında neler söylemek istersiniz?

Bu soru için teşekkür ederim. Şahsım açısından söyleyeyim, bu dönem belediye meclis üyesi oldum ve seçim üzerinden çok kısa bir zaman geçti. Belediye meclis toplantılarımızı yeni yapıyoruz. Yeşilyurt belediye meclisinde Cumhuriyet Halk Partili meclis üyeleri olarak altı kişiyiz. Meclisteki sayımız itibarı ile sonuçları, kararları belki değiştirme gücümüz sayısal olarak yok. Ancak bu durum bize oy veren 40 bine yakın seçmenimizin hakkını hukukunu savunmayacağımız anlamına gelmiyor. Biz belediye meclis üyeliği dönemimiz boyunca Cumhuriyet Halk Partili meclis üyeleri olarak Yeşilyurt halkının çıkarlarını sonuna kadar savunacağız. Yeşilyurt’un betonlaşmasına, arazilerinin ticari alanlara çevrilmesine, doğasının tahrip edilmesine ve Yeşilyurt’un yeşilinin yok edilmesine yönelik projelere imza atmayacağız, bunlara destek vermeyeceğiz. Ancak halkın çıkarına ve kamunun genel menfaatine olan işler söz konusu olursa burada da gerekenleri yapacağız. Biz muhalefet görevimizi Yeşilyurt belediye meclisinde en iyi şekilde yerine getirmeye çalışıyoruz. Şu ana kadar ki meclis toplantılarında da aynı şekilde partimizi temsil eden kişiler olarak belediye meclisinde önerilerimizi ileri sürüyoruz. Son yaptığımız meclis toplantımızda CHP grubu olarak belediye başkanlığına iletilmek ve cevaplandırılmak üzere yazılı bir önerge sunduk. Belediyenin borçları, belediyedeki şirketlerin ekonomik durumu belediyelerde ki araçların durumu, belediyedeki personellerin durumuna ilişkin ayrıntılı bir soru önergesi verdik. Basının da bizim çalışmalarımızı yakında takip etmesini istiyoruz. Biz sosyal demokrat bir parti olarak halkçı, şeffaf, saydam bir yerel yönetim ve belediyecilik anlayışını savunuyoruz. Bunu da meclisteki çalışmalarımızla önümüzdeki dönem ortaya koyacağız. 

Yukarda saymış olduklarınıza Mehmet Çınar Başkan karşı olduğunu, Yeşilyurt’un doğallığını koruyacağını ve şeffaf bir belediyecilik anlayışı içinde olacaklarını belirtmişti. Bu anlamda Mehmet Çınar başkanla bu konular hakkında konuşma fırsatınız oldu mu?

Sayın Mehmet Çınar belediye başkanı olarak Yeşilyurt Belediye Meclisinin başkanı. Dolayısıyla belediyenin CHP’li meclis üyeleri olarak Mehmet Çınar başkanla her zaman istişare etme durumumuz söz konusu olur. Sorunuza cevaben, biraz önce de söylediğim gibi Yeşilyurt halkının çıkarına yapılan, doğru yapılan, Malatya’nın menfaatine yapılan projelere elbette destek veririz, katkı sunar ve bu konuda yardımlaşırız. Ama yanlış gördüğümüzü de bize oy veren seçmenlerimize ve halkımıza karşı bir sorumluluğun gereği olarak söyleriz. Kendi önerilerimizi de belediye meclisinde dile getiririz. Yeri geldiğinde eleştirilerimizi yapmaktan da geri durmayız. Bize oy vermiş olsun olmasın bütün Yeşilyurt halkına karşı bu bizim vazifemiz ve sorumluluğumuzdur. Yine sorunuza cevaben, olumlu olan şeylere de sadece her şeye körü körüne karşı çıkma mantığıyla yaklaşmayız. Halkın çıkarına Yeşilyurt’un çıkarına bir şey söz konusu olursa bunu da diğer meclis üyeleriyle birlikte elbette değerlendiririz, ancak seçmenin bize verdiği asıl görev muhalefeti layıkıyla yapmak. 

31 Mart Yerel Seçimlerinde Sizce CHP Malatya’da Başarılı Bir Şekilde Çıkmış mıdır?

Şöyle değerlendirmek lazım, başarılı veya başarısız olunmasının tabi çeşitli kriterleri var. Birkaç yönden bakılması mümkün. Şöyle bakılabilir, bizim Malatya’da Arguvan ve Hekimhan belediyelerimiz vardı. Seçimlerden önce Arapgir belediye başkanımız partimize katıldı. Arapgir’de 50 küsur yıl sonra Cumhuriyet Halk Partisi belediyeyi seçimle kazandı. Belediye sayımız ikiden üçe çıkmış oldu. Belediyeyi kazandığımız yerlerde oy oranımız arttı. Ayrıca Doğanşehir de başkan adayımızın da çok yoğun mücadelesi ile oy oranımızı yaklaşık iki katına çıkardık. Diğer ilçelerimizde de benzer bir tablo vardı. Yine Akçadağ da oyumuzu artırdık ve çok az bir farkla belediye başkanlığını kaybettik. Dolayısıyla daha iyi olabilir miydi? Evet olabilirdi. Malatya’da Cumhuriyet Halk Partisi birkaç belediyeyi daha hanesine yazdırıp CHP’nin bayrağını birkaç belediyede daha dalgalandırabilirdik. Sonuç olarak önceki seçimlerle kıyaslandığında büyükşehir ve ilçelerin birçoğunda alınan oy sayısında sayısal olarak baktığımızda bir artış olduğunu görüyoruz. Tabi stabil kalan gerilemiş olan yerlerde var. Bunların hepsi partimiz tarafından değerlendirilecektir. Top yekûn bir değerlendirme yapmak belki çok doğru değil. Bölüm bölüm, ilçe ilçe değerlendirdiğimizde başarılı olunan yerler var, hata yapılan yerler var, kazanılabilecekken kazanılamayan yerler var, başarılı olduğumuz aşikâr olan yerler var, kaybettiğimiz ancak oy sayımızı artırdığımız yerler var. Bunların hepsini masaya yatırıp değerlendireceğiz. Bunları da gözden kaçırmamak lazım. 

Ülkemizin içerisinde bulunduğu Ekonomik süreçle ilgili neler söylemek istersiniz?

Türkiye’nin içerisinde bulunduğu ekonomik durumu şöyle değerlendirmek lazım, biz sol ve sosyal demokrata anlayışa mensup insanlar olarak ve bu düşüncede bir partinin mensupları olarak işçilerin, emekçilerin, köylülerin ve halkın yoksul kesimlerinin yaşam standartlarına bakarız. Bizim temel kriterimiz bu. İktidarın çeşitli nimetlerinden faydalanarak şu an bir yerlerde birileri çok refah içerisinde yaşıyor olabilir. Halkın yaşadığı sıkıntılar ortada. Sebze fiyatları, temel ihtiyaçların asgari ücretliye ve yoksullara artık lüks olduğu bir süreci yaşıyoruz. Halkı tanzim satış kuyruklarında daha ucuza sebze almak için saatlerce kuyrukta bekleten bir ekonomik sıkıntının içerisindeyiz. Ulusal paramızın her geçen gün değer kaybettiği, enflasyonun çok yükseldiği bir ekonomik sürecin içerisindeyiz.

Varlık Kuyruğu denildi bu duruma?

Varlıklı bir insanın bir-iki kilo sebzeyi daha ucuza almak için iki saat kuyrukta bekleyebileceğini düşünebiliyor musunuz? Bu sorunun cevabı aslında her şeyi çok net bir şekilde ortaya koyuyor. Bunların varlık değil açlık yoksulluk kuyruğu olduğu çok açık. Ekonominin durumu, dövizin yükselişi ortada.  İstanbul’da seçimlere ilişkin yaratılan bu haksız uygulama ve YSK’nın verdiği bu kararla birlikte döviz iyice tırmanışa geçti. Döviz ve faizlerdeki yükseliş, sokaktaki işsizlik ortada. Genç işsizliğin bugün yüzde 20 leri geçtiği ifade ediliyor. Bütün bunlar görüldüğünde Türkiye çok büyük bir ekonomik dar boğazın sıkıntın içerisinde olduğu açık ve ekonomi her geçen gün kötüye gidiyor. Türkiye’de ki ekonomiyi 17 yılın sonunda bu hale getiren Akp siyasal iktidarıdır. Ekonomik sürecin düzelebilmesinin yolu da Türkiye’de hukukun, barışın ve demokrasinin güçlenmesinden geçiyor. 

Hukukçu biri olarak Türkiye’de hukuk için neler söylemek istersiniz?

Türkiye’deki hukuku değerlendirmek için aslında YSK’nın vermiş olduğu son karar bile tek başına zaten çok belirleyici. Türkiye’de hukukun yargının çok büyük sorunları ve sıkıntıları var. Türkiye’de adalet sisteminde çok büyük bir siyasallaşma söz konusu, yargının siyasallaşması çok büyük bir sorun. Türkiye halkının yargının bağımsızlığına, tarafsızlığına ve adaleti tecelli ettirmesine olan inancı çok düşük ve çok azalmış vaziyette. İnsanlar hakkını yargıda aradığında adaletli bir sonuca ulaşabileceği düşüncesine maalesef sahip olmuyorlar. Yargının fiziki sorunları bir yana başka birçok sorunu var. Türkiye’de adliyelerin, mahkemelerin yetersizliği, adli binalardaki sorunlar, kendi mesleğim olan avukatlık mesleği itibarıyla söylüyorum, avukatların haklarına yönelik yapılan birçok kısıtlamalar gibi birçok sorunlar var. Türkiye’de yargının en önemli sorunu tarafsız ve bağımsızlığına olan inancın ortadan kalkmış olması ve yargının hiçbir dönem olmadığı kadar maalesef siyasallaşmış bir görüntü içerisinde olması. Bunu’da kabul etmemiz mümkün değil. Biz Türkiye’de yargının adaletin mahkemelerin herkese eşit, adil, hakkaniyetli bir şekilde uygulanmasını talep ediyoruz. Bunu savunuyoruz. Şu an bu noktada çok büyük eksiklikler olduğunu görüyoruz. Hukukun en önemli sonuçlarından birisi hukuk devleti olma demokrasiyle doğru orantılıdır. Türkiye’de uzun yıllardır demokratik alanda gerileme yaşanıyor. Yaşanan hak ihlalleri, insan hakları ihlalleri ile bu yaşanan sorunlar hukukun da gerilemesine sebep olmaktadır. Hukuk devleti demokrasinin olmazsa olmazıdır. Türkiye’nin şu an mevcut yargı uygulamalarıyla bir hukuk devleti çıtasını sağlayabildiğini söylemek mümkün değildir. Hukukumuzda bu nedenle iktidar tarafından çok ciddi tahrip edilmiştir diye düşünüyorum. 

Haber& Foto: Erdal ÖZTÜRK

Bakmadan Geçme