Hasret Kör Bir Kuyu
Sensiz bir geceyi daha geride bırakıyorum.Ay canıma batıyor,yıldızlar gözlerime çakılıyor ,bu gece de uyku haram.Ellerimi yüzüme kapadım,dizlerimin üstüne çöküp duvara yaslandım.Odam ağladı,perdeler ağladı,gece ağladı halime.Karanlık loş sokaklarda kimses
Sensiz bir geceyi daha geride bırakıyorum.Ay canıma batıyor,yıldızlar gözlerime çakılıyor ,bu gece de uyku haram.Ellerimi yüzüme kapadım,dizlerimin üstüne çöküp duvara yaslandım.Odam ağladı,perdeler ağladı,gece ağladı halime.Karanlık loş sokaklarda kimsesizlik egemenliğini ilan etmiş,sanki bütün şehir yokluğuna boğulmuş. Oturdum penceremin dibine,bir müddet boş bakışlarla izledim gecenin ahengini.Karanlığın rengi donuk,anlamsız ve duygusuz akıp gidiyor zaman.Hasretin tavan yaptı yine,yüreğim sıkıştı,nefesim ağır geldi bana.Bir bekleyiş bu kadar mı yorar adamı,bu kadar mı boynunu büker ? Ben hayatımda hiçbir şeyi bu kadar beklemedim.Yıllardır ısrarcı olduğumu bilmem.İlk kez bir şeyi çok istiyorum,ilk kez sahiplenmek istiyorum.Bir amaç uğruna ölüme gidenleri ilk kez anlıyorum.Eskiden böyle değildim,ne zaman zora geldim ,hemen vazgeçtim.Emek verdiğim bir çok şeyi sırf bu yüzden yarım bıraktım.Bir pire yüzünden yorgan yakmışlığım çoktur,sayısız liman yakmışlığım da doğrudur.Boş vermişliğim,isyankâr olduğum da doğrudur.Ama bu kez başka.Ne Eyüp’ün sabrı,ne Yakup’un hasreti,ne İbrahim’in tevekkülü … Hiç bir yürek yanmadı yüreğim kadar.Hiç bir gece karanlık olmadı umudum kadar.Bıçak sırtı acılar önümde dizi,dikenli yollar çıplak ayaklarımla sarmaş dolaş.Farkında mısın bilemiyorum,içine doğuyor mu uğruna çektiklerim bilemiyorum.Sen hayatımda yokken günler nasıl geçmiş,nasıl bu yaşa kadar gelmişim, hangi amaca yürümüşüm anlam veremiyorum.Sen ki yaşama sebebim,savaşma sebebim,bu mesafeleri ne zaman bitireceksin ? Ne zaman birleşecek ellerimiz ? Biliyorum ki istesen gelirsin,ekin bitmez topraklarıma can verirsin.Sudan sebeplerle yıllarca bekletmene anlam veremiyorum yâr.Ne Mecnun Leyla’yı böyle bekledi,ne toprak yağmuru,ne de oruçlu iftarı.Eşsiz bekleyişler içindeyim ve sen bunu biliyorsun.En acısı da bu zaten,bile bile bu acıları yaşatman ve ben acı çekerken izlemen.Nasıl bir haz alıyorsun bilemiyorum,ama mutluysan eğer ben her acıya göğsümü sığınak yaparım. Yıldızların saçlarını örüyorum her gece,ayın şakaklarına yaslıyorum kirpiklerimi.Gecenin en zifir anında siyah bir kayanın gölgesinde aman dilenen karıncanın umudunu katık ediyorum sabahlarıma.Şafağın ilk aydınlığını yüzüme sürerken,geride bıraktığım yokluğundan bir demet daha zulama biriktiriyorum.Ölümlere üzülürdüm eskiden,şimdi ölenlere imrenir oldum.Kim bilir hangi umutları yanlarında götürdüler ,hangi acıları miras bırak bıraktılar ki,her geçen gün yüreğim her geçen gün bir başka acıya ev sahipliği yapıyor ? Hissediyor musun bilmiyorum,gözlerini gözlerime perde yapıyor ve bütün dualarıma amin yapıyorum seni.Ne vakit bir kuşun kanat çırpınışını duysam,duygularım can çekişiyor,kırlangıçların uykularına rüya oluyorum,serçelerin göz yaşlarına karışıyor ömrüm.Her gün kaç defa ölüyor,kaç defa sana diriliyorum bilmiyorum.Mahşer dedikleri buysa eğer,bunca insan nasıl hesap verecek ? Ben daha yokluğunun hesabını veremiyorum.Aslında terk edip gidesim var bu kenti,adını ezberlettiğim bütün yolları öksüz bırakmak istiyorum.Lâkin “ Mecnun’un adı var..” denilen yerden geliyorum,Yunus’a ilam oluyorum.Şimdi hangi yönünden dokunsalar ömrüme,sen kanıyorum.Bırakıp gitsem de bu kenti,yürüdüğüm bütün yollara resmini çizip ,dağa taşa gurbet türküleri söyletirim.