• Haberler
  • Siyaset
  • Gülay Yedekci: 'Bizim Muhatabımız Kişiler Değil Onların Anlayışıdır'

Gülay Yedekci: 'Bizim Muhatabımız Kişiler Değil Onların Anlayışıdır'

GÜLAY YEDEKCİ: 'AĞACIN YEŞİLİNİ DARPHANE KULLANMADAN DOLARA ÇEVİREN ANLAYIŞA KARŞIYIZ'

CHP İstanbul Milletvekili Gülay Yedekci, Halk Tv’de yayınlanan Uğur Dündar ile Halk Arenası programının konuğu oldu. Yedekci, gündem üzerine tespitlerde bulundu ve iktidarın politikalarını eleştirdi. Yedekci, “ Türkiye’de ağacın yeşilini darphane kullanmadan dolara çeviren bu anlayışa karşı, ağacımızı, yeşilimizi, doğamızı korumak zorundayız. Bu anlayış nasıl bir anlayış? Bu anlayış ‘Çatlasanız da patlasanız da AKM’yi yıktım’ diyor. Ben de o anlayışa şunu söylüyorum; Anlıyoruz, Gezi Direnişi sizi çok etkilemiş ve o direnişin etkisini hala üzerinizde hissediyorsunuz” dedi. 

Yedekci’nin konuşmalarından önemli başlıklar:

İktidar Gezi Direnişinin etkilerini hala hissediyor

“Artık kendileri bile söylemek mecburetinde kalarak ‘Her yer beton, beton, beton. Nefes alacak yer de yok. Yeşillik sadece Karacaahmet Mezarlığı’nda var’ diyorlar. Ben de bir yapı hocası olarak onlara diyorum ki; ‘Yeşillik salatada olur, yeşil maalesef sayenizde sadece mezarlıklarda kaldı’. Ve biz Türkiye’de ağacın yeşilini darphane kullanmadan dolara çeviren bu anlayışa karşı, ağacımızı, yeşilimizi, doğamızı korumak zorundayız. Bu anlayış nasıl bir anlayış? Bu anlayış ‘Çatlasanız da patlasanız da AKM’yi yıktım’ diyor. Ben de o anlayışa şunu söylüyorum; Anlıyoruz, Gezi Direnişi sizi çok etkilemiş ve o direnişin etkisini hala üzerinizde hissediyorsunuz. Gezi gençliği ne yaparsanız yapın AKM’nin önündeki topçu kışlasını yaptırmadı, yaptırmayacak. Gezi gençliği, Atatürk gençliği sayesinde hayatında hiç operaya gitmemiş insanlar, bugün AKM’nin yerine bir opera binası yapmak zorunda kaldı.

Şeker Fabrikaları’nı almaya gelenlere diyoruz; ‘Yankee Go Home’

Şeker Fabrikaları’nın satılması kimin işine gelir? Çok uluslu şirketlerin işine gelir. Yıllardır, öyle ve ya böyle, kağıt üzerinde ya da başına koydukları liyakatsız, sadece kendilerine sadakati olan kişilerce zarar ettirdikleri Şeker Fabrikalarımızı sattırmak kime yarar? Çok uluslu şirketlerin işine yarar. Sizi yıllar öncesine götürmek istiyorum. İsmail Kahraman kimdir? Önce benim için İsmail Kahraman kimdir, onu anlatmak istiyorum. Sayın Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu ile gerçekleştirdiğimiz görüşmeden sonra meclise gittiğimde genel kurulu İsmail Kahraman’ın yönettiğini gördüm. Aslında HDP’nin temsilcisi yönetmeliydi ancak anladım ki oraya da bir kayyım atanmış. Derhal genel kurula girdim; ‘Ey İsmail Kahraman! Atatürk’e ve laikliğe söylediğin sözler sebebiyle o koltukta oturamazsınız. Oradan kalkmalısınız. Ayrıca kadın sanatçıları sahneden indirdiğiniz için de o koltukta oturamazsınız. Büyük Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün adının altında oturamazsınız. Sizi protesto ediyoruz’ dedikten sonra genel kurulu terk ettim. Kanlı Pazarı bilir misiniz?     Taksim’de düzenlenecek bir eylem için valilikten izin alındı ve çokça topluluk bir araya geldi. Ancak gerici güçler o eyleme saldırdılar ve o çocukları feci şekilde dövdüler. Ve o gün tarihe Kanlı Pazar olarak geçti. Peki o eylem ne için yapılmıştı? Yurtsever gençler ülkenin dört bir yanından bir araya gelerek Amerika’nın 6. Filosuna demişlerdi ki; ‘Yankee Go Home’ . O dönem İsmail Kahraman Milli Türk Talebe Birliği’nin de başkanıydı. Biz de bugün, Şeker Fabrikaları’nı almaya gelenlere diyoruz; ‘Yankee Go Home’

Biz bir anlayışın karşısındayız, muhatabımız kişiler değildir

Biz bir anlayışın karşısındayız, muhatabımız kişiler değildir. Nasıl bir anlayışın karşısındayız? Vaktiyle, Amerika’nın gönderdiği 6. Filo’nun yanında duran, onları törenlerle karşılayanların karşısındayız. Ensar Vakfı’nda çocuklarımıza sahip çıkmayanların karşısındayız. Aladağ’da çocuklarımız yanarken onlara yurt yapmayıp, 650 milyon liraya müftülük binası yapanların karşısındayız.

Oturduğunuz yerden gazi, kamuflaj elbisesi giyerek Başkomutan olamazsınız!

Benim de içerisinde bulunduğum Cumhuriyet Halk Partili gruba 4 yıl önce 29 Ekim’de Atatürk Büstü’ne çelenk koydurmayıp, bizi tartaklayan o anlayış bize demişti ki, ‘Şehitlerimiz var’. Şimdi o anlayış kamuflaj elbisesini giyip, Afrin’de klarnetle şarkılar, türküler söylüyor. Kamuflaj elbisesi giyerek, oturduğunuz koltuktan kendinize gazilik unvanı vererek Başkomutan olamazsınız! Çocuklar, kadınlar tecavüze uğrarken sessiz kalarak Başkomutan olunmaz. Başkomutan nasıl olunur? Çanakkale’de, Mehmetçiğinin önünde, onunla birlikte savaşarak olunur. Hayatını riske atarak, yaralanarak gazi unvanı alınır. O dönemler kadın milletvekili sayısında dünyada ikinci ülkeydik. Başkomutanlık; kadınlara seçme, seçilme hakkını Avrupa’daki birçok ülkeden daha önce vererek olunur. Çocuklara bayram hediye ederek olunur, Şeker Fabrikalarını, Sümerbank’ı açmakla olunur. Başkomutan olmak için önce bu memleketi, bu milleti sevmek lazımdır. Bu kutsal vatanın, her bir karışı şehit kanıyla sulanmış vatanımızın kıymetini bilmek lazımdır. Hatırlayınız, bir bakan ‘Bu arazi parçası çok kıymetli olduğu için insanların burada gözü var’ demişti. Ey sayın Bakan, burası bir arazi parçası değildir. Şehit kanıyla sulanmış vatandır burası! 

21. Yüzyılda Avrupa ile Asya’yı birleştiren, Dünya’nın kalbinde bulunan Türkiye’yi ortaçağ karanlığına götürmek isteyen zihniyete seslenmek istiyorum; Çatlasanız da patlasanız da, dünyanın 35 ülkesinde heykeli dikilen, 35 meydanına ismi verilen, 120 caddesinde ismi olan önderin adı; Mustafa Kemal Atatürk’tür.”

Bakmadan Geçme