Gerçekler ve Sanallar
Bilgisayar Mühendisi Önder Sönmez
Teknolojik gelişmeler, yaşadığımız dünyayı da artık çeşitlendirdi. Artık iki veya daha fazla dünyamız olabilir. Gerçek dünyada kendi bedenimizi kullanırken, gerçek dışındaki tüm oluşturduğumuz sanal ortamlarda beynimizin hükmettiği bir yansımamız ile yaşıyoruz. Nasıl mı? Bir bakalım.
Oyun dünyası, teknolojide adını 20. Yüzyılın sonlarında ortaya çıkmış, bilgisayar üzerinde komut vererek, joystick yardımı ile yönlendirdiğimiz ekran üzerindeki grafik yapısından ibaretti. O dönemlerde kasetle veya 5.5’inç disket kullanarak oynanabilirdi; çünkü harddisk kapasiteleri ya yoktu ya da içerisindeki işletim sistemini kullanabilecek kadar bir alana sahipti.
Doksanlı yıllarda Türkiye’de bilgisayar oyunları kendisine oyun salonlarında yer bulmuş, jeton kullanarak veya süreli oyunlar oynayarak eğlenilirdi. İmkânı olan aileler evlerine oyun konsolları kurar veya bilgisayar alarak oyun kurulumları yapar, saatlerce oyunlar oynanırdı. Futboldan araba yarışlarına kadar tüm oyunlar grafik tasarımları güçlendirilerek oyun dünyasına sunulmaya başlandı. Ancak yirminci yüzyılın sonlarında bilgisayar oyunlarının gelişmesi ile birlikte çocukların bir kısmını sokaklardan ya da mahalle aralarında oynanan oyunlardan alarak bu oyunların tarih sahnesindeki yerini almasına sebep oldu.
Milenyum çağı başladığında oyun dünyası, boyut kavramı ile insanları tanıştırdı. İki boyutlu, üç boyutlu oyunlar derken lunaparklarda bu durum 5 boyuta kadar çıkartıldı. Oyunlar ebat sınırsızlığına ulaşırken, derinlikte kazandı. Oyun algoritmalarında fizik kurallarını zorlayacak özellikler kazandırılmaya başlanmışken, boyut kavramlarına stratejik hamlelerin olasılıkları da kazandırılarak yepyeni bir dünyanın kapısı aralanmış oldu.
Şimdilerde oyun dünyası, bu kavramı bırakmaya ve oluşan teknolojik gelişmelerden dolayı kendini yeni adı olan sanal dünyaya bırakıyor. Bu dünyada, gözünüzün önüne bir ekran takarak ekranda oluşan sanal oyun ortamını yönlendirebiliyorsunuz. Göz kırpmanız, kafanızı sağa ya da sola çevirmeniz, kollarınızı ve bacaklarınızı hareket ettirmenizin, gözünüzün önüne taktığınız ekrandaki oyunda bir karşılığı var. Oyunlar da yapay zekâ ve yazılan algoritmaları ile kendilerini geliştirerek gerçeklik kazandırdılar. Bu durum oyun dünyası açısından her ne kadar eğlenceli olsa da ciddi dezavantajları da olan bir ortam oluşturmaya da başladı. Son yıllarda oynanan birçok oyunun insanlarda psikolojik sorunlar oluşturduğu düşünülüyor.
Sağlığımız bizim en değerli hazinemizdir. Sağlığımız olmazsa sanal ortamda oyun da oynayamayız. Teknolojileri doğru ve amacı kadar kontrollü kullanmak insanlık için her zaman kolaylıktır. Oyunlara alarm kurarak belirli bir zaman ayırın. Giden zaman, geri gelmiyor.
Bilgisayar Mühendisi
Önder Sönmez