Fergana Vadisi'nin Ekonomi Politik Yapısı

Fergana Vadisi Türkistan tarihinin yaşadığı dönemlerin ve sahip olduğu etnik çeşitliliğin bir özetidir.

Fergana Vadisi; Türkistan tarihinin yaşadığı dönemlerin ve sahip olduğu etnik çeşitliliğin bir özetidir. Türkistan halkları bizim dil, inanç, kültür, tarih birliği içinde olduğumuz topluluklardır.
………..

Fergana Vadisi tarihi Türkistan coğrafyasının merkezinde kalan düzlükler içerisinde sulak ve verimli arazileriyle; Tanrı (Tiyanşan) ve Pamir Dağ silsilelerinin etkisiyle uygun iklim koşullarının sağladığı bereketli tarım ve kültür havzasıdır. Tarih boyunca göçebe Türk boylarının havalar soğuyunca Tanrı ve Pamir Dağlarından inip kışladıkları bu düzlükler Türklerin yerleşik hayata geçişinde önemli bir yerdir. Tarım ve hayvancılıktaki öneminin yanı sıra bölge tarihi İpek Yolu’nun en önemli güzergâhlarından birisidir. Bu bağlamda coğrafi açıdan stratejik öneme sahip olan Fergana Vadisi tam bir geçiş ve kavşak noktasıdır. Fergana Vadisi için Türkistan tarihinin yaşadığı dönemlerin ve sahip olduğu etnik çeşitliliğin bir özetidir.

19. yüzyıl sonlarına kadar Hokand Hanlığı’nın merkezi olan Fergana ve çevresi bu dönemde Rus İmparatorluğunun işgali ile Rus egemenliği altına girmiştir. 1876 yılında Hokand Hanlığının ortadan kaldırılmasıyla birlikte bölge tamamen Rus kontrolünde olmuştur. Yaklaşık yarım asır süren Rus sömürgesi 1917 yılında isim değiştirmiştir. Çünkü Rusya’da Çar hanedanlığına son veren Bolşevikler iktidarı tamamen ele geçirene kadar Türkistan’da özgürlükten, emektaşlıktan, eşitlikten bahsetmişler bu dönemdeki kısmi otorite boşluğunda ise Türkistan Milli Muhtar Cumhuriyeti ilan edilmiştir. Yalancı bahar denilebilecek bu dönemde Türkistan’ın batısındaki bağımsızlık çok kısa sürmüştür. Önce Lenin özellikle de halefi Stalin Türkistan’ın kardeş halklarını ayrı ayrı milletler gibi tanımlayarak girift sınırlarla birbirinden kopartmıştır. İçerisinde fitne tohumları ekilmiş bu yapay sınırlar özellikle Fergana Vadisinde bin yıllardır birlikte yaşayan Özbek, Kırgız, Tacikleri birbirinden ayırmıştır.

Fergana’da karmakarışık sınırlar çizilmiş hatta bir ülkenin sınırlarının içerisinde diğer ülkelere ait topraklar (anklav-eksklav) yer almıştır. Bununla da yetinilmeyip Sovyetler Birliğinin farklı bölgelerinden insanlar Fergana Vadisine sürgün edilip buradaki tarım arazilerinde yarı köle olarak çalıştırılmıştır.
Sovyetlerin Türkistan’ın en bereketli yerlerinden birisi olan Fergana Vadisi’ne gömmüş olduğu fitne mayınlarının ilki 1989 yılında Özbekistan içinde kalan kısmında infilak etmiştir. Sovyet istihbaratı 1944 yılında bu bölgeye zorla göç ettirilmiş olan Ahıskalı Türkler ile yerli Özbekler arasında çatışma çıkartmış, on binlerce Ahıska Türk’ü yarım asır sonra ikinci defa sürgün edilip Azerbaycan, Türkiye, Avrupa Ülkeleri ve diğer yerlere göç etmek zorunda kalmıştır.

Sovyetler Birliği’nin milyonlarca insana yaşatmış olduğu acılar ile birlikte 1991 yılında tarihin raflarında yerini alması aynı zamanda Türkistan’da peş peşe bağımsız devletlerin ortaya çıkmasının önünü açmıştır. Bu gelişmeyle birlikte tarih boyunca Emir Timur, Harzemşahlar, Şeybaniler ve Hanlıklar döneminde Fergana’da bir arada yaşamış, Çarlık ve Sovyet işgaline katlanmış olan kardeş halkları dikenli tellerle çevrili yapay sınırlar birbirinden ayırmıştır.
Türkistan’ın bağımsız cumhuriyetleri Fergana’daki karmakarışık ve kimi yerde de net olmayan sınırların kesinleştirilmesi için yıllardır çalışmalar yürütmüş olmasına rağmen sınır sorununu tamamen çözüp bir anlaşmaya varamamışlardır. Sınırların kesinleşmemesinden ötürü zaman zaman sınır çatışmaları meydana gelmiş, yüzlerce asker ve sivil hayatlarını kaybetmiştir. Sınır sorunlarının çözümü konusunda Özbekistan bütün sınırlarındaki komşuları ile olduğu gibi Fergana’da da Kırgızistan ve Tacikistan ile önemli ilerlemeler kaydetmiştir. Buradaki asıl sorun 2021 yılı bahar ayrılarında patlat veren 2022 Eylül ayında tekrar şiddetlenen çatışmaların çıktığı Tacikistan ile Kırgızistan sınırıdır. Kırgızistan’ın stratejik konumdaki Batken vilayetinin yer aldığı bu bölgede aralıklarla çatışmalar çıkmakta her iki taraftan da asker ve siviller hayatını kaybetmektedir.
Ülke liderlerinin kısa sürede ateşkes sağlamasına rağmen sorunun aralıklarla devam etmesi genel olarak bölge hakkında “istikrarsız” imajı oluşturmaktadır. Küresel salgın hastalık (Covid 19) sonrasında ekonomik olarak zor günler geçiren her iki ülkedeki halkların var olan sınır ticaretinin de sonlandırmaları bu sorunları daha da derinleştirmektedir. Bütün bunlar her iki taraftan da gerek ülkelerinin iç kısımlarına gerekse Rusya, Türkiye ve Avrupa ülkelerine düzensiz göçü arttırmaktadır.

Çatışmaların Sebepleri Üzerine İddialar

Kırgızistan ve Tacikistan sınır hattında meydana gelen çalışmaların sebepleri araştırıldığında yukarıda bahsedilen tarihsel süreçten ötürü su kaynaklarının ortak kullanımı, yine Sovyet döneminde ortak kullanılan tarım arazilerinin ve otlakların bölüşüm sorunu gibi sınır hattını ilgilendiren sebepler ilk akla gelenlerdir. Bunun yanı sıra iki ülkenin içinde bulunduğu ekonomik zorluklar nedeniyle yönetimlerin ülke halklarının dikkatini sınır hattına çekme gayreti olduğunu iddiaları var. Özellikle Tacikistan’da yaklaşık 30 yıldır ülkeyi yöneten ülke liderinin yönetimi oğluna bırakmak için uygun zemin oluşturmak istediği bu bağlamda sınırda kontrollü çatışmalar çıkartarak Tacik milliyetçiliği etrafında halkı birleştirme stratejisi güttüğü söyleniyor. Burada bir parantez açıp Türkistan’daki ülkelerin isimlerinin her ne kadar bir etnik gruba has verişmiş “… istan’lar” olmuş olsa da her birinde farklı Türk soylu halklar veya Türkler ile aynı inanç ve kültür havuzundan olan milletler olduğu gerçeğidir. Örneğin Fergana’da yer alan ancak Stalin tarafından Tacikistan’a bırakılmış olan tarihi Hocend şehri Özbeklerin yoğun yaşadığı bir yerdir. Aynı şekilde sınırın Özbekistan tarafında önemli sayıda Tacik ve Kırgız yaşarken, Kırgızistan tarafında da Özbek ve Tacikler yaşamaktadır.

Bir başka iddia ise Çin’in Bir Kuşak Bir Yol Projesi kapsamında Kaşgar’dan Taşkent’e kadar uzanacak olan tren yolu projesinden Rusya ve İran’ın rahatsız olduğudur. Geçtiğimiz aylarda ete kemiğe bürünen bu proje için 14 Eylül 2022’de Semerkant’ta Çin Devlet Başkanı Özbekistan ve Kırgızistan Cumhurbaşkanları ile anlaşma imzaladı. 
Ukrayna Savaşı ve akabindeki uluslararası ambargo sebebiyle Türkistan’daki etkinliğinin azalmasından endişe eden Rusya faktörü tam bu noktada devreye giriyor. Yaklaşık 150 yıldır domine ettiği Türkistan’ın batısını Çin etkisine bırakmamak için Rusya’nın tren yolu hattının geçeceği Fergana’da çıkan huzursuzlukların arkasındaki güç olabileceği tartışmanın odağında olan bir durum haline geldi. Bunu İran’ın Türkistan’daki Türk Devletleri Teşkilatı üyesi ülkelerin gelişmesine engel olmak için aynı etnik kökenden geldiği (inançları farklı) Tacikistan’ı kışkırttığı söylemi takip ediyor. Türkistan’ın doğusunu 1949’dan beri işgal altında tutan Çin yönetimi Türkistan’ın batısını da ekonomik gücü ile kontrol altına almayı düşünmektedir. Türkistan cumhuriyetleri ise açık denizlere kıyılarının olmamasından dolayı ülkelerinin ekonomilerini güçlendirmek için tarihte olduğu gibi günümüzde de Çin ile ticarete sıcak bakıyorlar. Ancak Çin tarihte olmadığı kadar çok nüfusu ve ekonomik potansiyeliyle ticaret yapmış olduğu yerlerde Çin kolonileri kuruyor.

Gerek tarihi sebepler gerek sınır boyundaki yerel halkların su/arazi/otlak paylaşım sorunu gerek gündem değiştirme iddiaları gerekse küresel aktörlerin stratejik emelleri kadim Türkistan’ın fakir halklarının giden canlarından kıymetli değildir. Başkalarının emperyalist hedefleri ticari ya da stratejik metaya indirgeyebildikleri Türkistan halkları bizim dil, inanç, kültür, tarih birliği içinde olduğumuz topluluklardır. Bunun için Rusya’nın dolduracağı boşluğu Çin’in kolonyal, İran’ın ideolojik hedeflerine bırakmamak için Türk Devletleri Teşkilatına önemli sorumluluk düşmektedir.

Son söz
“Bizi yakar bizim ateş. Söndürmektir tek çaresi”. Aşık Veysel

Ahmet AKALIN
Ankara Üniversitesi Doktora Öğrencisi
RTÜK Üst Kurul Uzmanı

Bakmadan Geçme