• Haberler
  • Genel
  • Dünyada çam balı üretiminin yüzde 90'ı Türkiye'den

Dünyada çam balı üretiminin yüzde 90'ı Türkiye'den

Türkiye'de 500 milyon dolarlık hacme sahip bal ve arı ürünleri pazarının 200 milyon dolarını ambalajlı bal pazarı oluşturuyor.

Türkiye’de 500 milyon dolarlık hacme sahip bal ve arı ürünleri pazarının 200 milyon dolarını ambalajlı bal pazarı oluşturuyor.

 

Son 8 senede ihracatını 5 kat artıran bal ihracatçıları “Ambalaj ürüne katma değer sağlar, güvenilir gıda ambalajlı gıdadır.” diyerek 100 milyon dolarlık hedeflerine ambalajlı bal ihracatı yaparak ulaşmak istiyor.

 

Ege Su Ürünleri ve Hayvansal Mamuller İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Üyesi Nedim Kalpaklıoğlu, Türkiye’nin kovan varlığında dünya üçüncüsü, bal üretiminde ise Çin’den sonra ikinci sırada olduğunu söyledi.

 

“Ülkemizde 83 bin arıcılık işletmesi bulunuyor. Bal üretimi ise ortalama 70-80 bin ton civarında. Bunun 20-25 bin tonunu çam balı oluşturuyor. Dünyada çam balı üretiminin yüzde 90’ı ülkemizde yapılıyor. Türkiye´nin çam balı üretiminin yüzde 80'lik bölümü de Muğla’dan karşılanıyor. Türkiye dünyadaki en kaliteli bala sahip. Biz çam balını dünyaya tanıtmak istiyoruz. Botanik zenginliğiyle eşi benzeri görülmeyen bu coğrafyadaki hakiki çam balının dünyadaki hak ettiği değeri bulabilmesi için Ar-Ge çalışmalarımız tüm hızıyla devam ediyor. Ege İhracatçı Birlikleri olarak Türk çam balının faydalarını anlatan bir film hazırlıyoruz. Çam balı ihracatının katma değerini gıda güvenliği ve hijyenini merkeze alarak dünyanın talep ettiği kalitede artırmamız gerek. Avrupa’ya yaptığımız süzme bal ihracatımızın yüzde 90’nını çam balı oluşturuyor.”

 

Arılar olmazsa insanoğlu yalnızca dört yıl yaşayabilir

 

Kalpaklıoğlu, Avrupa pazarına ve hedef pazarlara Türk çam balını katma değerli bir şekilde ticarileştirilerek gönderilmesinin ambalajlı bir şekilde ihraç edilerek sağlanacağı görüşünde.

 

“Ambalaj bir ürünün markasını ve kalitesini anlatır. Ambalajlı bal ihracatı çam balımızın marka değerini artırarak dünyada önemli bir üretici konumunda olan Türkiye’nin ihracat ayağında da önemli bir oyuncu hatta söz sahibi olmasını sağlayacaktır. 2011'de 5 milyon dolar olan ihracatını 2019’da 25 milyon dolara ulaştıran Türkiye verimli florasıyla her geçen gün kendini arıcılıkta geliştiriyor. İklim değişikliği, tarım ilaçları, çevre kirliliği yüzünden dünyanın birçok bölgesinde toplu arı ölümlerine şahit oluyoruz. Ünlü fizikçi ve bilim insanı Albert Einstein arıların ekosistem için önemini 1949’da şu sözlerle özetlemişti: “Arılar yeryüzünden silinip giderse, insanoğlu yalnızca dört yıl yaşayabilir. Arılar olmazsa döllenme olmaz, hiçbir bitki, hiçbir hayvan, hiçbir insan olmaz.” Dünya döngüsü için hayati öneme sahip arıların yaşamaları, beslenmeleri, doğal süreçlerinde bal üretmeleri için en büyük görev üreticilere düşüyor.”

 

İlk 5 ayda bal ihracatı artış gösteriyor

 

Nedim Kalpaklıoğlu’na göre çam balında arıcıların arı hastalıklarına karşı kullandığı antibiyotik ilaçlarının veteriner tarafından reçeteye bağlanması ve kullanımının kontrol altına alınması gerekiyor.

 

“Bu bal ihracatındaki artışın önüne geçen en büyük engeldir. Tarım ve Orman Bakanlığı denetimlerini sıkı bir şekilde yapıyor. Arıcılara bilgilendirmenin doğru yapılması adına eğitimlerin sıklaştırılması, denetimlerin artması, bal analizlerinin düzenli yapılması gerekiyor. Geçen sene 5 bin 548 ton balı 45 ülkeye gönderdik. Balın yanı sıra polen, arı sütü, propolis, arı ekmeği gibi katma değerli arı ürünleri üretiminin artırılmasını da amaçlıyoruz. İlk 5 ayda bal ihracatı yüzde 2,5 artarak 10 milyon 725 bin dolara ulaştı. Ege Bölgesi’nden ise bal ihracatı geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 2 artarak 5 milyon 778 bin dolar olarak gerçekleşti. En fazla ihracat dünyanın en büyük bal ithalatçıları olan Almanya ve ABD’ye yapıldı.”

 

Her gün bir kaşık bin bir derde deva

 

Balın bağışıklık sistemini kuvvetlendirdiğini, antiviral özelliğiyle en güçlü doğal antibiyotiklerden biri olduğunu söyleyen Nedim Kalpaklıoğlu şöyle konuştu:

 

“Karaciğer ve akciğeri yeniliyor, yaraları iyileştiriyor, mikropları öldürüyor. Damar sertliğinden kansere kadar bir çok hastalığa karşı bizi koruyor. Pandemi bize kendine kendine yetebilen bir ülke olmanın ne kadar önemli olduğunu gösterdi. Ekosistemimizi daha fazla koruma altına alma eğiliminde olmalıyız. Bakanlıklarımız ve Orman Genel Müdürlüklerince bal ormanlarının artırılmasına yönelik bir çok proje başarıyla devam ediyor. Bal Ormanı Eylem Planı bunun en güzel örneği. Şu an 533 adet bal ormanımız var. Bal ormanı tesislerinin 2023'e kadar 720'ye çıkarılması hedefleniyor. Aynı zamanda proje ile 70 bin 795 hektarlık alan arıcıların kullanımına açıldı.”

Bakmadan Geçme