'Dost Acı Söyler'

Türkiye Sakatlar Derneği Malatya Şubesinde yıllarca birlikte olduğum ve mücadele ettiğim dört kaderdaşım dostumla birlikte 12 Ekim 2016 tarihinde Hürriyet Parkında bulunan umumi wc önünde 'Susarak Haykırıyoruz' sloganıyla bir basın açıkla

Türkiye Sakatlar Derneği Malatya Şubesinde yıllarca birlikte olduğum ve mücadele ettiğim dört kaderdaşım dostumla birlikte 12 Ekim 2016 tarihinde Hürriyet Parkında bulunan umumi wc önünde “Susarak Haykırıyoruz” sloganıyla bir basın açıklaması yaparak protesto eylemi gerçekleştirdik. Yapmış olduğumuz basın açıklamasında 22 Eylül ile 30 Eylül 2016 tarihlerinde “Engellileri Çok Seven Zat-ı Muhterem Mimar!” başlıklı köşe yazılarımda değindiğim sorunları ve bu sorunları yaşamamıza neden olan Malatya Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı olan mimar Zeki Sarılar hakkında eleştirilerimizi kamuoyuna ileterek şikâyet ettik… Eleştiriden sonra ise tepkimizi gösterebilmek için bir adet hasta alt bezini de kargoya verip malum şahıs Zeki Sarılar’a yolladık. Bunu yapmakta ki amacımız Büyükşehir Belediye Başkanımız Ahmet Çakır başta olmak üzere birçok yetkili tarafından malum şahsın yaratmış olduğu sorunların ciddi boyuta ulaştığını görmelerini sağlamak ve dikkatlerini çekmek içindi… Kamuoyunun dikkatini çektiğimize eminiz… Özellikle de belediye görevlilerinin… Çünkü protesto eyleminden bir gün sonra akşam saatlerinde belediyede çalışan bir görevli tarafından telefonla aranmam ve konuyla ilgili görüşmesi bunu gösteriyor… Görüşmenin detaylarına girmeye değer görmediğim için yazmama gerek yok… Ancak şu kadarını belirteyim ki yapmış olduğumuz olayda en çok hasta alt bezi yollamamın yanlış olduğu vurgulandı ve dile getirildi… Gösterilen tepki elbette doğal haklarıdır, anlıyorum onları… Ancak benim anlamadığım nokta 22 Eylül ile 30 Eylül 2016 tarihlerinde “Engellileri Çok Seven Zat-ı Muhterem Mimar!” başlıklı köşe yazılarımda da değindiğim sorunları, yaptığımız basın açıklamasında olduğu gibi dile getirdik… Farklı bir şey dile getirmedik ki… Sadece konuşmanın ardından malum şahsa bir adet hasta alt bezi yolladık… Telefon görüşmesinden sonra şunu anladım ki gazetede ki ve internet haber sitelerinde ki köşe yazımda malum şahsın bizlere yaşattığı sorunları dile getirmem dikkatlerini çekmemiş… Çünkü dikkatlerini çekmiş olsaydı 22 Eylül 2016 tarihinde ilk yazdığım yazıdan hemen sonra tepki gösterirlerdi… Hadi birinci yazı gözlerinden kaçtı diyelim -ki gözlerinden kaçtığına dair en ufak bir ihtimal vermiyorum- 30 Eylül 2016 tarihinde yazdığım yazının devamına neden tepki göstermediler… Belirttiğim gibi, yazılarımda ve basın açıklamasında ki sorunlarla ilgili tepki göstermeyip sadece bir hasta alt bezi yollamama tepki gösterenlere şunu demek istiyorum… Tepki gösterdiğiniz o hasta alt bezini var ya, o engellileri çok seven zat-ı muhterem mimarın yasal ve anayasal haklarını sümen altı ettiği, projelerde görmezden geldiği ve standartlara uygun olarak yapmadığı tuvaletlerden dolayı birçok engelli insan kullanmak zorunda kalıyor… Bu bezi kullanmak zorunda bıraktığınız engellilerin zoruna gitmiyor mu sanıyorsunuz? Bunu neden dikkate almıyor ve görmezden geliyorsunuz? Önce buna bir cevap vermeniz gerekiyor… Kusura bakmayın, bana tepki gösterene kadar onlarca projede engellileri yok sayan, yasal ve anayasal haklarımızı göz ardı ederek uygulamayan o zat-ı muhterem mimarı karşınıza alarak, “Nedir kardeşim senin hakkında söylenen bu şikâyetler? Bir değil, iki değil bu kaçıncı sorun ve şikâyet? Hadi biri hatalı oldu, ikisi oldu, yaptığın bütün projelerin hepside mi hatalı oldu? İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı yaptığı günden beri engelliler konusunda duyarlı ve hassas olan Cumhurbaşkanımız sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın öncülüğünde kurulan AK Partinin ve hükümetimizin Anayasaya koyduğu pozitif ayrımcılık bu şekilde mi yapılır? Bu sorunları Cumhurbaşkanımız sayın Recep Tayyip Erdoğan duyacak olsa ya da görecek olsa nasıl izahını yaparız?” diyerek ona tepki göstersenize… Ancak gelin görün ki malum şahsa bunları demek yerine beni arayarak tepki gösteriyorsunuz… Anlaşılan gücü yeten yetene dedikleri bu olsa gerek… Sözün özü olarak, “Kasap sevdiği postu yerden yere vurur” ile “Dost acı söyler” atasözlerini duymayan ya da bilmeyen var mıdır? Herkesin bildiği bu atasözlerimizin açıklamasına gelince burada anlatılmak istenen şudur… “Bir insan kendisine yakın hissettiği, sevdiği, değer verdiği kişi ya da kişilere karşı samimiyet ve sorumluluk duygusundan ötürü fazlasıyla açık sözlü ve eleştirel davranabilir. Onların iyiliği için, hatalarını yüzüne karşı söyler. Bu sözler onu kıracak olsa bile hatalarını söylemekten çekinmez. Bazen sert bazen de kırıcı konuşabilir. Dostumuz olanlar eksikliklerimizi, kusurlarımızı, yanlışlıklarımızı yüzümüze karşı söylemekten çekinmezler. Bizi memnun etmek için değil gerçeği göstermek için konuşurlar. Amaçları bizi düzeltmek, acı da olsa gerçeği yüzümüze söylemektir. Bu bakımdan iyiliğimiz için söyledikleri sözlerden dolayı onlara kırılmamalıyız.” denilmekte ve anlatılmaktadır. İşte bu atasözlerinde olduğu gibi şahsıma ve birlikte hareket ettiğim dostlarıma karşı her zaman sevgi duyduğunu bildiğim, nazarında ayrı bir yerimizin olduğunu ve bunlardan da emin olduğum, bununla birlikte bizlerinde kendisine karşı aynı şekilde sevgi ve saygı duyduğumuzu gerek yüzüne karşı gerekse de arkasından her ortamda söylediğimizi bilen Malatya Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Çakır, bu eleştirilerimize ve protestolarımıza kırılmış olabilir… Ancak yukarıda belirttiğim gibi asıl kırılması gereken ve zoruna giden biri varsa o da biz engellileriz… Çünkü yıllardır malum şahıs tarafından mağdur edilen ve sorunları görmezden gelinen bizleriz… Bizlerin tek istediği engelsiz bir Malatya’da insanca ve insan onuruna yaraşır bir şekilde yaşam koşulları istemektir. Eğer bunu istemek suçsa bizler suçluyuz. Yok, bunlar suç değilse o zaman bunları bize sağlamayan ve yasaların biz engellilerle ilgili verdiği sorumlulukları yerine getirmeyen sizler suçlusunuz… Buradan bir kez daha şunu açıkça belirtmek istiyorum… “Engellileri Çok Seven Zat-ı Muhterem Mimar!” Zeki Sarılar’ın yaratmış olduğu sorunlu yerlerin ivedilikle giderilmemesi halinde, yeni yeni hatalar yapmaya devam ettiği sürece bu tepkilerimizin boyutu artarak devam edecektir…  

Bakmadan Geçme