Dokuz Eylül Üniversitesi, Bilimin Kalesi İken Akp`Nin Gözcü Kulesi Olmuştur!
Dokuz Eylül Üniversitesi, Bilimin Kalesi İken Akp`nin Gözcü Kulesi Olmuştur!
Tepeden inme getirilen rektörler, keyfi soruşturmalar, bilimden ve akıldan yana akademisyenlerin tırpanlanmasıyla iyice kalitesizleştirilen akademi, ne yazık ki her geçen gün yeni ayıplara sahne olmaktadır. Türkiye'de üniversitelerin nasıl bir zihniyetle yönetildiğinin son göstergesi, Dokuz Eylül Üniversitesi'ndeki zincirleme skandal olmuştur.
Sendikamızın üyesi ve akademi dünyasının takdir ettiği tarihçi Doç. Dr. Oktay Gökdemir'in sosyal medyada sosyolojik tespitler yaptığı paylaşımlar gerekçe gösterilerek üniversiteyle sözleşmesinin yenilenmemesiyle başlayan süreç, Gökdemir'e destek verenlerin de cezalandırıldığı bir rezalete dönüşmüştür.
Doç. Dr. Oktay Gökdemir’in sosyal medyada "örgütlü kötülük" gibi ifadeler kullandığı yazıları bahane edilerek öğrencilerinden koparılmasına karşı 10.12.2019’da halka açık alanda düzenlediği basın açıklamasına katılarak destek veren sendikamız yöneticileri ve öğretim üyelerine soruşturma açılmıştır. Bu kapsamda DEU Fen Fakültesi’nde öğretim üyesi olan Prof. Dr. Kemal Kocabaş, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Ethem Duygulu, Edebiyat Fakültesi öğretim elemanı Dr.Bahar Arslan ile sendikamızın aynı zamanda yükseköğretim şubesi olan İzmir 4 No'lu Şube Başkanı Haşim Karaman ve Şube Yöneticileri Hüseyin Bozdağ ve Haluk Dağdevir başlatılan soruşturma kapsamında ifadeye çağrılmıştır.
Farklı hiçbir düşünceye tahammül etmeyen bu zihniyet, tüm akademiyi tek sıra haline dizmek için yıllarca uğraşmış 12 Eylül faşist cuntasını neredeyse aratmamaktadır. Bu tabloyu kendileri yaratmamışçasına "Türkiye'deki üniversiteler neden başarı konusunda dünya üniversitelerinden bu kadar geride?" diye soranlar, cevapları aramaya önce bu baskıcı hamlelerine bakarak başlayabilirler.
Bilimin, sorgulamanın, farklı düşüncelerin kalesi olması gereken, özerkliği sağlanması şart olan üniversitelerin yandaş arpalığına dönüştürülmesi, ilerici akademisyenler kadar Türkiye'nin geleceğine de vurulan bir darbedir. Tek dertleri iktidara yaranmak olan, üniversiteyi parti şubesi gibi gören üniversite yöneticilerinin, akademiyi terk edip meftun oldukları partide siyasete girişmeleri daha anlamlı olacaktır.
Eğitim-İş olarak bu karanlık günlere ve baskılara rağmen fikirlerini söylemekten geri durmayan üyemiz Doç.Dr. Oktay Gökdemir'in ve susmak yerine haksızlığa başkaldıran Şube Yöneticilerimiz Haşim Karaman, Hüseyin Bozdağ ve Haluk Dağdevir'in sonuna dek yanındayız. Onurlu bir duruş sergiledikleri için soruşturmalara maruz kalan diğer akademisyenlere de geçmiş olsun diliyor, haklı davalarının destekçisi olduğumuzu ilan ediyoruz.
Özerk, aklın hakim olduğu, siyasi baskılardan uzak, liyakatin hüküm sürdüğü, fikir özgürlüğünün tartışma konusu dahi edilmediği üniversiteler için mücadele vermeye devam edeceğiz!
Hatem DENKTAŞ
Eğitim İş Malatya Şube Başkanı