• Haberler
  • Malatya
  • Deprem Sonrası Göç Ve Demografik Değişim Çalıştayı Özet Raporu

Deprem Sonrası Göç Ve Demografik Değişim Çalıştayı Özet Raporu

Malatya Valiliği, Malatya Büyükşehir Belediyesi, Malatya Kent Konseyi Genel Sekreterliği, İnönü Üniversitesi, Malatya Turgut Özal Üniversitesi ve TÜİK Malatya işbirliğinde

Malatya Valiliği, Malatya Büyükşehir Belediyesi, Malatya Kent Konseyi Genel Sekreterliği, İnönü Üniversitesi, Malatya Turgut Özal Üniversitesi ve TÜİK Malatya işbirliğinde deprem sonrası göçün sosyal, kültürel, ekonomik ve kent kimliği üzerine olan etkilerini belirlemek ve çözüm önerileri geliştirmek amacı ile 22 Ocak’ta düzenlenen ilk çalıştayda ele alınan “Deprem Sonrası Göç ve Demografik Değişim” konusunun sonuç raporu yayımlandı.

Deprem Sonrası Göç Ve Demografik Değişim Çalıştayı Özet RaporuDeprem Sonrası Göç Ve Demografik Değişim Çalıştayı Özet Raporu
Malatya Kent Konseyi’nde konu ile ilgili düzenlenen toplantıya Malatya Kent Konseyi Genel Sekreteri Dr. Hasan Batar, İnönü Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ünal Şentürk, İnönü Üniversitesi İİBF Öğretim Üyesi Prof. Dr. Tayfur Bayat İnönü Üniversitesi İİBF Öğretim Üyesi Doç. Dr. Murat Sezik, katıldı.
Konu ile ilgili kurul adına açıklama yapan Malatya Kent Konseyi Genel Sekreteri Dr. Hasan Batar, Malatya’nın sorunlarının ve çözüm önerilerinin ortaya konulmasında ortak akıl mekanizması ve kurumlar arası işbirliğinin önemine değindi. Batar “ Malatya Valiliği, Malatya Büyükşehir Belediyesi ve üniversitelerimizin bu konulardaki duyarlılığı daha hızlı yol almamızı sağlamaktadır. Bundan dolayı da bu kurumlarımıza teşekkür ediyoruz” dedi. Batar, göçün sadece demografik bir hareketlilik olarak değil, aynı zamanda sosyal, ekonomik ve kültürel boyutları olan karmaşık bir olgu olarak ele alınması gerektiğini bu bağlamda, 2023 Kahramanmaraş Depremleri sonrası Malatya'da yaşanan göç hareketleri, depremin yol açtığı travmanın ve değişen yaşam koşullarının bir sonucu olarak değerlendirilmesi gerektiğini söyledi.
Batar, “Göçün nedenleri, göç sürecinde yaşananlar ve göçün etkisi” konulu çalıştay masalarında Malatya özelinde, deprem sonrası göçün çok boyutlu etkilerinin incelendiğini söyledi.
Panel kapsamında uzmanların ortaya koyduğu tespitler ve çalıştay masalarından gelen öneriler ışığında hazırlanan sonuç raporunun özeti aşağıda belirtilmiştir.


1.    GÖÇÜN SOSYAL HAYATA ETKİLERİ
•    Depremle birlikte insanlar uzun süredir alıştığı evini, yuvasını, mahallesini, tanıdıklarını, hatıralarını, kazanımlarını ve sosyal ilişkilerini kaybetmiştir. Kentin kısa sürede imar ve ihya edilmesine bağlı olarak gerçekleştirilecek sanatsal ve kültürel etkinlikler sosyal yaşamı hareketlendirecektir Festivaller (kayısı ve kiraz festivalleri, Malatya insanı için oldukça önemlidir), konserler, fuarlar ve tiyatroların yapılmasına büyük ihtiyaç vardır.

•    Deprem sonrası birçok alanda olduğu gibi bozulan sosyal ilişkiler aile içi ilişkilere de yansımaktadır. Ekonomik ve sosyal kayıplar etkilerini aile içi ilişkilerde ve evlilik yaşantılarında da göstermektedir. Sonuç olarak aile içi iletişim azalmakta, aile üyeleriyle gerçekleştirilen etkinlikler ve paylaşımlar azalmaktadır. Yaşanan bu sorunları azaltmak adına aile danışmanlıklarına, sosyal destek birimlerine büyük gereksinim duyulmaktadır. Gençlik merkezlerinin artırılması, sportif etkinlik alanların açılması veya sayılarının artırılması büyük fayda sağlayacaktır.

•    Kentin önemli bir kesimi şantiye alanıdır. Hemen her mahalle, cadde ve sokakta ya yıkım ya da inşaat kaynaklı bir çalışma bulunmaktadır. Bu da insanların sosyal yaşamını sürdürülmesinde fiziksel bir engel teşkil etmektedir. Bu çalışmaların hızlandırılması ve sağlıklı bir şekilde sürdürülmesine acil gereksinim duyulmaktadır.

•    TOKİ konutlarında son zamanlarda ciddi bir hızlanma söz konusudur. Halk bu sıkı çalışmaları yakından takip ve takdir etmektedir. Ancak, TOKİ konutlarının eczane, banka şubeleri, para bankamatikleri, kargo şubeleri, market ve mağazalarla gibi yapılarla bütünleştirmeleri gerekmektedir. Toplu konutların hemen hemen hiçbirinde okul ve dershane, sağlık kuruluşu bulunmamaktadır. Depremle birlikte hizmet ağı daralan toplu taşıma olanakları bahsi geçen hizmetlere ulaşımı zorlaştırmaktadır. Bu eksiklikler, TOKİ’lere umulan talebin tam anlamıyla karşılanmasını engellemektedir. Bu nedenle bu konut projelerinin tüm ihtiyaçlar belirlenerek uygulamaya konulmasına acil ihtiyaç hissedilmektedir. Bu ihtiyaçların karşılanması halinde tersine göçün artması beklenmektedir.
•    Sosyal yaşamın sürdürülmesinde ulaşım imkânı önemli bir faktördür. Yıkımlara bağlı olarak toplu taşıtların güzergâhları ve otobüs duraklarının yerleri sürekli değişmektedir. Bu durum vatandaşla taşıt sürücüleri arasında bir tartışmaya neden olmaktadır. Yerel yönetimlerin ve ilgili meslek odaları niteliğindeki STK’ların birlikte gerekli önlemlerin alınması için planlama yapmalarının önemi ortaya çıkmaktadır.

•    Kuzey çevre yolu, mevcut trafik yoğunluğunu azaltacak gibi görünmektedir. Ancak, yeni yapılan İkizce ve Orduzu Pınarbaşı gibi iki önemli alanda çok sayıda TOKİ yerleşim alanı yine trafik sorunun yaşanılacağının habercisidir. Nitekim viyadüklerden başlayıp İnönü Üniversitesine uzanan yolda üniversite, Tıp Merkezi, Stadyum, İtfaiye Müdürlüğü, Malatya Eğitim Araştırma Hastanesi, Emniyet Müdürlüğü, Yeşilyurt Belediyesi, yeni yapılan Polis Evi ve yeni TOKİ konutları bulunmaktadır. Dolayısıyla yakın gelecekte daha ciddi bir trafik yoğunluğu ve ulaşım sorunu yaşanması muhtemeldir. Bundan dolayı viyadüklerden İnönü Üniversitesine kadar uzanan bir metro veya tramvay projesine ihtiyaç duyulmaktadır.


•    Sosyal medyanın verimsiz ve spekülatif kullanılması, göç edenlerin Malatya’ya dönmemesinin önemli nedenlerinden bir diğeridir. Sosyal medyada yapılan paylaşımlar, Malatya’nın eskisi gibi olmadığı (bırakıldığı gibi olmadığı) düşüncesinin gelişmesine neden olmaktadır. Özellikle depremden sonra paylaşılan olumsuz fotoğraflar, il dışındaki insanların Malatya’nın toparlanacağına dair olan inancının zedelenmesine neden olmaktadır. Yerel yönetimlerin ve yerel medyanın bu konuda eşgüdümlü çalışması önem arz etmektedir.

2.    GÖÇÜN EĞİTİME ETKİLERİ
•    Deprem sonrasındaki koşullarda çocuklarının eğitimini düşünen aileler, eğitime yönelik kaygıları nedeniyle göç etme eğilimi göstermişlerdir. Bunun yanı sıra taşımalı eğitim sistemine geçilmesi, eğitimde fırsat eşitliği ilkesini zedelemekte ve öğrencilerin başarısını olumsuz etkilemektedir.

•    Deprem nedeniyle okul ve dershanelerde görev yapan öğretmenlerin tayin isteyerek göç etmeleri eğitimin kalitesini ciddi bir şekilde düşürmektedir. Bu nedenle en azından mevcut öğretmenlerin tayin istememeleri için onların sorunlarının tespit edilmesi ve giderilmesi önem taşımaktadır. Öğretmenlerin bazılarının hala konteynırlarda yaşadığı ifade edilmektedir. Onlar için kalıcı konutlara öncelik verilmesi bir çözüm olabilir.

•    Yaşanan deprem sonrası motivasyon kaybı, dikkatini toparlayamama, korku ve kaygı sarmalında kalan çocukların eğitim süreci olumsuz etkilenmektedir. Psikolog, psikoloji ve rehber uzmanları ve sosyal çalışmacılardan oluşan uzmanların hizmet vermesi hem çocukların hem de ailelerinin içinde bulundukları olumsuz ruh halinden çıkmasına katkı sağlayacaktır. Aynı zamanda eğitimde yaşanan olumsuzlukların etkilerini en aza indirilebilmesi için tiyatro, konser, sergi gibi sanatsal ve kültürel etkinliklere büyük gereksinim duyulmaktadır.

•    Rezerv alanında yıkımlarda su kullanılması konusunda ciddi bir eksiklik bulunmaktadır. Yıkımlarda ortaya çıkan gürültülü ses, eğitimi aksattığı gibi öğrencilerin korkularını canlandırmaktadır. Bu durumların olumsuz etkilerini en aza indirebilmek için kentin yıkımdan uzak sakin bölge okullarına öğrencilerin transfer edilmesi bir çözüm gibi durmaktadır. Bu noktada öğrenci servis ücretlerinin yüksekliği dikkati çekmektedir. Kamunun bunu karşılaması veya kamunun kendi olanaklarıyla bu konuda yardımcı olması bir çözüm gibi durmaktadır.

•    Özel okullar, dershaneler ve kurs merkezlerinin ani yıkım kararları eğitim sürecini olumsuz etkilemektedir. Bu kurumlarda çalışan öğretmenler ve diğer personeller için de istihdam kaybı yaşandı. Çözüm olarak, bu tür kurumların yıkım kararları öncesinde detaylı değerlendirmelerin yapılması, alternatif eğitim merkezlerinin oluşturulması ve ailelerin bu süreçlerde bilgilendirilmesi önerilmektedir.

•    Depremle yaşamak konusunda halka bilinçlendirme eğitimleri verilmelidir. MEB müfredatlarına afet derslerinin konulması, afet bilincinin yerleşmesi açısından büyük önem taşımaktadır. Halk, AFAD Destek Gönüllülük Eğitimleri hizmetlerini e- devlet aracılığıyla almalıdır.

•    Eğitim sürecindeki birçok çocuk hala geçici konutlar olan konteynırlarda yaşamaktadır. Isı ve ses yalıtımı çok sağlıklı olmayan bu yaşam alanı, çocukların eğitimini olumsuz etkilemektedir. Bu açıdan kalıcı konutların teslimatının hızlandırılması eğitim için de önem taşımaktadır.

3.    GÖÇÜN SAĞLIĞA ETKİLERİ
•    Deprem sonrası Malatya, sağlıkta göç veren bir il haline gelmiştir. Sağlık hizmetleri ve kalitesi açısından çevre illerden göç alan bir kent olan Malatya, deprem sonrasında başta uzman hekimleri olmak üzere ciddi bir sağlık personeli kaybı yaşamaktadır. Birkaç tane özel hastanenin ağır hasarlı olması, yaşanan hasara bağlı olarak şubeleri kapanan özel hastaneler uzman hekimleri ve sağlık personellerini göçle kaybetmiştir. Malatya’da şuan ciddi bir uzman hekim eksikliği yaşanmaktadır. Sağlık personelinin yetersizliği başta yaşlı ve kronik hastalığı olanların tedavisini olumsuz etkilemektedir. Uzman hekim açığının giderilmesi noktasında personele ekonomik ve sosyal destek verilmesi, Malatya’da hizmet vermenin cazibeli ve ikna edici bir noktaya ulaştırılması önerilmektedir. Teşvik uygulamaları başta hekimler olmak üzere her türlü vasıflı elemanın kente gelip hizmet vermesi açısından önem taşımaktadır.

•    Deprem, artçı sarsıntılar ve yeni yapılaşmanın yoğunluğundan dolayı Malatya’da ara ara içilebilir sağlıklı su konusunda sorunlar yaşanmaktadır. Bu sorunun giderilmesi için su kaynaklarının rehabilite edilmesi, varsa alternatif su kaynağının sağlanması, dağıtım ve depolama şebekelerinin ciddi kontrollerinin yapılması gerekmektedir.

•    Deprem sonrası ekonomik, sosyal ve kültürel sorunlar; yaşanan kayıplar ve süregelen belirsizliklere bağlı olarak Malatya insanı mental yorgunluk yaşamaktadır. Dalgınlık, dikkat kaybı ve zihinsel yorgunluk kaynaklanan hemen her gün çok ciddi sayıda maddi ve can kaybına neden olan trafik kazası yaşanmaktadır. Malatya’da hizmet veren her iki üniversitedeki Halk sağlığı, Psikoloji, Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik, Psikiyatri ve Sosyoloji bölümlerinden destek alınması çözüm olacaktır.

4.    GÖÇÜN EKONOMİYE ETKİLERİ
•    Evi yıkılan, evi tadilat ve güçlendirme gerektiren, eşyası, arabası zarar gören halk, önemli bir ekonomik kayıpla yüzleşmektedir. Ülke genelinin yüzleştiği yüksek enflasyonla birlikte karşılaşılan bu yeni masraflar, Malatya insanının satın alma gücünü zayıflatmaktadır. Piyasada ciddi bir fiyat istikrarsızlığı ve belirsizliği gözlemlenmektedir. Kısa süre içinde artan fiyatlar karşısında vatandaş çaresiz kalmaktadır.

•    Deprem sonrası çarşısını ve alış veriş alanlarını kaybeden Malatya, geçici konteynır alanlarında hizmet vermektedir. Kentin farklı semtlerinde konteynır çarşıları bulunmaktadır. İnsanlar tam anlamıyla aradığı ürün ve hizmetlerin nerelerde bulunduğu konusunda net bir bilgiye sahip olamamaktadır. Ayrıca konteynırda hizmet veren esnafların büyük bir kısmı stopaj vergisi ve kira vermemelerine rağmen ciddi fahiş fiyatlar talep etmektedirler. Fırsata çevirme veya fırsatçılık olarak değerlendirilen bu durum, halkın ekonomik açıdan daha çok zorlanmasına neden olmaktadır. Mevcut durum karşısında halk ya internet alışverişine yönelmekte ya da çevre illerden alış veriş yaparak günü kurtarmaktadır. Ancak bu sermayenin de Malatya’dan uzaklaşmasına ve kendi esnafından soğumasına neden olmaktadır. Mal ve hizmet gereksinimi olan Malatyalı ciddi bir ekonomik güven ve ahlak sorunuyla karşı karşıyadır. Bu konuda ilgili kurum ve kuruluşların gerekli kontrolleri yapmaları ve önlem almalarına acil ihtiyaç vardır.

•    Yerinde dönüşümlerle evini iş yerini tekrar kazanmak isteyen Malatyalı, artan inşaat maliyetleri karşısında ezilmektedir. Merkezi ve yerel yönetimlerin inşaat harcamalarına önemli bir bileşen olan beton fiyatlarını ciddi şekilde kontrol etmeleri ya da fiyat istikrarını sağlamak adına beton santralleri kurmaları ve var olanların sayılarını artırmaları önemli bir çözüm yolu olabilmektedir.

•    İnşaat sektörü, deprem sonrası dönemde geçici bir canlanma yaşamış olsa da bu sektörde kayıt dışı istihdamın arttığına dair bulgular mevcuttur. Kayıt dışı istihdam, işçilerin sosyal güvenceden yoksun kalmasına, sömürüye açık hale gelmesine ve vergi gelirlerinin azalmasına neden olmaktadır.

•    Yıkımlara bağlı olarak azalan konut stoku kiraların birden bire yükselmesini beraberinde getirmiştir. Bu durum bir taraftan alım gücü sınırlı olan halkı çaresiz bırakmakta diğer taraftan da var olan nüfusun kentten göç etmesine neden olmaktadır. Burada kira fiyatlarının denetlenmesi ve kalıcı konutların teslim tarihinin hızlandırılması elzemdir.

•    Malatya’nın kaybettiği nitelikli nüfusu kazanmasında ekonomik önlemler oldukça belirleyicidir. Geçmişte uygulanan öncelikli kentler veya terörden zarar gören yerleşim yerlerine verilen teşvikler başta Malatya

olmak üzere depremden zarar gören diğer kentlerde de hayata geçirilmesi, nitelikli nüfusun geri getirilmesin için önem arz etmektedir.

5.    GÖÇÜN ASAYİŞ VE GÜVENLİĞE ETKİLERİ
•    Deprem sonrası, suç oranlarında ciddi bir artış yaşanmıştır. Depremle başlayan gasp ve hırsızlık gibi suçlarla mücadele konusunda daha sıkı tedbirlerin alınması gerekmektedir. Yerel basından elde edilen bilgilerle gündeme gelen iş yeri baskınları, cinayet, saldırı ve yaralama olaylarının yanı sıra insan kayıpları karşısında halk oldukça tedirgin olmaktadır. Çevre illerden gelen yoğun ve niteliksiz göçle kimse kimseyi tanımamakta ve kendini güvende hissetmemektedir. Kolluk Kuvvetlerinin tedbir alma konusunda denetimlerinin daha çok alması beklenmektedir.

•    Deprem öncesinde mahalle bekçileri olarak atanan görevlilerin depremle birlikte yer değiştirdikleri, kaybolan mahalle ve sokaklarla birlikte hizmet alanlarının ortadan kaybolduğu ifade edilmektedir. Bu bağlamda bu görevliler onlardan beklenen asayişi sağlama noktasında yeterli etkiyi oluşturmamaktadır. Onların tekrar hizmet alanlarına yöneltilmesine acil ihtiyaç bulunmaktadır.
•    Uyuşturucu madde kullanma yaşı diğer illerde olduğu gibi Malatya’da da oldukça düşmüştür. Okullarda eğitim gören çocukların uyuşturucu madde kullandığı bazı veliler ve eğitimciler tarafından ifade edilmektedir. Servis saatlerinde servis araçları ve okul çevresinde ciddi ve sürekli kontroller yapılmalıdır.
•    Suçlarla mücadele konusunda “Nasılsa bana bir şey olmaz”, “emniyete ifade verir çıkarım” anlayışının yerleşmesi suçların artmasına neden olmaktadır. Bu durum insanların fiziksel ve ruhsal açıdan kendilerini rahatsız hissetmelerini ortaya çıkarmakta ve daha güvenli alanlara göç etmek çare olarak değerlendirilmektedir.
•    Deprem sonrası Malatya’da ciddi oranda trafik kazaları yaşanmaktadır. Bunda halkın ruhsal sorunları, dalgınlıklarını artıran mutsuzluklar, yol güzergâhlarının sürekli değiştirilmesi kadar kontrol eksiklikleri de etkilidir. Trafik polislerinin belirli bölgeler dışında anlık kontrollerini yapmaları trafiğe uygun olmayan vasıtaların kaza yapmasını engelleme noktasında fayda sağlayacaktır. Halkı rahatsız eden yüksek sesle müzik dinleme, drift atma başta olmak üzere birçok sorunun önüne geçmek bu kontrollerin sürekli ve sıkı bir şekilde yapılmasıyla mümkün olabilecektir.
 

Bakmadan Geçme