CHP'den Kapıcılar İçin Kanun Teklifi
CHP'den Kapıcılar İçin Kanun Teklifi
CHP’nin hukukçu vekillerinden Mahmut Tanal, yönetmelikle mağdur edilen apartman görevlilerinin çalışma şartlarının ve haklarının yasal güvence altına alınması için bir kanun teklifi hazırladı.
Halk arasında “kapıcı” olarak bilinen apartman görevlileri, düşük ücretle en meşakkatli işlerde çalışıyor. 24 saat durdukları binanın temizliğinden bahçe düzenlemesine, güvenliğinden tamirat işlerine kadar her şeyiyle ilgileniyorlar. Kent yaşantısının çilekeş kahramanları olan apartman görevlilerinin haklarının kanun yerine yönetmelikle düzenlenmesi eleştiriliyor.
CHP’Lİ VEKİL TANAL HAREKETE GEÇTİ: KANUN TEKLİFİ HAZIRLADI
CHP İstanbul Milletvekili Av. Mahmut Tanal, konut görevlilerinin haklarının tamamen yasa kapsamına alınması amacıyla bir kanun teklifi hazırladı.
Tanal’ın TBMM Başkanlığı’na sunduğu teklifin gerekçesinde, apartman görevlilerinin nasıl çalıştırılacaklarının ve birtakım haklarının yönetmelikle düzenlendiği belirtilerek, Anayasa’ya uygunluk açısından apartman görevlilerinin çalışma şartlarının ve haklarının kanunla düzenlenmesi gerektiği vurgulandı.
Gerekçede şöyle denildi: “Ülkemizde apartnan görevlisi olarak çalışanların, hizmetlerinin kapsam ve niteliği ile çalışma süreleri, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil günleri, yıllık ücretli izin hakları ve kapıcı konutları ile ilgili hususların düzenlenmesinde uygulanacak değişik şekil ve esaslar, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca hazırlanmış konut kapıcıları yönetmeliği ile düzenlenmektedir.
Bu hususa ilişkin olarak 4857 sayılı İş Kanununun 110’uncu maddesi bu düzenlenmeyi hüküm altına almıştır. Ancak bilindiği üzere 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Üçüncü Bölümünde yer alan Temel Hak ve Hürriyetlerden olan Sosyal ve Ekonomik Haklar ve Ödevler başlığı altında yer alan Çalışma İle İlgili Hükümler başlıklı 50'nci maddenin dördüncü fıkrası, ‘ücretli hafta ve bayram tatili ile ücretli yıllık izin hakları ve şartları kanunla düzenlenir’ amir hükmüne yer vermektedir.
Bu nedenle yukarıda ifade edilen 4857 sayılı İş Kanunun 110'uncu maddesinin Anayasaya uygunluğunun sağlanması amacıyla apartman görevlisi olarak çalışan yurttaşlarımızın yıllık ücretli izin haklarının kanunla düzenlenmesi gerekmektedir.
Bununla birlikte yine apartman görevlisi olarak çalışan yurttaşlarımızın hizmetlerinin kapsam ve niteliği ile çalışma süreleri, kapıcı konutları ile ilgili hususların yönetmelikle düzenlenmesinin önüne geçilerek, İdarenin keyfi davranmasının engellenmesi gerekir. Zira, Anayasamıza göre herkes, dilediği alanda çalışma ve sözleşme hürriyetlerine sahiptir. Diğer alanlarda çalışan yurttaşlarımızın hizmetlerinin kapsam ve nitelikleri çalışma süreleri kanunla korunurken, apartman görevlisi olarak emek verenlerin hizmetlerinin kapsamı ve niteliği ile çalışma sürelerinin yönetmelikle düzenlenmesi, Anayasamızın 10'ncu maddesinde hüküm altına alınan eşitlik ilkesiyle açıkça bağdaşmamaktadır.”
“KAPICI” İFADESİ ONUR KIRICI DEĞİŞTİRİLSİN
Gerekçede ayrıca apartman görevlisi olarak çalışanların 4857 sayılı İş Kanunu’nun 110'ncu maddesinde “Konut Kapıcıları” olarak nitelendirildiği hatırlatılarak, bu ifadenin apartman görevlisi işinin bir meslek olarak kabul edilmesini zorlaştırdığı ve çalışan yurttaşların onuru kırdığı dile getirildi. Gerekçede, İş Kanunu’nun 110. maddesinin “Konut kapıcılarının özel çalışma koşulları” şeklindeki madde başlığının değiştirilmesinin gerekliliğinin tartışmasız bir gerçek olduğu vurgulandı.
EŞİT İŞE EŞİT ÜCRET PRENSİBİ UYGULANSIN
Apartman görevlilerinin yoğun çalışma tempolarına rağmen düşük ücret aldığının belirtildiği gerekçede, şunlar kaydedildi: “Apartman görevlisi olarak çalışanların, çalışma alanlarına bakıldığında 20-30 daireden oluşan apartmanlardan başlayarak, yüzlerce daireden oluşan sitelere kadar veya bahçesi olmayan apartmanlardan onlarca dönüm bahçesi olan sitelere kadar çalışmakta oldukları ve bu çalışmalarının karşılığında sadece asgari ücret almakta oldukları tartışmasız bir gerçektir.
Eşit işe eşit ücret; Avrupa'da 19. yüzyıldan itibaren gündeme gelen prensip olup, eşit işe eşit ücret prensibi eşdeğer işlerde çalışan kişilerin eşit ücret alması üzerine kurulmuştur. Hal böyle olunca, eşit işe eşit ücret prensibinin uygulanması imkansız hale gelmektedir. Bu hakkaniyetsizliklerin önüne geçmek, Anayasamızın devletimize yüklediği bir görevdir. Zira Anayasanın 5'inci maddesi ‘..kişilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu sağlamak; kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlı ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya, insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi içi hazırlamaya çalışmaktır.’ şeklinde amir hüküm içermektedir.”