BM Genel Sekreter Yardımcısı Seth Küreselleşmeyle ülkeler arası eşitsizlik büyüdü
Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreter Yardımcısı Nikhil Seth, Bahçeşehir Üniversitesi tarafından düzenlenen online toplantıda koronavirüs salgınının sürdürülebilir kalkınmaya etkilerini değerlendirdi.
Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreter Yardımcısı Nikhil Seth, Bahçeşehir Üniversitesi tarafından düzenlenen online toplantıda koronavirüs salgınının sürdürülebilir kalkınmaya etkilerini değerlendirdi. BM Sözleşmesi'nin 75’inci yılı olmasına değinen Seth, “Hayallerimizi, umutlarımızı, korkularımızı önümüze koyma zamanıdır. Eşitsizliklerin, yoksullukların ortadan kaldırılması noktasında BM her daim sürücü koltuğunda olmaktan geri durmadı. Küreselleşmeyle birlikte dünyada gemiler aynı hızla seyretmedi, ülkeler arasında eşitsizlik büyüdü” dedi.
Bahçeşehir Üniversitesi, Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreter Yardımcısı Nikhil Seth’in katılımıyla ‘Sürdürülebilir Kalkınmanın Geleceği’ isimli online toplantı düzenledi. BM Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerini de sekteye uğratan pandemi sonrası atılacak adımlar ve virüsün kalkınma hedeflerini nasıl etkilediği gibi konular toplantının konu başlıklarını oluşturdu.
Uzaktan eğitimden, biyokimyasal ekonomilere, kurumların ve bireylerin yeni normale ne kadar iyi uyum gösterecekleri ve hangi gerekli değişiklikleri benimseyip uygulayacakları gibi konuların masaya yatırıldığı toplantıda, her sektörü etkileyen pandeminin dünya genelinde sağlık, yoksulluk, eğitim ve çevre ile ilgili krizleri tetiklediğine vurgu yapıldı.
“UMUTLARIMIZI, KORKULARIMIZI ÖNÜMÜZE KOYMA ZAMANI”
BM Sözleşmesi'nin 75’inci yılı olduğunu söyleyen Seth, dünyanın koronavirüs salgınıyla kamu sağlığı, ırkçılıkla mücadele, yeni jeopolitik gerçeklikler, iklim değişikliği, biyoçeşitliliğin kaybı, cinsiyet eşitliği, ekonomik eşitsizlik ve yoksulluk gibi birçok sorunla karşı karşıya olduğunu dile getirdi. İlerlemenin devam edeceğini aktaran Seth, “Ancak mevcut koşullar uygun hale getirilmesi gerekiyor. BM’nin 75’inci yılı çok uluslu yapımıza bir daha bakıp, hayallerimizi, umutlarımızı, korkularımızı önümüze koyma zamanıdır” diye konuştu.
ÜLKELER ARASI EŞİTSİZLİK BÜYÜDÜ
Halkların daha kırılgan hale geldiğini belirten Seth, “Sosyal kalkınma, kadın nüfusun geliştirilmesi eşitsizliklerin, yoksullukların ortadan kaldırılması noktasında BM her daim sürücü koltuğunda olmaktan geri durmadı. Küreselleşmeyle birlikte finans, ticaret, yatırım alanlarıyla teknoloji bağlantılı devrimler dünya ekonomisinin muazzam bir şekilde büyümesine yol açtı. Küreselleşmeyle bütün gemiler aynı hızla seyretmedi, eşitsizlik ülkeler arasında büyüdü. Bazı hükümetlerin geri adım atması, burada yaşayan halkların kırılgan yapılarını daha da hassas hale getirdi” ifadelerini kullandı.
SÜRDÜRÜLEBİLİR KALKINMA İÇİN ADIMLAR ATTIK
Ülkelerdeki çatışmalar nedeniyle ‘barışı’ın elinin, kolunun bağlı olduğunu söyleyen Seth, “İklim değişikliği, biyoçeşitlilik kaybı, kimyasal kirlenme topraklarımız, kıtalarımız üzerinde çok büyük olumsuz etkilere neden oldu. 2015’ten bu yana küreselleşme yaşadığımız ortamda yeni çatışmaları, yeni terörist faaliyetleri aynı zamanda sivil ayaklanmaları gündemimize taşıdı. Sürdürülebilir kalkınma amaçları doğrultusunda ve Paris İklim Sözleşmesi uyarınca insanların yaşamış oldukları korkuları ve isteklerini daha barışçıl, adil toplumlar içerisinde gerçekleştirmek adına adımlar attık. Ama 2015’ten bu yana Suriye’de, Libya’da, Güney Asya ve Venezüella’da çatışmalar oldu çok geniş ölçekli müdahaleler gerçekleşti. Yeni jeopolitik gerilimler her geçen gün arttı ve ‘barış’ dediğiniz şeyin eli, kolu bağlı kaldı” dedi.
SÜRDÜRÜLEBİLİR KALKINMA AMAÇLARINI İVEDİLİKLE DEVREYE SOKMALIYIZ
Adil bir küreselleşme için sürdürülebilir kalkınma amaçlarını ivedilikle devreye sokmak gerektiğini vurgulayan Nikhil Seth, şöyle konuştu:
“Daha eşitlikçi, içermeci bir toplum yapısı temin etmeliyiz. BM 75’inci yılını kutlarken çok ulusluluk noktasında gerçekten içinde bulunduğumuz durumu hak ediyor muyuz? Sorusunu soruyor. İçinde bulunduğumuz dünyayı normal olarak addedebiliyor muyuz? Liderlerin daha aydınlıkçı olması gerekmiyor mu? Daha empati kurulan bir yaklaşım olamaz mı?”
ÜNİVERSİTELERDEN KRİTİK ÇÖZÜMLER BEKLİYORUZ
Gençlere bü süreçte büyük görevler düştüğünü ifade eden Seth, “İklim değişikliğiyle mücadele ederken bazı liderler koalisyon yapısıyla, ivedilikle eyleme geçme sergiliyor. Gençler burada önde gelen kesim olacak, değişimde en önemli belirleyici olacak. Aydınlanmış bir sektör, üniversitesinden akademisine, bilim insanlarından, araştırmacılarına kritik çözümler beklentisi içerindeyiz. Karşılaştığımız zorluklarda bu işe kendini adamış kişilerin eylemlerini inavotif bir şekilde gerçekleştirmesi, kendilerine alan yaratılması ve fark edilmeleri gerekiyor. Akademilerin sürdürebilir kalkınmaya odaklanması lazım. BM’nin bu anlamda girişimlere desteği olabilir. İnsanlara hizmet etmemiz, devletler arası yapıların çok daha güçlü hale gelmesi gerekiyor. Sorunların halı altına süpürülmeden, dengeli bir şekilde çözülmesi lazım. BM olarak isteğimiz de ihtiyacımız da budur” açıklamasında bulundu.
DEĞİŞİMLER ZORLUKLARLA BİRLİKTE GELECEK
Sürdürülebilir kalkınma amaçlarını yerine getireceklerini vurgulayan Seth, “Koronavirüsle yoksulluğun, açlığın etkisini gördük, cinsiyet eşitsizliğini de gördük. Sürdürülebilir kalkınma amaçlarının önemini gördük. Bu amaçlar doğrultusunda gerçekten zekice bir yapılanmaya gitmek gerekiyor. Dünyadaki açlığa baktığınızda sürdürülebilir bir alt yapıdan söz edemiyoruz, geriden seyrediyoruz. BAU bünyesindeki cifal ile bin kişiden milyonlarca kişiye ulaşılabilecek bir ağ oluşturuldu. Avusturalya, Asya, Afrika, ABD ve Avrupa’ya uzanan bir yapı var, bilgimizi, birikimimizi paylaşıyoruz. Bütün arzumuz hedeflerimiz kapsamında sosyal kapsayıcılıkla hareket edip, teknolojiyi de bu anlamda vakfetmemizdir. 10 yıllık dönem içerisinde sürdürülebilir kalkınma hedefleri doğrultusunda amaçları zorluklarla baş etmek için devreye sokmalıyız. Elbette zorluklar var ama değişimler de birlikte gelecek” diye konuştu.
YÜCEL: YENİ NORMALE UYUM SAĞLAYACAK TEDBİRLER ALINMALI
Umudu yitirmemek gerektiğini aktaran BAU Global Başkanı Enver Yücel de “Dünya her türlü felaketten çıkmıştır. Koronavirüsten de rahatlıkla çıkacağız, fakat çok şey öğrendik. Bütün toplumlar, uluslararası kurumlara ders oldu. Dünyayı bu hale biz getirdik. Küresel ağ kurduk ama herhangi bir ülkede bir olay meydana geldiği zaman ‘bu sorun beni ilgilendirmez’ diyemeyiz, çözüm üretmeliyiz. Koronadan önceki dünya bir daha geri gelmeyecek. Pandemi sonrası sürece uyum sağlamak zorundayız. BM gibi büyük çatı örgütleri, devletler ve kurumlar yeni normale uyum sağlayacak tedbirleri almalıdır. Ülkelerin ve insanların birbiriyle olan ilişkisi eskisinden farklı olmalı. İnsanları açlık bekliyor, öğrenciler okula gidemedi salgının sonuçlarını atlatabilmek için uluslararası ortaklıklılar hiç olmadığı kadar önem arz etmektedir. Ülkeler arası uzlaşı, ortak yaşam kültürü ve dünya vatandaşı kavramları önem kazandı. Ülkeler ve devletler salgın sonrası ortaya çıkan tabloyu düzeltmek, iyileştirmek için rekabet yerine anlaşmak zorundadır. Özel sektör şirketleri, akademiler bir arada hareket ederek üstlerine düşeni görevlerini yapmalıdır” ifadelerini kullandı.
PROF. DR. KARADENİZ: SÜRDÜRLEBİLİR KALKINMANIN HARCI EĞİTİMDİR
Dünyada koronavirüs öncesi bazı sorunların olduğunu fakat pandemi sonrası bu sorunların arttığını söyleyen BAU Rektörü Prof. Dr. Şirin Karadeniz ise, uluslararası kurumların açıkladığı raporlardan örnekler vererek şunları dile getirdi:
“Pandemi öncesi eğitimde sorunlar vardı, dünyada 262 milyon çocuk eğitime erişemiyordu. İlkokul, ortaokulu bitirmiş çocukların çoğu temel matematik ve okuma, yazma becerilerine sahip değildi. Yetişkinlerinde de okuduğunu anlama ve temel matematikte sıkıntıları vardı. Koronavirüsle bütün ülkeler uzaktan eğitime geçti, sosyal eşitsizlikler ortaya çıkmaya başladı. Online eğitime ulaşan ve ulaşamayan çocuklar arasındaki fark arttı. Teknolojiye erişimde de ciddi farklılıklar vardı, pandemi 1.6 milyar öğrenciyi etkiledi. Şu anda 116 ülkede okullar kapalı 1 milyarın üzerinde öğrenci uzaktan eğitim alıyor. Koronavirüsle öğrenme kaybı olacak, okulu bırakma olasılığı yüksek. 7 milyon öğrencinin gelir şokundan dolayı okulu bırakma olasılığının olduğu söyleniyor. Sürdürülebilir kalkınmayı hep birlikte sağlayabilmek için eğitim bunun harcıysa atılması gereken ortak adımlar var. Çünkü dünyadaki düşük ve orta gelirli çocukların yüzde 53’ü eğitim yoksunluğu yaşıyor. Pandemi sonrası öğrenme kaybının telafisinin sağlanması için destek mekanizmasının kurulması lazım, normalleşme sürecinde ciddi önlemler almalıyız.
“SÜRDÜRÜLEBİLİR KALKINMA EĞİTİMİ OKUL ÖNCESİNDEN BAŞLAMALI”
Sürdürülebilir kalkınma amaçlarının okul öncesinden itibaren tüm çocuklara farkındalık eğitimleriyle verilmesi gerekiyor. Öğretmenler arasında ciddi bir paylaşım ağı olmalıdır. Gençlerin sorunlara ortak çözüm üretmesi için disiplinler arası eğitim alması lazım. Öğrencilere sosyal girişimci olmayı öğretmeliyiz. Genç beyinleri eğitebilirsek bundan sonraki süreçte daha ciddi çözümler üretilebilir. Yeni neslin daha yaratıcı çözümler üreteceğini düşünüyorum